belli etme ihtiyacının sebebi önemlidir. terk edilme korkusu çıkabilir. böyle hissettiği içinse, içi içine sığmadığı içinse ne güzeldir. hak etmeyecek biriyse zamanla bunu kendisine gösterir, kız da sevgisini azaltır ve yok eder. ne taktınız bu kadar ölür de şey yapar da.
benim gayet sevgimi belli ettiğim, değer verdiğim insanlar oldu ve güzel ilişkilerim de oldu. ben de güzel sevildim. hislerinizi belli edin ki karşılığını verebilen insanlarla veremeyen insanların ayrımına varın eğer konu burada karşıysa.
ama bence değil. büyük bir sevgiyse içte hissedilen onun büyüsüne teşekkür etmeli. insan ilişkileri başkadır, kararlar mantıklar devreye girer. ama o sevgiye dalıp gittiğinizde başkasını tatminden ziyade kendinizi ödüllendirdiğinizi unutmayın. en güzel hormonlarınız sizde buram buram. sanki sadece sevilmek güzelmiş gibi bahsediliyor. sevilmek göt kaldıran bir eylem olmuşsa senin için, sen olmamışsın. bunu da o insan kendisi halletsin.
kendisini sevdiğini hissettirmeyen birisiyle beraber olmanın patolojikliğinde kaybolmaktansa, bu sevgiyi hissetmeye hissettirmeye çoğaltmaya bakarım ben. egosuyla bozmuşsa sevgimi de azaltır bu, acı mı çekerim evet. nereye kadar? kısa süre. sonradan başkasını sevdiğimde yine belli ettiğimde oha doğrusu buymuş diyeceğim insana kadar. sevildiğinde bunu korumaya çalışmayan insanla ne hayatı yaşanacak allah aşkına. bırakın acımızı çekelim de uzaklaşalım. bırakın bırak şunu sinyalleri alalım acımızdan. sevgiyi doğru yere yöneltelim.
totosunu kaldırır, baştan kaybeder gibi yorumları anlamıyorum. siz aşk mı yaşıyorsunuz, siyaset mi?sizin ilişkilerinizde taviz, tavizi de doğuruyordur heralde. sevgi la bu. seviceksiniz işte. çok zor değil. olucağı varsa oluyor, oluru yoksa sizin bu taktiklerin tümünü yapsan ne değişir
olması gerekeni yapan kızdır. karşısındaki erkek kalas değilse zaten karşılığını fazlası ile verir.
sene oldu 2020 bırakın oğlum artık bu antin kuntin oyunları, işleri. seviyorsanız adam gibi kadın gibi sevin tam sevin sonsuz sevin. götünüz başınız ayrı oynamasın..
benimdir. bu nedenle aptal biri olduğunu biliyorum.
hiçbir zaman sevgisinden çekinen biri olmadım. bir aralar "eğer duyguların varsa söylemelisin, içinde kalmamalı." şeklinde bir felsefem vardı. şimdilerde farklı felsefelerim olsa da, bu cümle en temellerinden birisi.
temelim böyle olunca; yürekten, içim taşa taşa sevdiğim oğlan çocukları bana 'aranıyor' muamelesi yaptığında inanılmaz sarsıldım. bir kaç kolonum yıkıldı, ben de birilerini yıktım. "aşık olmuşum" çocuğum gibi sevdiğim gerçek çocuklara. "geç bunları" dedim, "sen benim şefkatimi anlayamayacak kadar küçüksün."
oğlan çocuklarını boşver, büyüyüp koca adam olan insanlara gözümdeki ışığı gösterme gafletine düştüm. karanlıkları öyle korktu ki; koşarak uzaklaştılar benden. arkalarından "dur koşma düşeceksin!" bile dedim. çünkü daha önce sevilmemiş, örümcekler ağlarıyla dolu kalplerine takılıp yere yapışmalarını istemedim.
kaybettiler. ben de kaybettim. ilgi ve ya sevgi herkese bol keseden dağıtılmamalı. anlamını yitirdiğinden değil, suratına güldüğün insanın afedersiniz kendini bir bok sanmasından, onu senin sevginin yücelttiğini unutup kendini yüce sanmasından ötürü önüne her gelene gülümsememeli.
erkek ya da kadın; insanoğluna her duygunun fazlası zarar. birisini sevmek, onun için endişelenmek, üzülmek, daha çok üzülmek... hep zarar.
sevmemeliyiz diyordum kısa bir süre önce. kendimi yokluyorum da; daha o kadar ölmemişim.
elimde kalanla yetineceklerse gelsinler seveyim. yine aynılarını yaşarsam; her şeyi üstlerine yıkarım.