istemenin binlerce yolu vardır. istediğinizi elde etmek istiyorsanız( elde etmek biraz kaba oldu sanki) ya da sahip olmak istiyorsanız( bu da biraz kaba oldu sanki)veyahut almak istiyorsanız(bu tam oldu sanki) aynen bu cümle sıralamasındaki gibi en naif cümleyi bularak , en doğru yerde kullanmanız gerekiyor. olmadık bir insandan ya da herhangi bir canlıdan bir şey isterken yer, zaman ve üslubunuza dikkat ederek yağ bile çıkmaz dediğiniz sinekten kavurma elde etmeniz mümkündür.tabi bunu yaparken üst limiti zorlarsanız kavurma yiyeceğim derken bokunu da çıkarabilirsiniz. cesaretle aptallık arasındaki çizgi kadar incedir bu çizgi, dikkat etmek gerekir.
bazı insanlar vardır - ki ben hep özenmişimdir böyle insanlara, bir konuyu anlatırken, size yaşatarak anlatırlar. allandırırlar, pullandırırlar, ballandırılar ve sizi mest etmeyi başarırlar. öyle ki boka üşüşmüş sinekten bile kelebek gibi bahsederler. vurguları öyle güzeldir ki bu insanların, ağızlarından çıkan dudak ünsüzleri birken on olur.
pek sevdiğim dostum süleyman da bu adamlardan biri olur. yalan söylediğini bildiğim halde çok kere inanmışımdır ben bu terese. keriz misin demeyin adam güzel yalan söylüyor. sıkı sigara tiryakisidir süleyman ama bir o kadar da gururludur. sigarasızlıktan ölsün, hadi imamı çağırın der de bir dal sigara istemez kimseden. yine bilenler bilir ki biranın kardeşidir sigara, biri olmadan diğerinin tadı yoktur. ha pilavsız kuru fasulye yemişsin ha sigarasız bira içmişsin aynı derecede yalnızlık halidir.
gecelerden bir gece her zamanki yerimizde içmeye koyulmuşuz yine. her zamanki gibi içip eğlenmek değil, hüzünlenmektir amacımız. müzik biradan çok sarhoş ediyor bünyemizi, her şarkı üç bira etkisinde, aradaki şiirleri hiç söylemiyorum zaten. her şarkının, her şiirin yaşanmışlığı olunca ciğerin üzerinden akıp gitmek yerine batıp kalıyor. eskiler, eskiler, eskiler... isteselerdi ya da isteseydik eskimezlerdi ya, şimdi neden madem tutuyoruz oda muamma ama galiba seviyoruz yas halini. gece hüzünlü bir mahur beste notaları kadar naturalken, biramıza eşlik edene sigaramız azalmaya başlamıştı. bu mübarek sigara hem dudağa hem ele çok yakışır. o sebeptendir ki ya elimizde ya ağzımızda sigara olmadan olmuyor. gece bizi tüketirken biz sigarayı tüketmeyi seçiyoruz. küllüğün dili olsa anamızı gözden çıkaracak, yanıyoruzda yanıyoruz. saat epey ilerlemiş olacak ki bir dal sigaramız kalmıştı mekancı lambaları kapatırken. ne ben ne de süleyman ortak sigara içmeyi sevmeyiz . bilinç altımızda lise tuvaletlerinin ezikliği kalmış olacak ki zorlasak da içemiyoruz. ikimizinde iç dünyası o son dal sigara üstüne kurulmuş ama içmeye de yanaşamıyoruz ayıp olur diye. derken süleyman atladı lafa.
- sana bir hikaye anlatayım mı dostum ? dedi .
severim ben bu teresin hikayelerini ya anlat dedim. koyuldu anlatmaya.
" evlilik ciddi müessesedir( itoğluna bak sanki yıllardır evli).ben evlilikte ekmekten, sudan, aşktan önce güven ararım. kadın erkeğe, erkek de kadına güvenmiyorsa o evliliğin temeline su kaçmış demektir. su kaçan yerde toprak çamur olur. çamurun olduğu yerde temel aşağı batar. vazoyu bilirisin, hani şu kırıldıktan sonra tamir edilse bile eskisi gibi olmayan vazoyu. onun için güveni sarsmayacaksın arkadaş, güveni sarsarsan ailenin temelini de sarsarsın. bu temel üzerinden gidersek(içimden diyorum ki oğlum hadi ne diyeceksen de inşaat işine girdin evlilik derken)yıkılır kalırsın olduğun yere. bak dikkat et savrulursun oraya buraya demiyorum olduğun yere diyorum. niye öyle diyorum ? çünkü kendinden kaçamazsın olduğun yere aitsin sen. güvensizliğin altında şüpheler yatar yani hem çok şüpheci hareket etmeyeceksin hem de her şeyden şüphelenmeyeceksin. pozitif düşüneceksin. var olan bilgilerini hep olumlu düşüncenle yoğuracaksın yoksa en basit hareket gözüne batar ve sen olmayacak durumdan nem kapmaya başlarsın. dünya olumsuz düşünceler üstüne kurulsaydı ömrü en fazla 3 gün olurdu. " mesala ver bakayım elindeki çakmağı ".(elimdeki çakmağı uzattım süleymana) sen şimdi bu çakmağı ne için kullanıyorsun ? tabiki sigara içmek için ama eğer istersen bu mekanı kopmle yakacak ilk kıvılcımı bu çakmak sayesinde başlatabilirsin. yani demem o ki elindeki imkanı iyiye de kötüye de kullanmak senin elinde. çakmak bu işin metaforu( terese bak metaforu da öğrenmiş bir de cümle içinde kullanıyor). silah ne içindir söyle bana bakayım ? insanoğlu kendini savunsun diye midir yoksa başkasına saldırsın diye midir. işte burada daha farklı bir durum ortaya çıkıyor. senin konumun silahın işlevini belirliyor. yani biri sana saldırdığı zaman silah iyi bir savunma aracıdır ama bu senin pencerende böyledir karşı taraf için ise durum tam tersidir. önündeki küllüğü ne için kullanıyorsun mesela . kül dökmek için değil mi ? ama istersen onunla bir insanı da öldürebilirsin. nereden baksan 350 gram gelir bu demir küllük. bak aldım elime şimdi küllüğü . ben bu küllükle senin başına 3 kere sertçe vursam ölebilirsin. işte burada sağduyu ve vicdan ortaya çıkıyor ha bir de kanunlar. sen küllüğü adam öldürmek için kullanırsan kanunlar devreye girer ve sana küllüğün adam öldürmek için değil sigara külünü atmak için olduğunu hatırlatır. işte yaşamın püf noktası budur aslında elindeki nesneleri, imkanları olumlu olarak kullanmak. mesela cigarayı sadece içiyorsun değil mi ? onunla başka neler yapabilrisin biliyor musun ? eskileri tütünü yaraya basıp yarayı iyileştirdiklerini zannederlermiş oysa hem dolaşımı engelleyip hem de yaranın enfeksiyon kapmasına neden olmuşlar . ha tabi sonraları bilim insanları bunun zararlı olduğunu söylemişler ama ne çıkar, yıllarca kullanılmış bu yöntem. bilgisizlik çok zor mesele dostum. insan bilmediğinden korkmuştur bu sebepten her zaman." bi cigara versene " bana. sana hayatın özetini anlatayım. şimdi ben önce bu çakmağı aldım senden, sonrasında küllüğü, sonrasında ise cigarayı. başta da söylediğim gibi bunların hepsi bir cinayet aletine de dönüşebilirdi ama ben şimdi bunları sadece ve sadece sigara içmek için kullanacağım." dedi ve cigarayı ateşledi. ben bu puştun dediklerini dinlerken anlayamadım ama cigarayı ateşledikten sonra tüm meselenin son cigarayı tatlı dille içmek olduğunu anladım. helal olsun ama istemeyi bildi ve aldı.
