gece sık sık uyanıp su içmesine rağmen sabah kalktığında ağzı kupkuru olan, midesi çamur gibi adamın ''kafasının içinde filler sikişiyor''dur sanki ve gözleri de bulanık görmektedir . dünkü neşeden geriye bir melankoli hali kalmıştır sadece. geceden kareler göz önüne geldikçe ''ulan madara olduk ya'' serzenişinde bulunur adam kendine. hele bir de ortamda japon kültürü etkisinde kalmış her boku telefona çeken şakacı bir arkadaş da vardıysa, hayatının geri kalanını odasında geçirmek ister. tüm bu fizyolojik,psikolojik ve biyolojik çıkmazların kafa karışıklığında zorla da olsa hafif bir kahvaltı yapmak için bilgisayar başından kalkar ve mutfaga dogru ilk adımını attıktan sonra pişmanlığın desteklediği kararlılık ve samimiyetle dökülür dudaklarından üç kelime : ''bir daha içmeyeceğim''
bir daha sevemeyeceğim gibi bir sözdür, her söyelediğinde en yakın arkadaşın "bak buraya yazıyorum" der, bunu o kadar sık söyletirsinki yazdıkları kitap olur.
Ölümüne vodka içip birayla da cila yapıp sonra baş dönerken kusma isteği gelip ama kusamazken dediğim laftır. Vodka içmiyorum o zamandan beri. Belki bi kere.