boyun destekli yeleğimi giydim ve kaskımı taktım. o kontak sesini hiç unutmayacağım. müjdeyle karışık bir şeylerin haberini veriyordu. sevdiğim bir şarkının kulaklığımdan ruhuma akmasına izin verdim: https://www.youtube.com/watch?v=diKz9udywg4
hız tutkum vardı fakat bunu frenlemesini bilen biriydim. ama o gün fren kullanmak istediğim bir şey değildi.
olabildiğince hızlı sürdüm mersin'in batısına. arabaların arasından kıvrılıyordum. herhangi bir küfürün meali olan kornalar umrumda değildi. narlı kuyu tarafında keskin bir viraj vardı. ve benim yavaşlamaya niyetim yoktu. öylesine kavuşmak istiyordum ki ona, aynı hisleri tanrı'nın da benim için beslediği fikri hiç aklıma gelmedi...
virajı öylesine sert dönmüştüm ki denizle karşı karşıya geldim ve hemen bitimindeki ufuk çizgisiyle . tekerler asfaltta yalpalamaya başlamıştı. kaskın altındaki yüzümü acı bir gülümseme aldı. ölüm hep yakın bir ihtimaldi. ve ben ufuk çizgimi kaybediyordum. o an elimi ceketime götürdüm ve içi çebine değdim. biletler oradaydı. iki adet soçi bileti...
bu son hareketim motorun hakimiyetini tamamen kaybetmeme sebep oldu. hayata tutunmak adına son bir hamle yapsam da artık motorum benimle değildi.
yolun bitimindeki bir kayaya çarptım ve aniden motorun üzerinden havalandım. elimin gazdan ayrılışıyla motor son kez boşlukta süzülen derin bir çığlık attı.
kazaya dair hatırladığım şey motorun beni bu şekilde fırlatışı ve fırlamanın etkisiyle havada süzülüşüm idi. ancak bu süzülüşüm uzun sürmedi. havada henüz bir takla atmıştım ki sırtımı metal bir şeye çarptığımı hissettim ve yüz üstü kapaklandım. kaskın altındaki balaklavayı ılık bir şeyin ıslattığını farkettim. ellerimle toprağı sıkmaya çalışıyordum ve bu son güç gösterisi karşısında göz kapaklarım aciz kaldı...
her şeyin bitip bitmediğine dair bir fikir beyan edemeyecek kadar kısa olan bu süre içersinde onu düşündüğümü hatırlıyorum. dans edişini... ellerini...
gözlerimi dediklerine göre 22 gün sonra açabildim. başımda tanıdığım bir kadın vardı ama kim olduğunu o an hatırlayamadım. hâlâ bulanık görüyordum. büyük bir korkuyla bacaklarımı oynatmaya çalıştım. başarılıydı... bu sırada gözlerimi açtığımı gören kadın heyecanlı heyecanlı yabancı bir dilde bir şeyler söylüyordu. sonra birden ayağa kalktı ve göremediğim bir tarafa koştu. zar zor onun koştuğu yöne bakabildim. kapıdan birilerini çağırıyordu. tanrım... bu rusçaydı. ve o kadın da anneannesiydi... kapıdan içeri heyecanla girdi ve halen hafiften sızlayan yüzümü defalarca öptü. elindeki kahve bardaklarını odanın ortasına fırlatıvermişti....
sonra dudaklarıma yöneldi. bu ıslak dudaklar kesinlikle onundu. ılık gözyaşları yüzümü ıslatıyor, dudaklarıma kadar iniyordu.
-özür dilerim.
o gece yanıma kıvrıldı. 6 gün daha hastanede kaldım. bu süre boyunca hep yanımdaydı. kazayı işlek bir yerde yapmıştım. bu yüzden kazanın üstünden çok geçmeden birileri yardımıma koşabilmişti. ambulans ile hastaneye kaldırılırken, acil müdahale görevlisinin dikkatini künyem ve buna takılı numara çekmiş. bu şekilde haberi olmuştu bu aptallığımdan....
her ihtimale karşı özel eşyalarımı ona teslim etmişler. çatlayan bir kask, bir ceket ve künye. sonra ceketin cebindeki iki soçi bileti. bu manzara karşısında iğnelerle ayakta kalmıştı.
yüzü gerçekten de bitkindi.
-soçi'ye gidecek miyiz?
anneannesine baktı. o ise hafifçe başını salladı ve gülümsedi.
+gideceğiz. güzel bir kafe biliyorum.
-iki kişilik bir masası vardır umarım.
elimi avuçlarına aldı ve öptü.
hastaneden ayrıldıktan sonra anneanesiyle vedalaşabilmesi ve eşyalarını alabilmesi çin kum mahallesine gittik. sonra bir otobüse bindik ve mersin'e doğru yola çıktık. narlıkuyu dan geçerken bir levha dikkatimi çekti. "keskin viraj" . tabela yamulmuştu. başımı kendinden tarafa çevirdi ve dudaklarımdan bir kez daha öptü. yol boyu sarıldığım bu kadın, benim kadınımdı. onun için yaratılmıştım ve her şeyimi onunla paylaşmak istiyordum. ve sanırım tanrı'nın buna izni vardı. en azından ben seçimimi yapmıştım.
Pek bir sevgili arkadaşımın hatırlatması ile yeniden aklıma gelen hikaye.
Üzerinden bir yıl geçmiş fakat kulağıma herhangi bir sekilde ı was made for loving you çalınınca kendimi o motorun üstünde buluyorum. Ve o kavşağı görebiliyorum.