yazar bir baslik acar ve ilk entrysinde basligin tanimini muglak ifadelerle yapar, acikca izah etmez. dolayisiyla cagrisimda sinir tanimayan yazarlar basta olmak uzere, kendi zati algilarinin durtuklenmesiyle [uyartim] beraber baslikla alakasiz salgilar husule gelir ve basligin seyri aksi istikamette seyretmeye baslar.
başlığı açan yazarın ruhunda derin yaralar bırakabilecek bir eylemdir. açtığı başlık ve neticesinde; yürüdüğü kara ormanların içinde sarı bir ışık arayan biçare yazarın -ki zaten adamakıllı bir tanım yapabilmesi beklenemez karanlıkta- yıkıldığı, bittiği, yerle yeksan olduğu zaman dilimini ifade eder, hem de her "kurt yazarın" üst üste attığı diş darbeleriyle, vahşi bkz'larla. Başlangıçta ve devamında bir korku masalıdır, korku tünelidir bu durum.
gözetilen bakış da önemlidir kaldı ki, eğer ardıl yazarların algısı ve sözlük içerisindeki tutumu kanaat önderliğine oynuyorsa, ilk bkz'da koca bir düşünce parçasını koparıp birkaç metre öteye sürükleyen o ardıl ve güçlü yazarın ardından irili ufaklı birçok yazar sürüklenir, hem de ne yaptıklarını tam olarak bilmeden. geriye kalan ise bizim mutsuz yazarımız, başlık açtığına pişman bir vaziyette içinden entlerin de belirmemesi için dualar okur [ burada entler, moderasyon olmakta ] başlık bir sonraki sayfaya düşüp gün aydınlandığında derin bir nefes alır ve çıkış butonuna doğru yürümeye koyulur.
kısacası "bir nehre sen burda akma deme küstahlığı"dır *.