erkek ucus ucus bir mekanizma. kucuk bir oglan cocugu gibi. bi oyuncak gorur, tutturur. iki oynar. sonra baska bir oyuncak gorur, ilgisi ona dagılır. ilk oyuncagı atar, ikincisiyle oynamaya baslar.
kız plastik bardaklarıyla evcilik oynar, misafir agırlar, bezlerden kendine gelinlik diker, barbie olur ken i dudagından oper. kız da boyle bir mekanizma.
o yuzden erkegin daha cok sevdigi iliski uzun soluklu olur. cunku erkegin ilgisi daha zor dagılır.
tabi ki cift taraflı bir ask olsun, yoksa anlamı yok zaten, ama erkek daha cok ugrassın.
yani mutlu bir iliski olsun istiyorsanız.
tabi ki kadın edilgen olsun, kös kös otursun diyenlerden degilim.
kadın da bi seyler yapsın erkek icin.
ama oncelikle, hele ki iliskinin ilk baslarında erkek ugrassın, gercekten sevdigini, baska bir oyuncaga kolay kolay gecmek istemedigini kanıtlasın.
iliskideyse iliskinin gidisatina gore degisecek durumdur. Cok yipranmis bir kadin gerektigi cabayi gosterdigi icin yorulmus ve birakmistir. insan cabanin karsiligini alamayinca yoruluyor. Sonlarinin olmadigini dusunebiliyor. Eger ki hic cabalamadiysa o kadin o adami hicbir zaman sevememistir. Sevmek istemistir ama yapamamistir.
her şey benim elimde diye düşünen kadınlardır ... yokluğunun erkek için dayanılmaz bir ıstırap olacağını düşünür nasıl olsa benden vazgeçemez havasındadır.. ama er kişinin bir yerden sonra sabrı biter ve kıçına tekmeyi basar.. ya öyle bişey yaşamadım sevgilim yok amk en azından yaşamak isterdim ama yok amk..
inanmamıştır... Isınmamıştır yüreği...Sarıp sarmalanmamıştır.
Süslü, janjanlı cümlelere kanmamıştır. Aşkı görmek istemiştir lakin görememiştir. Hissedememiştir.
Yani vardır bir bildiği...
inanan kadın sonuna kadar gider, cesaretle, tereddüt etmeden... Önünde kimse duramaz...
Çabalamıyorsa yani, dedim ya, vardır bir bildiği...