esrik yitişlerde eprimiş bir sarkaçtı kösnüllüğüm
ne renkti aidiyet açmazının sarmalları
rigor mortis kadar apaydınlık
ve büsbütün ayrıksı bir antoloji
Ayrılmayı ben istedim sonradan çok koydu
Ama beni çileden çıkarttın tek istediğim oydu
Sonra tekrar döndüm geldim niyetimde buydu
Iktidar yüzün görmez olduk sayende Kemal başkan.
ne zaman ki gördüğüm bir bavuldu,
istisnasız hep yüreğim kavruldu.
ben mi tanık olamadım bavulun güzel ânına,
ayrılıktı işte, tek isim yaraşan şanına...
birkaç tanesiydi canımı en çok yakan bavullar diyarında,
mavi miydi, pembe mi? mor mu? çiçek desenli mi?
beyhude, acı veren rengi değil sahibiydi bavulların şiarında,
ve hatta sahibi de değil, ayrılıktı yazan acının miyarında.
ve sevemedim bavulları,
ayrılıkları, ağırlıkları...
sevemedim işte.
sabit fikirlidir bavullar.
git dersin giderler, dur dersin dururlar.
ama diğerleri savrulurlar. yorulurlar.
bavulları kıskanıyor değilim.
onlar da yıpranır elbet.
yollarda, yırtılır, sızlarlar elbet.
bavulları kıskanıyor değilim.
zira her ayrılık hikayesinde en önce bavullar unutulur.
Menşının sondadır çükü açık velet gibi
Dans edersin çıkarın için adeta balet gibi
Dün yoktun bugün varsın yarının rezalet gibi
Söyle aktroll gençler ölünce mutlu mu oldun?