biliyoruz ki 25 saat sonra kıyamet kopacak! insanlığı uyarmak için televizyona çıkacağım bu gün. mayalar 2012 felan zırvalıyorlar ama...
bu mayalar da bir acayip ya. kardeşim yıkıldın bari milleti kandırmayın değil mi? herkes benim gibi dürüst olamıyor tabi. neyse yayın saatim geldi. seni çok özleyeceğim...
bir delinin unutmaması gereken önemli olayları kaleme almaya karar verdiği ve bunun üzerine en yakın kırtasiyeden aldığı çizgili defterdir. yanına bir de kalem iyi gidecektir.
beynim yanmaya başladı sıcaktan sanırım ama hafif bir üşüme de yok değil boğazlı kazak olmasa mahvolurdum.
geçenlerde troleybüsten düşen kanatlı bir fare gördüm tam yakalayayım derken arslan miyav dedi bende havladım. bizim kuzende geçenlerde kaza yaptı karşıdan gelen türbülansa girmiş uykusunda.
bir ben var bende içeri, aslında üç beş kişiler hepsi güzel çocuklar ama çevreleri kötü.
iftar vakti yaklaşmaya başladı sanırım, ben davul çalmaya gidiyorum sözlük.
özelliği olmayan bir defterdir. çöpte bulmuştur.
- iki tane daha adamlar var. 3 tane kadın 5 tane küçük kızla teker yuvalıyor. sekiz dokuz binbeşyüzden geriye doğru gelemediğimden oluyor tabii. ben dedim ama adamlar sopalı kaç lan kaç dedim kaçmaz ki. adamda vurur tabi kaçmassan. kafam acır hep böyle. bi daha taş atarlarsa gömleğeme ağzılarına sıçaçağımın çoçukları dedim ama sopaları var dedim permatik almaya gitseydim dururmuydum böyle. bakkaldan çokomelleri eve götürecektim sopaları olmasaydı.
bugün rutin yaşamımdan ve rutin yaşamıma ayak uyduran beynimi 2 dakikalığna karıncaları düşünmeye verdim.
salıncakta otururken binlerce karıncanın 3 guruba ayrılıp yol yaparak yiyecek tasımalarını izledim.
kimin hangi grupta olucagna nası bu kadar kolay karar verdiklerine anlam veremedim.
bir grubun yolunda erik çekirdeği vardı 20 tane kadarı onun üstüne çıktı.
diğerleri es geçti erik çekirdeğindeki karıncanın yeterli sayıya ulaştığnı nasıl anladıklarınıda anlamadım.
bunların hepsini yüksek ses çıkarmadan yapmalarını takdir ettim. artık onları top olana kadar şişede sallamıcam.
da da da da daam dada dada daaam dada dada dam dada dada daaam dam dam daam hıh hıh hııhhmm... baliii ciiii yiiim, da da da da dam, hodarıylaardaaaaaayıım, memnun muuuuusuuuun mutlu muuuuusuuuuun güzel sevdiiğiiiim, baliii ciii yiiiim hodarylardaaayyyı memnun muuusuun mutlu muusuuun gittiğin yerlerdeeeeeğ.
Yeter be!!
Hergün hergün sana yazmak zorunda mıyım? umrumda değilsin soru da sormicam!!
bugün yemek yemedim bilmiyorum neden yemedim ayrıca sanane yemessim yemem. Neyse ya ben yatıcam uykum var senle dek onuşulmuyo hemen atlıyosun konuşmamı bölüyosun gıcıııık! yeter be mümkünse yarın sana yazmicam! kötü geceler
selam bugün baldırlarım isyanda. öyle çok değil ama askeri gücüm az olsa bırakıp giderlerdi sanırım. bir insan vardı çok da iyiydi. bazen şerit değiştirmek istiyorum. ama yan şerit dolu oluyor. çok sinirleniyorum, arabayı bırakıp gidiyorum. her seferinde aynı yerden alıyorum. bazen insan gibilerle insan olasım geliyor. hemen insan gibi olarak kimliğimi biraz örselediğimi kabul etmeliyim ancak onunla öyle oluyor hep. geçen gün tam toplu katliam yapmayı planlıyordum uranyonum bitmiş. uranyonla 31 çekmek çok zevkli ama. ne patlatayım diye aldım ne patlattım. teaalam.
bir hafta olmuş. canım benim küsmedin demi? lan insan bir yıkanır bu ne toz? şaka şaka kızma hemen.
ya valla ben buralarda değildim, buralarda olduğumda da vakit yazma zamanı değildi. ya tamam bana acımayacaksan bir şey söyleyeceğim, kötüydüm çok, migrenim hortladı ondan yazamadım. hadi öpeyim barışalım.
ince işler karman çorman. terkedip gittiğinden beri göt üstü oturuyorum. itiraf ediyorum, arıyorum başka gözlerde, ellerde ama nafile. bulamayacağını anladığı günden beri bir hoş içim.
-üzülüyor muyum?
+birazcık...
-neden peki?
+aşk kalmamış çünkü, ortalık et pazarına dönmüş.
-nasıl anlamadım?
+aşk yok işte, adamların işi gücü seks olmuş.
-ee peki?
+yok işte kimse, olmayacak da galiba. bünyeme ters bu işler.
-bu zamanda öylesinin kaldığını düşünüyor muyum peki?
+vardır elbet bir yerde. bulana kadar çapkınlığa devam.
-ben de az değilim be! yürüüü kim tutar!
+laaan defol!
işte böyle... neyse o da ayrı bir karaktersizdi aklıma gelince üzülmüyorum, iyi ki de bitmiş diyorum. hayatta alışkanlıkları bırakmak zor. eşyalar, terlikler, dolaptaki pijama ve yedek çamaşırlar, fotoğraflar... her birini attıkça hafifler gibiyim. her birini attıkça içimden de bir şeyler atıyor gibiyim. parçamı bırakıyor gibi, acıtmadan yavaş yavaş... gerçi neden acısın onu da bilemedim de, sızlıyor arasıra meret.
daha fazla arabeske bağlamadan bitirmek en iyisi.
-başım ağrıyor yine...
+neden?
-neden olacak? soru mu lan bu!
+neden?
-it gibi çalışmaktan!
+neden?
-ananın ..........!
not1: her gün, bir öncekinden daha çok çalışıyorum.
not2: bir aydır annemi görmedim, özledim.
not3: tut ki karnım acıktı, zaten kedim de küstü. artık kucağıma gelmiyor!
bugünün özeti bu şarkı defter. şarkı beni mahvettiği için yazamıyorum. üzgünüm.
elim varmıyor dokunmaya kalbime. elim varmıyor telefona. telefona varsam, dilim varmıyor konuşmaya. dilim konuşsa, gözlerim bakmaya dayanmıyor. baksa kalbimin dayanamayacağından korkuyor gözlerim çünkü biliyor. bir tek burnum haykırıyor. bu koku! evet bu koku. yıllarca içine çektiğin koku. yastık kokusu... tshirt kokusu... sarılınca ensesinde alınan nefesin kokusu... yatınca göğüsde alınan tenin kokusu... çekip gideli çok olmuştu. ta ki bu sabah bu şarkıyı duyana kadar.
not bilmem kaçıncı: bu seninle sırrımız olsun; tahmin ettiğinden daha çok özlüyorum seni ama benim olan seni.
beni sorma ben aşil tendonu hasar görmüş yıldız futbolcu modeliyim bugün.
neden mi? sana sorma demiştim ama anlatabilirim belki de denemeliyim.
yorgunum defter bilmiyorum herşey beni yoruyor artık sevmek,aşık olmak,hissetmek bunlar bana uzak gelmeye başladı galiba çünkü istesem de olmuyor defter ne zaman olsun istesem hep kendim gibi yaralı staylalar da buluyorum kendimi. altılı oynayıp her seferinde beşte kalan adamın gözündeki azalan kazanma aşkı gibi uzaklaşıyor yüreğimden birşeyler. kimse beni anlayamıyor kendimi izafiyet teoremin deki bir harf,bir rakam gibi hissediyorum. değişik bir formül aslında bendeki değilmi defter.
hani resul balay'ın nazlı yarim haber salmış türküsü var ya heh işte ondaki resul balay ses tonu gibi oldu ruh halim bir yükseliyor , bir alçalıyor , bir detone oluyor. üzülüyorum be defter. sen sen ol sırrımızı sakla tamam mı? biliyorsun ki çok yaralandım korkuyorum defter.
hadi seni öptüm ibrahim tatlıses'in hülya avşar'ı boğaz manzarası'nda yatta öptüğü gibi. kendine iyi bak defter.
beni gözetlediklerinin de farkındayım.. hayır, onları kimse görmek istemez.. korku yaymış olmalılar ama ben korkmuyorum, onları görmek istiyorum... vişneli dondurma... saat ilerlerken, her an tasaruf mevduat hesabı saatleri bir gün geri çekebilir... çikolatalı pastırma... aslında çekici biri değilim, genelde iterim. "it miyim?" dersen, "it!" demezler mi? "its my life!"... geceleri çok daha korkunç, kim okşuyo lan kafa mı? soğuk falan elleriyle... mavi iyice güneş açtı, akşam olmuş sübanalla...
artık sana bir ad vermenin zamanı geldi. bundan sonra senin adın murtaza olsun.
kulağına ezanla ismini okumamı istermisin defter ya da murtaza mı deseydim?
neyse kaldığım yerden devam edeyim murtaza. biliyormusun her şey boğmaya başladı artık beni her şey ters gidiyor durmamacasına.
sanki hayata olan inancımı kaybeder gibiyim.
diyorum ya
tam futbolunun altın çağında aşil tendonum kopmuş gibi
sanki o topu bir daha alıp kaleye 30 metreden şut atamayacakmışım gibi
sanki gelen topu kanada açıp içeriye koşup gelen ortaya kafa vuramayacakmışım gibi
sanki bir daha koşamayacakmışım gibi hissediyorum kendimi.
tam birşeyler düzeliyor diyorum
tamam kaleciyide geçtim topu kaleye yönlendirdim diyorum
araya kademe giriyor
çizgi üzerinden çıkarıyor topu. evet bu satırları daha önce yazmıştım murtaza buraya da yazıyorum.
hoşlandım murtaza hoşlandım birinden. o benim gibi değil murtaza. ben derin yaralıyım korkuyorum ama o önceden kırılmış şimdi sadece soğukta sızlayan kemikleşmiş bir kalbe sahip olduğunu söylüyor. yani işim zor murtaza. benim aşka inancım tam ama hep gol yediğim için kalemde tedirgin duruyorum. yan top zaafiyetim zaten aşikar artık karşıdan gelen şutlarda da tedirgin oluyorum be murtazam.
öyle böyle değil ciddi anlam da hoşlandım ondan belki de hep hayalini kurduğum insandır kimbilir. son derin badireden sonra ilk kez bu kadar kütür kütür kalbimin attığını hissediyorum. bildiğin dokuz sekizlik ritimde lakin korkuyorum murtaza bir kez daha yara alırsam bir daha kapatamamaktan korkuyorum.
ama emin ol aşık oluyorum ona sevgili murtaza bir yanım korkuyor lakin diğer yarım hadi adli vaka başarabilirsin diyor. göreceğiz murtaza göreceğiz.
sana isim verdiğim için beni kınayanlar var biliyormusun?
evet evet tam olarak bunu yaptığım için. ama olsun farketmez ben sana murtaza diyeceğim.
evet murtaza aşığım birader. hani o eski türk filmlerin de oluyo ya işte öyle bir aşk.
söyledim mi bunu ona evet söyledim murtaza.
bilmiyorum cevabı ne olur. ürkek ceylan gibi o da be kanka.
o da korkuyor bazı şeylerden benim gibi. ama aslında birbirimize en çok destek olabilecek insanlarız da kanımca.
lakin uzakta benden murtaza ama olsun yolları da sileriz gözümüzden ne demiş şair?
hakikatten ne demiş?
neyse uzatmayalım işte böyle be murtaza.
yollar uzun görünnüyor seneler uzak ama kavuşacağız elbet gelecek şubat diye bir söz vardı ya şarkının birinde hatırlıyomusun? heh öyle işte arada onun yanına kaçabilirim. belli olmaz murtaza ":$".
işte böyleyken böyle kanka bu aralar sende iyice ekşici piç oldun başıma abik gubik konuşuyosun deli ediyosun beni zaten işim var keşfe gidicem daha serseri tutma beni.
yıllardır bu evde yalnızım.. hemde çok yalnızım.. ah şu duvarların dili olsa da öpüşsek, şu kapıların memeleri olsa. çok mu şey istiyorum? parkelerin minik götleri olsa.. uuu beybi.. güzel bi hareketlenme oldu bende.
yine bir sahur vakti yazıyorum sana kanka. yeni yemek yedim ondan geğiriyorum kusura bakma kardeşim.
onu bekliyorum kanka saatlerdir. gece yarısı gibi görüşürüz emesen de dediydi. hemde ingilizce. bekliyorum kanka ama gelmedi.
uyusam mı ayıpmı olur ne bilemedim şimdi. sen ne dersin kanka? gerçi yorgunum da ama yok biraz daha bekleyeyim derim ben.
neyse kanka onunla konuşmak bile keyif veriyor bana. bazen utanıyorum bir şey söylerken ne bileyim böyle kızarıyorum falan hacı o derece. olsun demek ki aşık olmuşum iyiden iyiye.
ama o hala çekiniyor murtaza. bana he dese yemin ederim dünyanın en mutlu insanı edicem onu. yanında olamasam bile her daim yanımdaymışcasına hareket edeceğim be kanka. çok sevgi birikmesi var kanka bende ona da bana da yeter bu kadar sevgi birikmesi.
evet kanka aşığım olm bildiğin gibi değil lan. rakip kaleye gol atma sevdasında ki bir forvetten sonsuz kat daha fazla aşığım. neyse kanka şimdi görürse bu yazdıklarımı utanır lan. olm yanlış anlaşılmayalım diye böyle yazıyorum dalga geçme keraneci.
şimdi ben yatıcam kanka inşallah rüyamda falan görürüm bari onu. ne dersin güzel olur dimi lan.
ona buradan resul balay'dan nazlı yarim haber salmış parçasını armağan ediyorum.
naber kanka şimdi nasılsın? olm akşam elektrik kesildi olmayacak zamanda.
nasıl küfür ettim nasıl çıldırdım yeminlen. sonra o aradı kanka olm çok sevindim afedersin.
önce mesaj attı ben delirdim sinirden kendimi doğrayacaktım. sonra kızdı bana sen ergenmisin adli vaka dedi bana. peki dedim özür diledim bende kanka. neyse sonra aradı beni öyle muhabbet ettik falan sonra beni uyandırabilirmisin dedi dedim uyandırırım. saati 5 e kurdum sonra masa lambasını açtım pilli ledli olan varya onu işte kitap okuodum en son saat dört buçuktu sonra hatırlamıyorum bi uyandım sabah saat 9 olmuş afedersin. çok fena moralim bozuldu kanka felaket ya ":(". her neyse özür diledim falan kusura bakma dedim kızdı neden özür diliyosun ki dedi. boşver önemli değil dedi ama ben üzüldüm tabi.
evet kanka ona pek aşık olduğuma artık eminim.
hadi murtaza ben biraz daha uyuyayım. öpüyorum gözlerinden.
