feriştah: benim gibi gevrekliğinden sual olunmaz bir kadının kocası meşe ağacından yapılmış ve ben onu yakmak istiyorum. geceleri randıman alamıyoruz bari gündüz sobanın içinde faydasını görelim değil mi.
Eyvah Necdet: Bunca yıllık çaycısın Asım. Hç tavşanları düşündün mü? Çaya neden tavşan kanı derler sence?
Asım: ...
Eyvah Necdet: Sen hiç kırmızı çay gördün mü Asım?
Asım: Görmedim ama
Eyvah Necdet: Peki o halde neden çaya tavşan kanı derler? Çayın renginden değil Asım. Kanın çokluğundan. O tavşan deyip geçtiğin hayvandan o kadar çok kan akar ki şaşarsın. Bu yüzden avcılar tavşan vurduklarında bir gün boyunca kanın içinde bekletirler. Tavşanın eti başka türlü yenmez Asım.
Asım: Haliyle biz o kadarını bilemiyoruz tabi.
Eyvah Necdet: Yani, burda anlatılmak istenen çayın rengi değil bereketidir Asım. içsene çayını...
fadıl: mükremin bey! sizi terbiyeye davet ediyorum.
mükremin: Ben de seni evin arkasındaki boş araziye davet ediyorum. Bakalım orada kodum mu oturabiliyor musun.
feriştah: ve mükremin, tüm heybetiyle kapıda belirdi... allahım, bir insan ancak bu kadar kapıda belirebilirdi! odaya önce edeleleri girdi... yarım saat kadar sonra da fiçudunun diğer kısımları odaya girdi...
asuman: ben mükreminin eski sözlüsüyüm..
feriştah: anladım.. yazılıdan kaldın ama görünüşe göre
eyvah necdet: midyat! seyfo! endişelenin!
züleyha: (spikere neden cinsiyet değiştirdiğini anlatıyordur) bir gün arkadaşlarla kağıt oynuyoruz. yanımdaki dedi ki, "elini görüyorum, dön biraz." ben de dönmüşken hepten döneyim dedim..
lütfiye: anne, diyorlar ki, ibrahim tatlıses'in hülya avşar'a şovunda yaptığı şovun bir parçası olan ve mavi mavi filminin aniden akıllara gelmesi üzerine ibo'nun kendisine pıraym taym da yaptığı evlenme teklifinin gündüz programındaki cevabı falan hepsi yalanmış, doğru mu?
mükremin: tirbişon ben sana ne diyeyim? sen varya bütün angutların gıpta ile baktığı, birtakım salakların tahtına göz diktiği halde senle ünvan müsabakası yapmayı göze alamadığı sığırın tekisin...
mükremin : ya seni seviyorum da seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum hani eskiden seni sevmenin birbirimizi sevmenin değişik gevrek bir tadı vardı, seni güldürmenin lezzeti damağıma yerleşir orada mutlu mesut yaşardı. yani bir şey olduğu vakit ilk bunu koşayım gideyim asumana gideyim tarzı haberci telaşı olurdu.
asuman : şimdi ne oldu peki ?
mükremin : bilmiyorum asuman , bilmiyorum. kalbim bir kuyunun dibindeki bir suyun içinde nefes almaya çalışan bir gariban. yukarı tırmanmaya çalışıyor ama ne yapsın kuyunun duvarları düz. kuyunun duvarları ıslak.
asuman lafı gevelemeye başlar ve mükremin de şöyle der
- asuman sadet seni bekliyor gelecek misin ?. türk tv tarihinin yedi numara ile beraber en iyi komedi dizisidir kanımca.