fazla söze gerek olmasa da genelde bi model yaratılır kafada, iş ciddiye binince her erkek annem gibi yemek yapsın der.önceleri toz pembe olan güzelim evlilik hayalleri imza yaklaştıkça netleşir her erkek kafasında bi model yaratır fakat her erkek o modeli bulamayabilir.
model model sınıflandıralamayacak eş olması gereken hatundur. yemek yapmayı, meze sanatını, ud çalmayı, şarkı söylemeyi ve adabıyla içmeyi sevmesi gerekir. öyle çiroz da olmayacak aga hatun. şimdi 0 bedendir şudur budur hikaye, alayı duba gibi oluyor zaten; kasmanın alemi yok.
yoktur, olmamalıdır. keza kadın denilen yaşam formu erkeği elde ettikten sonra boyut değiştirip özüne döner ve içindeki cadı ortaya çıkar. o andan sonra erkek için yapılacak şey onu mutlu etmeye çalışmaktan başka birşey değildir. hayalimizdeki eş canımızı en az yakacak olandır.
Yemek yapabilsin, eşinden çok kazanmasın, kesinlikle eşine çok aşık olsun, çok güzel olmasına gerek yok ama çirkin de olmasın.
Çocukları sevsin, ilgilensin. Türkiye 'de nedense evlenince erkek eşini sevgiliden çok bir görevli olarak görüyor.
çoğu erkeğin bunu erkekliğine sığdırıp,aciz görünmemek adına itiraf edemediği tek gerçek;bir kadın tarafından sevilmektir aslında hayal ettiği..
hayllerini kendilerinden başka kimseye itiraf edemediklerinden asıl önemli olan tek gerçeği önemsiz gibi göstermektir yaptıkları..
fazla birşey istemezler aslında. kadına bakışları tamamen kendi ihtiyaçlarını gidermeye odaklı olduğu için. diğer detaylar fasa fiso. göz boyamaca, kandırmacadan ibarettir...
**yatakta şişme kadın,
**ayakta ev işlerini yapan robot.
yalnız konuşmayan modelinden.
genelde konuşmayan kadın bu tanıma uyar. evliliğin monotonluğunu anca bu kadın devam ettirebilir. farklı açılardan bakarsak net bir kadın profili çizilemez aslında. erkek her anında farklı olan kadın ister ama istemediği şeyler nettir. ağlayan, onu yoran, istediklerini yapmayan kadın istemez mesela. ki bunlar çoğaltılabilir.
sadece güzel olan bir kadın istemezler, o güzelliğin içinde erkeğin kendi ruhunu bulabilmesini isteyen kadını, sadece güzelliğiyle değil, bütün güzelliklerinin içinde bir hanımefendi olabilmeyi başarabilen kadını,
güzellik takıntısı içerisindeki kadını değil, o güzelliğe aklını katabilen kadını..
konuşmayan beynini didiklemeyen kadını, sıradan ve kabullenilebilir; yaşamın ne olduğunu bilen kadını...
şatafat düşkünü olmayan, sımsıcak bir öpücüğün bir tek taş yüzükten daha değerli olduğunu bilen kadını, özel günleri, evlenme günleri ve bilumum ardı arkası kesilmeyen özel gün sendromlarında pahalı hediyeler istemeyen, sadeliğin içerisinde kendini farkettiren kadını...
duruşu, oturuşu ve yürüyüşü abartılı olmayan kadını, ekonomiden, politikadan, spordan ve kültürel olaylardan haberi olan kadını,
oligarşi, monarşi, revalüasyon, ofsayt gibi kelimelerin anlamını bilen kadını
gezip eğlenmek yerine, pazar parasını kozmetiğe yatırmayan; domatesin, ekmeğin,
soğanın, kıymanın kaç para olduğunu bilen kadını;
marka moda düşkünlüğünü yerine sökük, paça boyu, fermuar dikebilen kadını...
marifetlerini sadece erkeği elde ederken göstereni değil, tüm elinden gelen marifetleri içinden gelerek, göstermelik olmadan yapabilen kadını...
dır dır konuşup adamın sinirini bozup, kafatasını attırmayan, körolası dilini gerektiğinde tutabilen kadını...
sadece alışveriş merkezlerine gidip ne bulduysa alan kadını değil, erkeğinin gömlek ve ayakkabı numarasını bilen ona hitap edenleri almasını bilen kadını...
sadece kendi giyiminden sorumlu olup kendini giydiren değil, zevki erkeğini giydirecek kadar yerinde olan kadını...
erkeğini dizlerinde tüyleri okşanan bir kedi hissettiren kadını... "çağırdım, gelmedin, geç kaldın, aramadın, sormadın, kiminleydin, hesap ver" demeyen yüreğiyle güvenen ve inançlarıyla sokulan kadını... sınırları zorlayıp, salya sümük ağlamayan, kıytırık nedenlerden hır gür çıkarmayan, sözü dinlenir, anlaşılır kadını..
hayatı giyim kuşam üzerine kurulu olmayan, erkeğinin giydiği gömleğe hangi pantolonun yakıştığını, uyum ve uyumsuzluğun ne olduğunu bilen kadını...
"of yoruldum, beni ara, beni al, beni bul, bunu isterim" yerine "sence de uygunsa, yanındayım, ben gelirim, merak etme" diyebilen kadını...
çıtır çerez gibi "bir günlük - gecelik" olmayan "ömürlük" huzuru taşıyabilen kadını...
sadece seksi leydi olmayı bilen değil, yeri geldiğinde hanım sultan olarak söz geçirmesini bilen kadını...
küsmeyen kadını, kaprissiz kadını.
sık boğaz edip yalancı durumuna düşürmeyen, karşısındaki erkeği taşıyabilen kadını taşıyabilmektir...
her tartışma sonunda karşısındaki ayrılmakla tehdit etmeyen demek değil, sabırlı ve gururuna dokundurmadığı gibi, karşı tarafında gururunu incitmemeyi bilen kadını,
tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürsüz yemeklerle işi olmayan, pastırmalı kurufasülyenin yanına tereyağlı pilavı kondurabilen ve salatasız yemeğe erkeğini oturtmayan kadını...
güzel kokmak için yarım şişe parfümü yerine öpüldüğü zaman etrafa buram buram parfüm değil aşk kokuları saçabilen kadını...
bir hamur gibi karmasını bilen o hamura kendisini de katabilen kadını...
parası yokken ezik, varken kudurmuş olan değil de paranın gücünün farkında olan kadını
değerlerini bir anlık hevesler uğruna terkeden değil, namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak erkeğini baştan çıkarırken kullanan, yan gözle adam kesmeyen kadını
sözüne güvenilir olan kadını, sıkı bir çeneye sahip olan kadını,
kıkırdamayan, boş bakmayan rol yapmayan kadını...
komplekslerini güzelliğiyle örtmeye çalışmayan, kendisini sevebilen kadını...
sevdiği insanı parayla pulla, kariyerle, güçle, kimin ne dediğiyle sınırlayan değil, sevdiği erkeği sadece o olduğun için seven kadını
eş olarak isterler de; kendilerin n'aparlar bilinmez...
öğretmen, 1.70 boylarında, alımlı, güzel gülüşlü, öğretmen, yemek yapmada hünerli, tembel birini kendine getirebilecek hareketlilikte, öğretmen, kültürlü, aile değerini bilen, çocuk bakabilecek. öğretmen demiş miydim?
eşine sadık, etrafında ondan başka kimseyi görmeyecek,sabah akşam çıktığında güler yüzle onu karşılayacak. çocuklarının anası evinin kadını olcak biri ona hertürlü hizmeti yapacak.hayallerinde sevgide ve saygıda kusur etmeyecek biri vardır.