Magazada sevgilisinin cantasini tasiyip etrafa ilgisiz bakislar atarken, kabin perdesini kedi gibi aralayip cenneten kucuk bir parca gormus gibi farkindalik yasadigi o an.
sevdiği bir şeyden hararetle bahsettiği andır. gözleri çocukmuşçasına büyür ve parlar, ses düzeyine sahip çıkamaz, cümle ortasında şapşal bir şekilde güler. bildiği şeyi pazarlamak için anlatmaz, dinlendiğini farkettiği için anlatır. Hem sevdiği bir şeyden bahsetmenin hem de dinleniyor olmanın verdiği sevinçle masumlaştıkça masumlaşır.