bir divan şiiri bırak

entry33 galeri0
    32.
  1. Tûti-i mu'cize-gûyem ne desem lâf değil
    Çerh ile söyleşemem âyinesi sâf değil

    Ehl-i dildir deyemem sînesi sâfolmayana
    Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil

    Yine endişe bilür kadr-i dür-i güfârım
    Rûzgâr ise denî dehr ise sarrâf değil

    Girdi miftâh-i der-i genc-i maânî elime
    Âleme bezl-i güher eylesem itlâf değil

    Levh-i mahfûz-i sühanğir dil-i pâk-i Nefî
    Tab'-i yâran gibi dükkânçe-i sahhâf değil

    Nef'i.
    4 ...
  2. 31.
  3. arsa-i rezm içre biz kanlar döküp kan ağlarız
    vadi-i işrette siz cam-ı sefa zevkin sürün

    bir tedarik olmaz ise gitti elden memleket
    itimad etmezseniz etraf-ı alemden sorun!

    Bora Gazi Giray han.
    0 ...
  4. 30.
  5. Esti nesim-i nev-bahar, açıldı güller subh-dem
    Açsın bizim de gönlümüz, sâki medet, sun câm-ı cem
    Erdi yine ürdibehişt, oldu havâ anber-sirişt
    Âlem behîşt-ender-behîşt, her gûşe bir bâğ-ı irem

    Gül devri, ayş eyyâmıdır, zevk u safâ hengâmdır
    Âşıkların bayrâmıdır, bu mevsim-i ferhunde-dem
    Dönsün yine peymâneler, olsun tehi humhâneler
    Raks eylesin mestâneler, mutribler ettikçe negam
    0 ...
  6. 29.
  7. Teyzesi defterdar olan faytonla damda dolaşır.
    0 ...
  8. 28.
  9. Biz bülbül-i muhrik-dem-i şekva-yı firâkız Ateş kesilir geçse sabâ gülşenimizden .

    (Ayrılığın şikayetinin yakıcı demlerinin adamlarıyız biz. Sabah rüzgarı ateş kesilir,gülistanımızdan geçse.)

    -ıı.selim
    0 ...
  10. 27.
  11. Süzme çeşmin gelmesün müjgân müjgân üstüne
    Urma zahm-i sineme peykâh peykân üstüne

    Rîze-i elmâs eker her açtığı zahme o şûh
    Lütfû vgr olsun eder ihsân ihsan üstüne

    Dilde gam var şimdilik lûtfeyle gelme ey sürûr
    Olamaz bir hânede minmân mihmân üstüne

    Yârdan mehcûr iken düştük diyâr-i gurbete
    Dehr gösterdi yine hicrân hicrân üstüne

    Hem mey içmez hem güzel sevmez demişler hakkına
    Eylemişler Râsihe bühtân bühtân üstüne

    meraklısına Vezni: Fâilâtün Fâilâtün Fâilâtün Fâilün
    3 ...
  12. 26.
  13. Nigeh-endaz-ı sitem olma gönül kesretme,
    Etme mir'atı şikest, seni çok surete kor.
    0 ...
  14. 25.
  15. 24.
  16. 23.
  17. Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
    Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı

    Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
    Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı

    Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
    Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı

    Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
    Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı

    Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
    Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı

    Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
    Beni tan eyleyen gafîl seni görgeç utanmaz mı

    Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
    Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı

    Fuzuli
    17 ...
  18. 23.
  19. yine bir "Fuzuli"şah eseri..

    Kıldı zülfün teg perişan halimi halin senin
    Bir gün ey bi-derd sormazsın nedir halin senin

    Gitdi başından gönül ol serv kaddin sayesi
    Ağla kim idabara tebdil oldu ikbalin senin

    Zinet için cism divarında etmezdim yerin
    Çekmeseydi aşk levh-i cana timsalin senin

    Dam-gah-ı aşkdan tut bir kenar ey mürg-i dil
    Sınmadan seng-i melametden per ü balin senin

    Saye-veş çoktan Fuzuli hak-i kuyun yastadır
    Ol ümid ile ki bir gün ola pamalin senin..

    açıklaması
    Ey âşıklarını dert edinmeyen sevgili! Senin bu umursamaz tavrın halimi perişan eyledi. Bir gün olsun ”Ne haldesin? ” diye sormuyorsun ya asıl dert bu.

    Ey gönül! O servi boylu sevgilinin himayesi üzerinden gitti. Artık ağlama vaktidir, çünkü yükselmen, alçalmağa (talihin talihsizliğine) döndü.

    Ey sevgili! Aşk ta ezel gününde can levhasına senin suretini çizmeseydi, beden duvarını süslemek üzere sana itibar etmez, oraya seni desenlemezdi.

    Ey gönül kuşu! Ayıplama ayıplama taşı ile kolun kanadın kırılmadan evvel aşk tuzağından kurtulmaya bak.

    Zavallı Fuzuli, bir gün gelir de sevgilinin ayağının altına serilirim diye, hayli zamandır senin semtinin toprağın gölge gibi uzanmış kalmıştır.
    2 ...
  20. 22.
  21. Fuzuli reisin en sevdiğim gazelinden.

    Değildim ben sana mâil, sen ettin aklımı zâil
    Bana ta'n eyleyen gâfil, seni görgeç utanmaz mı?
    2 ...
  22. 21.
  23. Göz yaşlı gönül zülf-i perîşânlar içinde
    Kaldım karanu gecede bârânlar içinde.
    1 ...
  24. 20.
  25. Mende Mecnundan füzun aşıklık istedadı var
    Aşık-ı sadık menem Mecnunun ancak adı var

    Kıl tefahür kim senin hem var ben tek aşıkın
    Leylanın Mecnunu Şirinin eğer Ferhadı var

    Ehl-i temkinem beni benzetme ey gül bülbüle
    Derde sabrı yok anın her lahza bin feryadı var

    Öyle bed-halem ki ahvalim görende şad ol
    Her kimin kim dehr cevrinden dil-i naşadı var

    Gezme ey gönlüm kuşu gafil feza-yı aşkta
    Kim bu sahranın güzer-gahında çok sayyadı var

    Ey Fuzuli aşk men'in kılma nasihten kabul
    Akıl tedbiridir ol sanma ki bir bünyadı var

    Fuzuli
    10 ...
  26. 19.
  27. Yine pek çok kişi anlamını bile bilmediği şiirleri yapıştırmış yani pardon döktürmüş.

    Divan edebiyatı dönemine ait şiirler bırakmaktır.
    0 ...
  28. 18.
  29. Bu şiirleri okuduktan sonra türk dil kurumuna bağış yapasım geliyor.
    1 ...
  30. 17.
  31. Şeb-ı hicran yanar Canım töker kan Çeşme-i giryanım
    Uyarır halkı Efganım kara bahtım uyanmaz mı?

    Şiir değil, beyit bırakasım geldi.
    14 ...
  32. 16.
  33. şir-ler pençe-i kahrımdan olurken lerzan, beni bir ahuya zebun etti felek.
    3 ...
  34. 15.
  35. Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedür
    Men kimem sâkî olan kimdür mey û sahbâ nedür

    Gerçi cânândan dil-i şeydâ içün kâm isterem
    Sorsa cânân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedür

    Vasldan çün aşık-ı müstâğni eyler bir visal
    Aşıka maşukdan her dem bu istiğnâ nedür

    Hikmet-i dünyâ vü mâfiha bilen arif degül
    Arif oldur bilmeye dünyâ vü mâfiha nedür

    Ah u feryâdun Fuzûlî incidübdür âlemi
    Ger belâ-yı ışk ile hoşnûd isen gavga nedür

    Fuzuli
    11 ...
  36. 14.
  37. Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sây gönül
    Kara sevdaya yiler bî-ser ü bî-pây gönül
    Dimedüm mi sana dolaşma ana hay gönül
    Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül

    Bizi hâk itdi hevâ yolına sevdâ nidelüm
    Pây-mâl eyledi bu zülf-i semen-sâ nidelüm
    Kul idinmezdi güzeller bizi illâ nidelüm
    Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül

    Felekün nûş iderem nîşini sâğarlar ile
    Doğradı hâr-ı cefâ bağrumı hançerler ile
    Baş koşam dimez idüm ben dahi dil-berler ile
    Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül

    Yarun itden çog uyar ardına ağyâr diriğ
    Bize yâr olmadı ol şuh-ı sitem-gâr diriğ
    Kıldı bir dil-ber-i hercâîyi dil-dâr diriğ
    Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül

    Ben dimezdüm ki hevâ yolına ser-bâz gelem
    Ney-i ışkunla gamun çengine dem-sâz gelem
    Dir idüm ışk kopuzun uşadam vâz gelem
    Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül

    Dil dilerken yüzinin vaslını cândan dahi yiğ
    Bir demin görür iken iki cihândan dahi yiğ
    Akdı bir serve dahi âb-ı revândan dahi yiğ
    Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül

    Ahmed’em kim okınur nâmum ile nâme-i ışk
    Germdür sözlerümün sûzile hengâme-i ışk
    Dil elinden biçilübdür boyuma câme-i ışk
    Vay gönül vay gönül vay gönül ey vay gönül.
    4 ...
  38. 13.
  39. Amanın sırtımı dayadım mer-divana mer-divana.
    0 ...
  40. 12.
  41. gül-sitân-ı dehre geldik reng yok bû kalmamış
    sâye-endâz-ı kerem bir nahl-i dil-cû kalmamış

    eylemiş der-beste dükkânın tabîb-i rüzgâr
    hokka-i pîrûze-i gerdûnda dârû kalmamış

    teşne-gânın çâk çâk olmuş leb-i hâhiş-keri
    çeşme-sâr-ı merhametde bir içim su kalmamış

    kadrin anlar yok bilür yok her dür-i sencîdenin
    çârsû-yi kaabiliyyetde terâzû kalmamış

    ceyş-i gamdan kande itsün ilticâ ehl-i niyaz
    kal'a-i himmetde nâbî burç ü bârû kalmamış

    Nabi
    8 ...
  42. 11.
  43. “Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkıt ne bilir;
    Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç sâ'at” (Sâbit)
    4 ...
  44. 10.
  45. “Haddeden geçmiş nezaket yâl-ü bâl olmuş sana;
    Mey süzülmüş şişeden, ruhgâr-ı âl olmuş sana” (Nedim)
    1 ...
  46. 9.
  47. Biz bülbül-i muhrik-dem-i gülzâr-ı firâkız
    Ateş kesilür geçse sabâ gülşenimizden…

    (Biz ayrılığın gül bahçesinde yakıcı demler çeken bülbülüz , sabah rüzgarı gülbahçemizden geçse ateş kesilir.)

    2.Selim Han
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük