bir doktorun mesleğini bırakma nedenleri

entry1 galeri0
    1.
  1. posta kutuma düşen bir mailden alıntıdır :

    "Anadolu'nun büyücek şehirlerinden birindeyim. Haftada iki gün heyet var. Her heyet gününde en az yüz, yüz yirmi hasta var. Çoğu özürlü veya bakıma muhtaç raporu almak için gelmiş. Raporu alırsa, devlet para verecek.

    Diyaloglar:

    1) Hasta yakını: Muayeneye gerek yok doktor!
    -Dr: Ben muayene etmek için varım.
    -Hasta yakını: imzala da şu kağıdı bitirelim işimizi. Daha dolaşacak çok kapıvar.
    -Dr: Bu kadıncağız Parkinson Hastası. Hiç tedavi aldı mı?
    -Hasta yakını: Neyse ne hastalığı. Bu saatten sonra tedavi mi olur!
    -Dr: Tedavi edilirse belki de kendi işini görür, bakıma ihtiyacı kalmaz.
    -Hasta yakını: Sen imzala, biz bakarız.
    -Dr: Hastanın tedaviyle durumunun düzeleceğini düşünüyorsam özür derecesi veremem. Poliklinikten takip edelim, ilaçlar işe yaramazsa o zaman yeniden değerlendirelim. Olura olmaza verilen bir şey değil bu bakım parası.
    -Hasta yakını: Sana mı kaldı kadın, devletin parasını düşünmek! Allah belanı versin!

    BU MESLEĞi, DURDUK YERE BELA ALMAMAK iÇiN BIRAKTIM.

    2)
    -Dr: Eee.. sen geçen hafta da iki özürlü çocuk getirmiştin.Onlar da mı senindi?
    -Hasta yakını: Hee..Dr: Kaç çocuğun var senin?
    -Hasta yakını: On iki.
    -Dr: Kaçı özürlü?
    -Hasta yakını: Sekiz. Bazısı akıldan, bazısı hem vücuttan, hem akıldan.
    -Dr: Karın akraban mı?
    -Hasta yakını: He. Teyze kızıdır. Aklı da kıttır.

    Kaba bir hesapla 8×500 TL = 4000 TL. Vergisiz, temiz gelir.

    BU MESLEĞi,iNSANLARI EĞiTiLECEĞi YERDE YANLIŞ YAPMAYA DEVAM EDiYORLAR DiYE HEPiMiZiN KESESiNDEN HOVARDACA ÖDÜLLENDiRiP, iNSANLARIN AĞZINA BAL ÇALARAK KENDi HANELERiNE YAZILAN SEÇMEN OY'UNA ÇEViRDiKLERi iÇiN BIRAKTIM

    3)
    -Dr: Ne kadarlık bu bebek?
    -Baba: iki aylık.Dr: Sorunu nedir?
    -Baba: Anne sütü almıyor.
    -Dr: Dudak, damak yarığı filan mı?
    -Baba: Şükür, yok öyle bir şey. Bir kusuru yok, her şeyi tamam, maşallah.
    -Dr: Siz niye geldiniz peki?
    -Baba: Devlet memuruyum. Mama parası almaya geldik.
    Dr:??

    BU MESLEĞi, iNSANLARIN AÇ GÖZLÜLÜKLERiNE ARTIK DAYANAMADIĞIM iÇiN BIRAKTIM.

    Bel ağrısı olan hastanın muayenesi bitmiş, reçete yazacağım, soruyorum, "Yakınlarda ağır kaldırdınız mı ? " Hasta, kollarındaki bileziklerini şıngırdatarak cevap veriyor, "Allah kabul ederse, iki kurbanımız vardı.Malum onca et, indir kaldır..Ondan oldu herhalde. "Önümdeki ekrana bakıyor, bakıyorum. Hasta Yeşil Kartlı. Hastanın "Dr hanım en iyi ilaç neyse ondan yaz. Bir de MR çektirsen iyi olur,"demesi ile kendime geliyorum.

    BU MESLEĞi, BENiM CEBiMDEN ÇALANLAR BANA HASTA HAKKINA DAYANARAK iŞiMi KULAKTAN DUYDUKLARIYLA ÖĞRETMESiNLER DiYE BIRAKTIM.

    Performans, performans. Kaç kişi biliyor bu "Performans"ın ne anlama geldiğini? Eminim çoğu kişinin anladığı "işini iyi yapmak." Performans demek, puan demek. Poliklinikte bakılan hasta şu kadar puan, hastaya dikişatılması bu kadar puan, hastaya muayene testi sırasında x testini yapmak bilmem ne kadar puan. Ay sonunda listeler asılır. Hastane birincisi bilmem kaç bin puan yapmıştır. Puanıyla orantılı olarak,döner sermayeden para alır. Zeki insanlar anlamışlardır, hemen. Bu sistemin nasıl suistimal edilebileceğini. Geçen yıl mesleği bırakmadan bu konuda olanları da iki örnekle anlatayım:

    1) Acil kapıda Aile Hekimliği sisteminden önce pratisyen hekimler duruyordu. Mantıklı olarak önce hastayı onlar değerlendiriyor, sonra ihtiyaç duyarsa icapçı konsültan uzman hekimi çağırıyorlardı. Ne zamanki, konsültan çağırdıklarında onların puanından kesildi, o zamana değin olura olmaza çağırdıkları uzmanlar bir nebze olsun rahat nefes aldı.

    BU MESLEĞi MESLEKTAŞLARIMIN PERFORMANS DENiLEN iLLETLE DAHA FAZLA KiRLENDiKLERiNi GÖRMEMEK iÇiN BIRAKTIM.

    2) Şehrin eski SSK hastanesinde tek nöroloji uzmanıydım. Poliklinik, acil, servis, EEG, EMG... hepsine tek kişi koşturuyorum. Mutluyum ama, çünkü sekreterler olsun, acil ekibi, servis hemşireleri, EEG ve EMG hemşiresi olsun, nasıl iyi bir ekip, anlatamam. Canla başla çalışıyoruz. Anadolu'dayız. Hasta istanbul hastası değil, kimi şehrin diğer ucundan geliyor, çok uzaktan geldim, diyor, kimi de gerçekten 120 km uzaktan, dağın başından geliyor. Biz uğraşıyoruz, EEG ve EMG ile ne kadar hastanın, ne kadar kısa sürede işin hallederiz diye. Bazen, işin içinden çıkamadığım oluyor, arıyorum istanbul'daki arkadaşlarımı, hocalarımı,hastaları onlara gönderiyorum. Arada sekreterler puanımı söylüyorlar, aklımda bile kalmıyor. Her ay daha ne kadar fazla yapabiliriz, randevuları nasıl yakın zamana verebiliriz, diye uğraşıyoruz. Malum, bakan "isteyen gece çalışsın, kazansın," demiş. Ay sonunda diğer hastanede çalışan eşim, oraya asılan her iki hastanenin ortak puan listelerine bakıyor (Şehirde bir Devlet, bir de eski SSK hastanesi vardı. Bir takım sebeplerle iki hastane birleştirilmiş, tek başhekimlik ile idare edilmeye başlanmıştı. Bu da ayrı bir hikaye). Benim puan her ay bizim hesaptan en az 8-10 bin puan eksik. Üç ay böyle gitti. 8-10 bin puan o zaman, yaklaşık 2000 TL döner demek. Sonunda neden kesiliyor puanlarım, diye araştırdığımda, yaptığım EMG'lerden kesildiğini öğrendim. Neden? diye sorduğumda "Etik Komisyon" daki EMG'nin ne olduğunu bile bilmeyen bir başka branşın uzmanı doktor arkadaşın kararı doğrultusunda olduğunu söylediler. Bir ay içinde o sayıda EMG yapamayacağıma kanaat getirmiş kuruldaki arkadaş, puanı yüksek olan işlerin üzeri çizilmiş. Dilekçeler gitti, geldi. Yalan Performans bildirmekle suçlandım, yani yapmadığım işi yapmış göstermekle. Gönlüm o kadar rahat ki, her şeyim arşivli, kayıtlı, raporlarımın hepsi tamam. Israr edince, Bakanlıktan Soruşturmacı talep etmekle tehdit etti başhekimlik, yani hakkımda soruşturma açılması ile. Soruşturmacı istiyorum, diye dilekçe verdim. Sonra da istifa ettim. Dosya da kapandı, gitti. Elimde yazışmaların örnekleri, üstüne gideyim, dedim. Babası bakanlıkta olan eski bir arkadaşım, " Boşver, babama sordum, canın yanarmış," dedi. Lanet ettim.

    BU MESLEĞi, GERÇEKTEN HiZMET ETMEK iSTEMEME KARŞIN, KARŞISINDAKiNi DE KENDi GiBi BiLEN, HAK YiYEN, NEREDEN GELDiĞi BELLi OLAN KUKLA YÖNETiCiLERiN DAHA FAZLA HEM HEKiMLiK, HEM DE iNSANLIK ONURUMLA OYNAMAMALARI iÇiN BIRAKTIM.

    Fakülte girişimle beraber, on sekiz yılın sonunda, gerçekten severek yaptığım mesleğimi bıraktım. Kolay bir karar değildi. Doya doya emziremediğim çocuğumdan, binbir zahmet beni okutan ana-babama, hocalarıma kadar o kadar çok kişinin emeği vardı ki o, on sekiz yılda. Benim alternatifim vardı, bırakabildim. Eminim, iki gündür grev yapan, yapmaya çalışan, yapamasa da gönlü yapmaktan yana olan o küçük, marjinal, siyasi görüşlü arkadaşların çoğu benim yerimde olsalardı, onlar da benim gibi yaparlardı. Şimdi artık, mutlu ve huzurluyum. Performansı düşündürmeyen bir kazancım var. Çalıştığım yerde, insanlar kibar ve nazik. Gün içinde durduk yerde hakarete uğramıyor, tehdit edilmiyorum. Gece yatağa girerken, telefon ne zaman çalacak diye düşünmüyorum. Tamamen silinmeyecek olsa da, yavaş yavaş,insanların çirkin yüzlerine ilişkin anılar berraklığını yitiriyorlar.Çocuklarıma insana inanabilmeyi öğretme konusunda umudum yeşeriyor.Ama...Tam bir yıl oluyor, hasta görmedim. Hasta gözünde gördüğüm, o şükran duygusunu, felçli hastanın ilk kez yeniden ayağa kalkışını görmeyi, hasta bir lokma fazla yedi mi sevinmeyi, kafamda listeler oluşturup, adım adım ilerleyerek sonunda teşhis koymayı, varsa tedavisi, tedavi etmeyi özledim. Halk başına ne geleceğini bilmiyor, popülist politikaya alet oluyor. Nicelik olarak artan sağlık hizmetinin aslında niteliğinin artık sıfır bile olmadığının farkında değil. Sayın bakan ve başbakan, çuvaldaki bir iki çürük elma için tüm ambarı heba etti. Çürük elmalar duruyor, onlar artık muayenehaneyi değil Performans Sistemi'ni kullanıyor.

    DAHA ÇOK ANLATABiLiRDiM. UMARIM BUNLAR SiZE SAĞLIK ÇALIŞANLARININ NEDEN GREV YAPTIĞI KONUSUNDA BiR FiKiR VERMiŞTiR".
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük