* eski sevgililerinden konu açıp, ona "burcu *** mu ben mi" diye sorun, ısrarla cevaplamasını isteyin. burcu derse ağlamaya başlayın, sen derse "yalan söylüyorsun" diye gene ağlayın.
* ona "benim hangi özelliklerimi seviyorsun" diye sorun, en az 50 madde saydırın.
* para isteyin. vermezse çıngar çıkarın. (bkz: çıngar çıkartmak)
- bana niye şunu şunu anlatmadın?
- anlatsam ne fark ederdi ki? sadece gerilirdik.
- olsun. ne olursa olsun bana söylemelisin. yeter ki her şeyi söyle kızmam ben.
1 gün sonra...
- ben dışarı çıkyorum. ahmet, mehmet, ali ve ayşe ile birlikte şuraya gideceğiz.
- ayşe kim?
- okuldan arkadaş.
- niye daha önce adını duymadım.
- bilmem herhangi bir muhabbette adı bile geçmedi herhalde.
- onlarla çıkmayacaksın.
- niçin?
- çünkü ayşe'yi tanımıyorum.
- ahmet ile ali'yi de tanımıyorsun.
- lafı değiştirmeye çalışma. çıkmanı istemiyorum.
- söz verdim bu saatten sonra ben vazgeçtim diyemem.
- demek ki ayşe benden daha kıymetli...
- saçmalama lütfen.
- şimdi de saçmalıyor muyum? sen zaten beni eskisi gibi sevmiyorsun.
- nasıl yani? nasıl bu sonuca ulaştın?
- ...
(telefon kapanır bir süre sonra hiçbir şey olmamış gibi hayat devam eder, tabi bu anlamsız döngü de...)
alışverişe erkek arkadaşınızla çıkınız, o "erkek" öğlen yemeği vaktini bulmadan kulaklarından duman çıkan bir nesne haline gelecektir. benim hanım ve onun bir bayan arkadaşıyla alışverişe çıkmıştım, elli tane nesne deneyip sadece birer bluz aldılar, bi de denenen herşeyin üzerinde yorumlar yapıldı, yorumlar esnasında "tema kaymaları oldu" (şu şu giymişti bu bluzü ona çok yakışmıştı / bu arada "0nun annesiyle arası çok bozukmuş duydun mu?/ o anne de zaten kaknem kadının tekiydi) şeklinde... akşama doğru saat 4 gibi (bi cumartesiydi) eve döndük, dolaptan soğuk bi bira alıp balkona çıktım.
...o biranın tadını o gün bugündür unutamam. sonra zaten alışverişe çıkılacağı zaman ben gitmem. tek bir kere çıktım bu bayan cinsiyetiyle alışverişe...tek bir kere...o bana yetti...