bir boka benzemeyen minimal şiir

entry2032 galeri5
    2031.
  1. - bir (boka )

    < benzeme ( yen )

    mini

    mal

    ...şiir >
    1 ...
  2. 2030.
  3. Yağdı yağmur
    Çaktı şimşek
    Şiirlerinize sokayım
    Şiirim bitti teşk.

    (bkz: Serdarsl06) tek başıma yazdım.
    0 ...
  4. 2029.
  5. Ağaca bir taş attım;
    Düşmedi taşım,
    Düşmedi taşım.
    Taşımı ağaç yedi;
    Taşımı isterim,
    Taşımı isterim!
    Orhan Veli - Oktay Rıfat

    bir de iki usta beraber yazmış bunu.
    6 ...
  6. 2028.
  7. ismet paşa
    Sıçtı taşa
    Taş yarıldı
    Baştan başa.

    Farklı paşalara uyarlanan, marştan aşırma, tekerlemeye de benzeyen bir Anadolu yergisi.
    2 ...
  8. 2025.
  9. nöbet tuttum yorgunum dostlar
    yemek temizlik bulaşık
    yaşamaya üşendim a dostlar
    serdar ortaç dinlemeyi bıraktım
    duruldum a dostlar
    bre böyleydi yiğitler de
    akşam yemekte cacık yaptım a dostlar
    spotifyde üç aylık üyelik aldım
    ama dinleyemeden bitti a dostlar
    internet gitti paket bitti
    bağlanamadım a dostlar
    tezgahı çitiledim çitiledim
    o da zaten çıkmadı a dostlar.

    bundan sonra gazete köşelerinden şiir teklifi bekliyorum.
    5 ...
  10. 2024.
  11. bir güne daha aynı gözlerle uyandım.
    ceketimin üstünde kalan akşamı silkeledim.
    biraz sabah olmuş.
    yan odadan bir ses ilişti kulaklarıma:
    ismimi söyleyen ama beni çağırmayan bir ses.
    yani biraz herkes gibi bir ses.
    çoraplarımı birbirine kavuşturup
    üzerinde durmam için ihtiyacım olmayan ayaklarıma taktım.
    ellerim ve tırnaklarım var gücüyle süründü saçlarıma.
    biraz sabah olmuş belli.
    birkaç dize mırıldandım hangi şiirden olduğunu umursamadan.
    ezbere sözcük müydü bunlar... bilmiyorum.
    doğrusu ezbere olmayan ne var, bunu bilmiyorum.

    insanoğluna olan tahammülümden daha kısa
    çok daha kısa bir eşiği olan kapıdan geçtim.
    doğmamış kızıma dudaklarımı bırakıp
    mideme birkaç yiyecek attım.
    dışarıdan bir kuş pencereme ışığı fırlattı.
    biraz sabah olmuş belli.

    sıradan bir gün dedim kendime.
    bu doğruydu.
    sırayla gelmeyen sıradan bir gün.
    ne olur ki canım dedim.
    bir gün daha.
    derken gözlerimi asılı olduğu boşluğa bırakıp
    geldim biraz daha dışarı.

    biraz daha sabah olmuştu.
    içeride bıraktığım gözlerim olmadan bile görmüştüm bunu.
    bir ağaç gövdesinden kesilmiş
    sözgelimi tamlığına zaten bir kez varmışken
    Alınmıştı yarısı ondan.
    "Bir yarımı almak tam olmayı almak değil midir?"
    Diye sormak istedim
    Ama ağaç bana bakmadı bile.
    Az ötede birileri asmış suratlarını önlerine geçtiler.
    Selam vermek istedim ama onlar çok ciddiydiler.
    insanın ciddisi hiç çekilmez bu saatte
    Bir kedi gördüm çöpün içinde kımıldayan
    Yediğinden yemek istedim.
    Dönüp bana dedi ki:
    Dün geceden attığını bu sabah yemek mi istiyorsun?
    Haklıydı. Haklı kedileri sevmem.
    Hem dün hiç gece olmuş muydu ki?
    Biraz sabah olmuş belli.

    Yürümeye koyuldum kaldırımların yüzlerini ezerek.
    Kim bilir, dedim
    Kim bilir kaç insan,
    Kaç kez insan olarak
    Yürüdü bu yoldan.
    insan, dedim ardından
    insan Bir "olmak" değil ki
    insan bir oluş.
    Tamam ama kaç kez insan olarak...
    Sözümü kestim.
    Anlamıyordum
    Ve anlatmaktan vazgeçtim.
    işte, ileride birisi insan oluyordu.
    Elinde ne bir makine ne bir kitap
    Ne de ilgilendiği bir şey vardı.
    Duruyordu ama daldığı düşüncede
    Herkesten daha çok deviniyordu.
    insan oluyordu yani!
    Ama henüz olmamıştı.
    Bir kahve daha?
    Biraz sabah olmuş belli.

    Bir kadın bakışlarıma çarptı.
    Güzel saçları arasında yüzü
    Ve yüzünde oyulmuş göz çukurları
    Bana önceden gördüğüm bir fotoğrafı hatırlattı.
    Kendisine söylemek istedim bunu.
    Ama zamanımı çalmak istemedim.
    Hiç değilse dedim,
    Sonra duraksadım.
    Nasıl bir deyimdi bu:
    Hiç değilse?
    Gözlerim fal taşı gibi açıldı
    Kadın ona baktığımı sandı.
    Sağından yürüdüm gittim.
    Bu düşünceyi saklamaya karar verdim.
    Ama önce
    Kimse görmeden gizlice bir yerde
    O düşünceyi iyice düşündüm,
    Sadece benimmiş gibi.
    Düşündükçe düşünüyordum
    Ve düşünmek onu açığa çıkarıyordu.
    Gözlerim acıdı büyüdükçe.
    Biraz sabah olmuş belli.

    Ağlamak tepkisini vermek en yakışanı idi.
    Bu uyum parkında tek sırıtan
    Tek çirkin ben gibiydim.
    Koşup eve geldim.
    Bir mektup hazırladım
    Elleri kırpılmış bir katip gibi acı içinde yazdım onu.
    Bitirmek istemedim
    Ama sonlandırmak diye bir şey de yoktu.
    Her söz bir ötekine aktarıyordu kastı çünkü.
    Kağıdın rastgele bir yerine nokta koydum
    Ve oraya kadar yazdım.
    Son cümlem olmasını, bilerek sağlamadım:
    Umarım, diye başlıyordu son,
    Umarım var olmak yaşamlakla sınırlıdır.
    4 ...
  12. 2023.
  13. Bilmem ne zaman yazılmış, bugün not defteri drivedan senkronize edilince görülmüş ve hatırlamış tuhaf şiirdir.
    ---

    Çok eski bir güneşten kalan ışıkla görür gözlerim.
    Evimin kapısında
    Başkalarının bacaklarından asılan kuzular.
    Engin ve derin bir denizde
    Birkaç kış önce boğulmuş
    Bir çocukla paylaşırım odamı.
    Kulakları işittiklerinden kızarmış,
    Elleri tutamadıklarından oyulmuş
    Küçük bir çocuk.
    Mebuslarca bildirilmiş ölümü
    Ama gerek de yokmuş
    Sanki bilmez mi insan öldüğünü
    Bilirmiş de çocukmuş, ondan,
    Ondan dolayı bildirmişler.

    Masamda, masam dışında kalan pek çok şey vardır.
    Ayaklarından boşluğa asılıdır.
    Gözlerime benzer biraz.
    Her akşam tavandan sarkan boşlukla idam edilir gözlerim de.
    Her sabah yeniden doğar ısrarla.
    Dünden kendi ölümünü izlemiş
    Hatta tezahüratlarla defnetmiştir kendini.
    Duvarlarında boş çerçeveler asılıdır odamın.
    içine koyacak pek bir şey bulamadım.
    Bazı günler tam içine denk gelirse gölgem...
    Bir tek o doldurur.
    Hem nesi tuhaf bunun?
    Her biri gölge sayılmaz mı fotoğrafların?
    Öyle soluk, öyle karanlık gelirler bana.
    Hem bir de
    Küstahtır fotoğraflar.
    ihtiva ettikleri anın yaşandığını iddia ederler.
    Pek anlamam, dedi çocuk.
    Ben de anlamam.

    Pencerelerimden dışarısını gören olmadı daha.
    Birkaç misafirim geldi tabiiyeden,
    Perdeleri sıyırıp baktılar.
    "ee" dediler, "dışarısı yok mu bu pencerenin"
    Güldüm bir laf etmeden.
    Olsaydı dilim belki derdim:
    "Camların ardı içerisiyle aynı."
    Tasalanma çocuk, ben de anlamam söylediğimden.

    Bir halısı vardı odamın,
    Desenleri birbirini takip ederdi.
    Buna hep çok şaşırmıştır kedim.
    Sormadım nedenini hiç,
    Bana düşmez ki.
    Sormadım ama o dedi ki bir gün:
    Miyav.
    Bir kedi ne der ki başka?
    Açıkçası çok şey der de
    Olmaz şimdi laf taşımak.
    Hem laf taşımak da ne canım?
    Lafın kendisi taşımaz mı zaten başka lafları?
    Hatta hep bir öteki lafa gitmez mi bir laf?
    Lafın gelişi diyorum. Lafın gelişi.

    Şimdi kaldırdım sofrayı
    Bulaşıkları attım gitti çöpe.
    Tekrardan bir şey yiyeceğimi sanmıyorum.
    Bayağı doydum çünkü.
    Birkaç ömür yeter bana o yemek.
    Olur da kıyılırsa midem
    Birkaç lokma koparıveririm bahçemdeki ağaçtan.
    Kökleri bir çocuk dinozorun
    Yaşlı kalbine büyüyen bir ağaçtır o.
    insana benzer bu yönünden.
    Tarihi kurar köklerini,
    Annesi babası şekil verir gövdesine
    Şansı varsa eğer yapraklarını kendi seçer.
    Bugünlerde pek yok
    Kökünden, gövdesinden farklı yaprağı olan ağaç;
    Pek yok.
    Aman canım, yok da ne ki?
    Onun da koyuverirsin sonuna "olmak"
    işte o da oluverir.
    Tanrıdan daha önce sözcükler yaratır.
    Yaratmak demişken...
    Ben az önce bahsettiğim çocukken
    Var etmek ile bir sanırdım yaratmayı.
    Meğer yaratmak için bile var edilmek gerekmiş,
    Dün saat sekizde anladım.
    Yo', kimseden duymadım,
    Kendim anladım.

    Kendim mi dedim?
    Yine ayıp oldu ben'e.
    Ötekileştirmesek iyiydi.
    Neyse.
    iyiyi de hiç sevmem zaten.
    Kaplumbağa kabuğuna benzetirim iyiyi:
    Cılız ve zayıf bedenleri koruyan bir kabuk
    Başka bir şey değil.

    Belimde bir bükülme yatıya kaldı bugün.
    Doktora gidecektim ama
    Ağrı da misafirdir, dedim. Gitmedim.
    Biraz uzansam geçer belki.
    Az önce de
    Uzandım kendi üstüme.
    Epey ağırmışım.
    Bunca zaman nasıl taşımışım?
    Hakikaten:
    Bunca zaman nasıl taşımışım
    7 ...
  14. 2022.
  15. yeminim var yeminim var
    senden başka sevemem yar
    adını yazdım yollara
    bizi bekler yarınlar
    iyi dersler arkadaşlar.
    (bkz: leyla ile mecnun)
    1 ...
  16. 2021.
  17. seni yazdim nice once,
    dedim ben seni iyi bilirim.
    Zaman gecti unuttum,
    dedim bu kodu kimler yazdi.
    0 ...
  18. 2020.
  19. Ey trileçe trileçe
    Medet bana bir eğlence
    Bulaşık süngeri gibisin amma
    Ne sikerim seni var ya.
    3 ...
  20. 2019.
  21. Daha önce de yazmıştım bunu ama yine de:

    zaman beni yitirmeye sürüklerken
    tırnaklarımla içinde kalmaya direndiğim mekan,
    ellerime yabancılaştırdı kendimi
    ve içinde olmakla dışında olmanın hikmetini
    olmadığımda anladım.

    yöneldiğim her zevahir,
    kendisini aşarak dönüştü
    bana sahip bir özneye
    ve üşüştü kaygıdan tecessüm eden kargalar
    sahip olduğum tek şeyi:
    hiçliğimi aldılar.

    lütuf dolu olduğu söylenen kapalı avuçlar
    açıldığında bana benden bir lanet zerk ettiler.
    hala bu zehrin etkisinden mahmur iken,
    panzehrin ben olduğunu
    kendimi yitirdiğimde anladım.
    0 ...
  22. 2018.
  23. yaktım yine sigaramı,
    aklımda, gece 03.00 da ateşlenen sigara başlığı.
    sadelik timsaliydi benim için sigara
    minimalizmdi , maksimuma doğru uçuşan tütün kokusu.
    2 ...
  24. 2017.
  25. Orhan veli' nin
    Hiç birşeyden çekmedi nasırondan çektiği kadar
    Siye başlayan şiridir.
    0 ...
  26. 2016.
  27. Toprağa damlayan kan.
    Toprağın kokusu.
    Toprak işte.
    istiyor beni,seni,hepimizi.
    Senin kokuna direnemiyorken.
    Toprak kokusuna kim hayır diyebilir ki?
    Kokun mu?
    O bende,toprakta gömülü kalsın.

    Yazan:Rifa
    0 ...
  28. 2015.
  29. sen gelmezsin yağmur yağar sel olur
    her sabah patates kızartsam nolur
    burnu yırtık spor ayakkabı isyan eder
    bazı çoraplar anorak olur...
    3 ...
  30. 2014.
  31. Doğarken güneş ardın
    Dan tepelerin sabah na
    Mazını kılmadan yatma
    Yın mübarek teletabilerim.
    0 ...
  32. 2013.
  33. yarıp geçerken gecenin karanlığını ayın ışığı.
    ben hiç sevmiyorum sarı kolanın tadını.
    üç top dondurma için birbirini bıçakladı karşı mahallenin uşakları.
    bu saatten sonra kime, neyi anlatacaksın ki.
    çıkartıp kırbacımı savursam şu sıra dağlara.
    bdsm mi takılıyon hayvan! deyip linç ediverir halk.
    eski püskü deri ceketimin astarı yırtılmış.
    kanepenin yaylarına da bakım yapılsa iyi olur.
    0 ...
  34. 2012.
  35. Pek minimal değil ama:

    Yükseliyor gecenin ahirinde sükût ceste ceste,
    Zerk ediyor duvardaki gözlerinden sükûn aheste.
    Ahestedir dar-ı saadetin hasretinin cerhi,
    imkansız ve manasızdır bu garamın terki.

    Sen ki tahayyülün imkan sınırlarından aşkın
    Ve ancak bu cehetten aşikarsın.
    Sen ki mutlak cebrin en hakiki formu
    Ve efdalin tüm misallerinden ercahsın.

    Dar-ı vücudun hiçbir mefhumu ait değildir sana
    Lakin bu fehva ne ademdedir ne de kaimdir fıkdanda.
    Yalnızca öylece etmez zuhur sadece gözleriyle görene,
    Bu mefhum ki garama hakkıyla nail olan için gömülmüştür gayba.

    Bu özlemin hüsn-i akibeti, hüsn-i dilarandan belli.
    işte gözler ki seyrederken seni sükûnla daimi.
    Bu kelamların hiçbiri değildir alim-i meani olarak inşa eden,
    Ancak bila'sız zikretmektir seni, beliğ yapan beni.
    9 ...
  36. 2011.
  37. 2010.
  38. 2009.
  39. 2008.
  40. 2007.
  41. Çıktım Uludağa Karı seyrediyorum Karı,
    Elimde buz gibi biram,
    Yer ak,
    Gök ak,
    Taş ak.
    1 ...
  42. 2006.
  43. Entryme niteliksiz diyen moderasyon,
    Nitelik anlayışını siktiğimin moderasyonu,
    Beni 15 gün çaylak yapan moderayon,
    Hepinizi titanik batarken buz kütlesine inat sikeyim.
    3 ...
  44. 2005.
  45. küstüm sana hayat
    ekmek aldım çok bayat.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük