gazete manşeti'ne not düşmüş sn: ahmet altan okuyun bunu diye gözümüze sokmuş ilk satırları okuduk ahmet altan sonuç? kime ne anlatıyorsunuz biz onlarla iç içe yaşıyoruz ya siz şarab'ınızı yudumlayıp öyle köşelerden sallamakla olmuyor bu işler bu kadar ergenekon propagandası yapacağınız yerde madem düşünüyorsunuz bunları biliyorsunuz bu kerpiç evleri görüyorsanız bu insanlar'ın dramlarını neden! çözüm üretmek için sadece köşenizden yazıyorsunuz.
yazar gelirinin tamamını verse bu sistemdeki çarpıklıklar değişmez bunu anlamayanlara zaten bir düşün allah ın cezası diyor ama anlaşılan nafile. düşünmemeye devam!
----------
edit: Bir yazar nasıl anlaşılmaz, nasıl çarptırılır ve nasıl yazarın attığı okun önüne geçilerek dumur hedef olunuru öğreten entry olmuştur. hayırlı olsun.
ahmet altan ın haykırışı, chp li bürokratik oligarşiye olan seslenişi ve sanırım sabrı taşmak üzere, yazının içinde geçen işe yaranayan papaz kim acaba? her türlü degişimin önünü tıkayan, mesele yazılı önüne gelmeden anayasa mahkemesine taşırım diyen zihniyet ve bu zihniyetin emrinde, arka bahçesinde olan oligarşik yapı degil mi bu, evet evet tanıdık geldi bana!
konusu yapilan devrim gelisim ve bir sürü seyin güneydogu daki insanin hayatina hicbir getirisi olmadigi konusuna dem vuran ahmet altan yazisi.
ayni seyi sibirya yasayan rus köylüleri de söylüyorlar. trans sberian trenyoluyla ilgili seyrettigim bir belgesel de yasli adam "benim babam da bu evde yasamisti, sonra yaldizli falan filan komunizm geldi, ben de bu evde yasadim, komunizm artik bitti, hala buradayim" diyor.
simdi bu söyle "birileri" insanlari ileriye götürmek amacli olarak bir yeni fikir ortaya atiyor, ve o fikir kücük bir cevre disinda hicbir kimseye yarar saglamiyor.
bu dünyanin genelinde böyle. aslinda bir sürü insan havanda su dövüyor. devlet yapilari sakat. devlet dedigin seyin baska türlü yapilandirilmasi lazim. tepeden inme devlet modelleriyle heryerdeki herkese ulasilamiyor. bu isi daha cok "cevresel" yapmak lazim. bir tane adam yukardan 75 milyon adamin tamamini göremiyor... görebildiklerine ulasiyor, ama göremedikleri gene de cok cok fazla.
Bir bakıp düşündüğüm yazıdır. Tabii ki sadece güneydoğu öyle. Mesela ben biliyorum Nevşehirde gökdelenler var insanlar jakuzide kahvaltı yapıyor ?
Bizden ev bekleyen doğu halkına diyorum ki ; Az yede kendine bir hizmetçi tut.
ahmet altan'ın çerçevelettirip evin duvarına asılması gereken muhteşem yazısının başlığı. gerçekten elazığ'daki deprem olayı bundan daha kısa ve net anlatılamazdı.
Ahmet altan ın bu derin tespiti altında ezilen yazar listesini deşifre eden entry. adam kalemi ile cuntacı bir devri kapatıyor. cuntacı fetişistler hala sinek gibi oraya buraya konup vızıldıyorlar. vızıltıları da kuru iftira tek bir delili olmaksızın.
kerpiç evlerde oturmanın hiç bir sakıncası yoktur. hatta sağlık yönünden oldukça iyidir. tek sorun sağlamlaştırılmaması. yani deprem olmuşsa yıkılacağı varsa yıkılıyor işte. marmara depreminde yıkılan evler kerpiçten miydi? saçmalamayı bırakıp asıl meseleye bakmak gerekir. o da depreme dayanıklı evler nasıl yapılır konusudur.
"devlet" denen olguya karşı bir yazıdır. fikri açıdan sefalet içinde yüzen yazarlarımızın bir kısmı bu yazıyı cumhuriyet ve kemalist bürokrasiye karşı bir yazı zannedip "kutsal metin" ilan ederken, bir kısmı da "cumhuriyet düşmanlığı yapıyor", "akp'ye yaranmak için cumhuriyetçilere giydiriyor" diye "kağıt parçası" moduna sokmakta.
kerpiç evlerin depremde yıkılmasını cumhuriyete ve laikliğe dayandıran yazar osurması.
aynı deprem şu anda burda olsa, burda da aynı etkiyi gösteririr. mesele köydeki kerpiç evleri değiştirmek değilki, mesele cumhuriyete bok atmak.
imparatorluk yaptınız, meşrutiyet yaptınız, cumhuriyet yaptınız, laiklik yaptınız, inkılâp yaptınız, darbe yaptınız.
--spoiler--
bu kısım da zaten kendisi cumhuriyeti kuran taraftan değil ona karşı olan taraftan olduğunu belli ediyor. lan hadi cumhuriyeti anladık kuyruk acın var, mandacılığı kabul etmedi kimse, orada hem fikiriz kabul. lan imparatorluk kurdunuz diyorsun burda kendini apaçık belli ediyor türk değil türk'ten başka herbirşey olduğunu ortaya koyuyorsun. bir insan soyuyla sopuyla vardır. gerektiği yerde över gerektiği yerde söversin soyuna da, sopuna da. sen hep sövüyorsun hani övgü ? şimdi bu milletin insanı olmadığın burdan çıkıyor zaten. gerçi karının kafasına kavanoz için de sakladığın kendi pisliğini * boca etmen, senin bizden değil, bok kafalı ermeni işbirlikçilerinden olduğunu ortaya koyuyor.
siz conversinizi giyin gezin tozun. sizin işiniz gücünüz kerpiç evi düzeltmek, köylüyü kalkındırmak değil. şimdi susun ve yalamaya devam edin.
ahmet altanın bugünkü köşe yazısı. korkusuzca yanlışların üstüne üstüne giden,kendini her zaman herkesin üstünde gören sözde lafım ona elitist kesimin foyasını ortaya çıkarmak adına yeterince tespitlerle dolu bir yazı.tebrik ediyorum.bu arada hala statükocuların veya neden olduklarını bilmeden onların arkasından giden onca kişinin tepkisini almasını da doğal karşılamak gerek.
şiddetle katıldığım ahmet altan yazısı. kendisinin siyasi görüşlerine katılırsınız ya da katılmazsınız, yazıları sizi bağlar ya da umurunuzda bile olmaz hatta okumaya yeltenmezsiniz bile ama bu tespiti gerçekten doğrudur, hakkı verilmelidir. neredeyse bir asırdır gelişmekte olan fakat hala yapısallarını bile tamamlayamamış bir ülkenin acınası halini açık seçik korkusuzca ifade eden bir yazı olmuş. kimileri nişantaşında para harcayacak yer arıyor, kimisi kızını dört ineğe kurban ediyor, kimiside kerpiç evin altında canını bırakıyor.sözüm ona gelişmekte olan ülkenin başbakanı da çıkıyor "suç kerpiç evlerde" diyerek kendini aklıyor. suç kimde gerçekten? bir düşünün allahın cezaları bir düşünün...