bir burnun yapabileceği en büyük piçlik

entry6 galeri0
    6.
  1. sevdiğinizin yaninda sizi ilkokul çocuğu gibi mendille dolastirmasi. buda yetmez gibi dolasirken soğukta burnunuzun çeşmeye dönmesi.
    0 ...
  2. 5.
  3. hoşlanılan kişiyle yüz yüze konuşurken ''çiçyuv'' şeklinde kedi gibi hapşurduğunuzda volkan gibi patlaması.
    2 ...
  4. 4.
  5. ayakkabi baglamak icin egilindiginde burnun akmak icin harekete gecmesidir. hafif ayaga kalkarim hafifce cekerim ama o gitmez o cani hala ordadir sag elimi caktirmadan cebime gotururum mendili bir hamle ile cikarir silerim ve sonrasinda rahatca ayakkabimi baglarim sokaga ciktigimda, her ayakkabi bagcigi cozuldugunde basima geliyor. çip burun!
    1 ...
  6. 3.
  7. Ağladığınızda kızarmak
    Sınav girdiğinizde akmak
    Topluluk önünde konuşurken kaşınmak
    Uyandığınızda üşümek...
    Burun bu say say bitmez piçlikleri.
    0 ...
  8. 2.
  9. içinde çıkan yara. amk geçmek bilmiyor.
    0 ...
  10. 1.
  11. bugün başıma gelen piçliktir.

    malum havalar soğuk, üstüne bir de dışarda bir gurup 20 küsür yaşında insan kar topu oynuyoruz. benim bu lanet olasıca burnumun etrafını çerçeve yapmamışlar o yüzden hafif bir akıntım var. ama ben farkında değilim. çünkü çok deli aksiyon var. kar topları kafamızda patlıyor, sürekli bi yerlere koşuyoruz falan. eldivenimin de tekini malum kıza vermidiğim için bir elim soğuktan zonkluyor, anlayacağınız burnumu pankreasım kadar bile düşünmüyorum. o derece unutmuşum keraneciyi. *

    neyse ara verdik.

    malum kız gayet rahat tabi, kimse kar topu atamıyor öküz gibi koruması var. * 100 metre yarışından çıkmış bolt gibiyim. göğsüm inip inip çıkıyor. kıyıya vurmuş balina gibi yattım kara dinleniyorum. bu mutlu mutlu yanıma geldi konuşmaya başladı:

    -kar çok güzel bir şey ya değil mi? (gülücükler saçarak)
    + (nefes ver) evet ya. benim de (nefes ver) spora başlamam lazımmış (ver) onu anladım.
    -(gözüyle baştan aşağı süzerek) evet baya yorgun görünüyosun. (gülücükler saçmaya devam ederek)

    şeklinde bir diyaloğa başladık. tahmin edebileceğiniz gibi, yorgunluktan zaten sesim çıkmadığı için bir yerden sonra diyaloğumuz monoloğa dönüştü.

    kız anlatıyor. kendi kendine çocukluğuna kadar indi. hatta öyle derinlere daldı ki "bak birazdan anlatacağım bu olayı senden başka kimseye anlatmadım mahmut" dedi. * "ula noliy" dedim kendi kendime. aylardır beklediğim o özel anlardan biri gerçekleşebilirdi. kimseyle paylaşamadığı o özel şeyi benimle paylaşacaktı. kafamı göğe kaldırdım, şükretmeye başladım.

    o ise daha önce hiç görmediğim kadar duygusallaşmış, gözleri dolmuştu.

    "tavşanım" dedi. "küçük bir tavşanım vardı. ismi havuçtu. 6 yaşındaydım ve onu çok seviyordum. aynı böyle soğuk bir kış günü onu dışarı çıkarmıştım. üşümesin diye ona sıkı sıkı sarılıyordum. her şey çok güzeldi. vs vs."

    kız anlatıyor böyle.* ben pür dikkat dinliyorum. sadece ben değil, sanki tüm ağaçlar, bulutlar, insanlar, bütün doğa susmuş bizi dinliyor gibi. çıt yok. o ise duygusallaşıyor.

    hikayenin sonuna gelmeye başladı. hissediyorum. sanki kızı hipnoz etmişim de geçmişe götürmüşüm gibi yaşayarak anlatıyor. gözlerinden yaşlar düştü düşecek, benim ise içim gidiyor çok kötü bir şey olacak diye.

    tam vurucu cümleyi söyleyecek, tam omzuma sarılıp hüngür hüngür ağlamaya başlayacak ki burnumdan 24 Silindirli Dizel Motor sesi geldi. bir anlık gaflete düşüp burnumu çekmiştim. öyle böyle değil çok acayip bir ses çıktı burnumdan. çevre binalardaki insanlar camlara, balkonlara çıkmaya başladılar. patlama gibi bir şey olduğunu sanıyorlardı.

    malum kız, garibim korkudan zıpladı. titredi ve kendine geldi. artık hipnoz halinde değildi. bir zıplayışta ayağa kalktı ve "hadi kardan adam yapalım." dedi. gülücükler saçarak.

    bense derin düşüncelere daldım. 3 saniye içinde hayatın nasıl değişebileceğini düşündüm.

    nasıl bir ses çıktığını merak edenler için: http://youtu.be/dVWvL7HfrO4?t=2m56s
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük