Hani bazı kitaplar vardır, 864566 defa okutur kendini ve her defasında aynı keyfi verir, hehhh işte " bir dinazorun gezileri" işte o kitaplardandır.
Üslûbu, akıcı anlatımı, dili, samimiyeti ili sizi de yanına alır ve tüm ülkeyi gezdirir.
Okuyor gibi değil, adım adım geziyor gibi hissettirir.
Mina Urgan yani bu şahane ve sevimli kadın, ilk kitabı, " bir dinazorun anıları", ikinci kitabı ise, " bir dinazorun gezileri" adlı kitaplarıyla gönlümü fethedendir.
Salt iki kitabıyla, saygımı, sevgimi, sempatimi, takdirimi kazanmıştır.
Keşke yazmaya daha erken başlasaydı ya da daha birçok kitap yazacak kadar ömrü olsaydı.
Geç bulduk, çabuk kaybettik!
Seni seviyorum deli kadın, özlüyorum da...
Huzurla uyu....
Fazla dağınık ve ateşli bir söylemle ifade etse de kendini, içindeki samimiyeti görebiliyorsunuz okudukça. Gerçekten haddim olmayarak söylüyorum ki benim insani bakış açıma göre fazla hararetle ve fevrilikle kendini paylaştığını düşünüyorum. Günümüzü düşündüğümüzde en azından böyle.. Fakat kitabı bitirdiğinizde "o kadını" istemsiz bir şekilde seviyorsunuz ve saygı duyuyorsunuz. Özellikle hangi yıllardan bahsettiğini bildiğiniz için kat ve kat artıyor bu saygı.
Anılarındaki nükteler, insanı içine çekip güldürmesini de biliyor ve "hemen, şu an, şimdi" bir gezgin edasıyla yollara düşesi geliyor insanın. ilk sayfalardaki iştahla yeme arzusunu dillendirdiği sayfaları sabırla geçebilirseniz bu komünist teyzemizi okuyabilirsiniz..
sonsöz'den;
"Bu dinozor öyle bir yaşa geldi ki artık, bunca genç, bunca çocuk ölürken, daha fazla yaşamak biraz ayıp gelmeye başladı ona. isteği, çevresine ve kendisine bir başbelası haline gelmeden, bu dünyadan göçüp gitmek. kalanlara sonsuz sevgiler."
--spoiler--
-bunca felaket, bunca zulüm, bunca haksızlıklarla dolu bir dünyada köpekler gibi mutsuz olmanın kolaylığını bildiğim için, mutsuzluklarıyla övünenlere fena halde bozuluyorum. mutsuz olmak bir marifet değildir. çektiğin acıları göz önüne sermemek, büyük kişisel mutlulukların peşinden koşmak ayıbından vazgeçip, küçük mutluluklara sığınmak, onlarla yetinmektir asıl marifet.
-doğa, herkese özellikle acı çekenlere mutluluk sunmaya hazırdır her zaman. yeter ki, benliğimizin kafesinden, her bir yanı kapalı o daracık, o kapkaranlık kafesten çıkabilelim.
-zaten, yağmura özel bir düşkünlüğüm vardır. gökyüzünden yeryüzüne suların damlamasını doğal bir şey değil de, şaşılacak bir mucize saydım öteden beri.
--spoiler--
mina urgan ın anılarından sonra okunmasını tavsiye ettiğim kitaptır. ayrıca uzun zamandır istememe rağmen mina urganın okunduğum ilk kitabıdır.
mina urgan'ın bir dinazorun anıları kitabının beklenenden çok çok çok fazla okuyucuya ulaşmasıyla şevklenip yazdığı gezi kitabıdır.
çok güzel bir kitap. insanı çok iştahlandıran bir kitap.
insanı durup durup hadi gidelim gezelim dedirten bir kitap.
insanı durup dururken mutlu olduğunu hissettiren bir kitap.
sayfa daha 9 iken daha basiti önsözü yeni geçmiş iken abla öyle güzel yazmış ki size de aktarmasam olmaz.
bunca felaket, bunca zulüm, bunca haksızlıklarla dolu bir dünyada köpekler gibi mutsuz olmanın kolaylığını bildiğim için, mutsuzluklarıyla övünenlere fena halde bozuluyorum. mutsuz olmak bir marifet değildir. çektiğin acıları göz önüne sermemek, büyük kişisel mutlulukların peşinden koşmak ayıbından vazgeçip, küçük mutluluklara sığınmak, onlarla yetinmektir asıl marifet.