en boktan zamanlarınızda yanınızda olmamaya başlaması. ve kendisinin de özel hayatından bahsetmemeye başlaması. üzüntülerinden bahsetmeye başlandığında karşı tarafın siklememesi. "boşver" "üzülme" "geçer" gibi monoton cümlelerle geçiştirmesi. buz gibi konuşmaları. yüzeysel muhabbetlerin içten muhabbetlerin yerini alması. gibi gibi bir çok şey sayılabilir aslında..
bu yüzden kalıcı dostluklara inanmıyorum.. illa bir süre sonra bitiyor işte böyle belirtilerle. aşk acısından bile daha çok koyar bence. çünkü dostunuz, sizin kardeşiniz gibidir. aranızda bozulmayacağını zannettiğiniz bir bağ vardır. ama nereden bilebilirdiniz o bağın elbet çözüleceğini.
neden ne olursa olsun, geçmişte olmadığı gibi artık tesadüfen de olsa bir araya geldiğinizde, birbirinizi ilgilendirmeyen konular hakkında sırf konuşmuş olmak için konuşuyor, uzun süre konuşacak bir şey bulamıyor, birbirinize mal gibi bakıyor, ortamdan ayrılmak için en ufak bir bahane kolluyor ve ayrılınca da buna hiç üzülmüyorsanız artık devam etmenizin bir anlamı yoktur. zaten aklınızdan da çıkmıştır çoktan.
en iyi dostum dediğiniz kişi ben ateistim dediyse o an ondan soğumaya başlarsınız.
bir kaç gün sonra da ateist olduğu için arkadaş olamayacağınızı belirtir arkadaşlığı bitirirsiniz.
bu müslüman için daha hayırlıdır.
artık onu hatırladıkça gözlerinizin içi gülmüyorsa, önemsenmiyorsanız karşısında ve bunu sonuna kadar hissediyorsanız. basit bır telefon dahi çok gelip bahanelerin ardına yakalanıyorsa, üstelik aklınızdan çıkmaya başladıysa , telefonunnuzda son arananlar listesinde artık ismini göremiyorsanız, birde yüreğiniz ah o eskiden olan muhabbetlerde ,gülüşmelerde ,samimi hoş sohbetlerdi eskidi diye hatırlıyorsa , canınız sıkıldığında nasılsın diyecek birilerini bulamıyorsan yanında ;hoş geldin unutulan dost geç buyur. kazık yiyen bizlerin arasına hoşgeldin .
bir sonraki atlatman gereken eşik;insanlardan nefret etme sebebi
bir sonraki ise yalnızlık eğişi olacaktır.
ileride pişmanlık duymamak için elinizden geleni yaparsınız, ne de olsa dostunuzdur, kardeşinizdir o sizin.
tüm değişen davranışlarına, tüm iğneli laflarına katlanırsınız, alttan alırsınız. dostun karşısında gururun egonun lafı mı olur dersiniz. siz merhamet ettikçe, iyi davrandıkça o size köpek gibi davranmaya başlar. sizi başından atmaya çalışır, sizi önemsiz bir nesneymiş gibi görmeye başlar, insanların yanında aşağılamaya çalışır.
ve en sonunda öğrenirsiniz ki bu dost dediğiniz varlık aslında her fırsatta, sizi kendisinin önünde hissettiği her anda arkanızdan iş çevirmiştir. insanlarla aranızı bozmak için bir taraflarını yırtmıştır.
işte siz ilk kez onun maskesinin altındakini gördüğünüzde, böyle boğazınıza bir yumru oturur, yutkunmaya çalışırsınız yutkunamazsınız, nefesiniz kesilir. hah işte o yumruyu hissettiğiniz an o dostluk sonsuza dek yok olmuştur.
neredeyse bir duygusal ilişkinin sona erdiği an kadar hüzünlü, yerine derin bir boşluk bırakan, genelde bir birikimin son bir hatalı hareketle tamamlanmasıyla yaşanan an.