rasyonel kaynakları kutsal kitap mesabesinde görenler, rasyonel kaynakların değişebilirliği kadar sağlam temellere oturur. rasyonel kaynaklar metafizikle ilgili ancak akıl yürütme öne sürebilir zaten. ne doğrulayabilir ne yanlışlayabilir. akletmek ve sonsuz akıl karşısında haddini bilerek inanmak üstün kılındı.
"o değilde neden hep insanların cahiliye döneminde peygamber geldi de, modern çağda bir tane peygamber gelmedi" diye düşünen insan eylemidir. o dönemde vantrolog olsan tanrı sanardı insanlar. şimdi; "ben allahtan görevli mehdiyim" ile hep beraber nasıl taşak geçiyoruz oysa ki. ancak inanmayan insanın da inanan insan sorgulaması kadar saçma bir olayda yoktur. adam inanıyorsa inanıyordur. sana ne? sen inanmıyorsan inanmıyorsundur. kime ne?
dine inanmamak kadar yorucu değildir. evrende ve evrenin bir parçası olarak hayata katılan anlamla olay bitmiştir. aksi durumda böyle inanmamakla kalmaz, inananları da sorgulamaya falan başlar gereksiz bir zihinsel aktivite ile ömrümüzü harap ederiz. inanmıyorsan inananlar neden derdin? yoksa bu senin şüpheli bir inançsız olduğuna mı işarettir.
başlığın baştan sıçmasıdır, kimsenin bir dine inanmak gibi bir zorunluluğu yoktur, inanç inanıyor ise Allah ile kul arasındadır inanmıyor ise zaten kişinin kendi tercihidir.