bir beyite ne kadar anlam sığdırılabilir

entry5 galeri0
    5.
  1. "Yetişkin bir beyite iki yıllık umut, altı yıllık keder ve bir ömrün olgunluğu sığdırılabilir." diye cevaplayacağım soru.
    0 ...
  2. 4.
  3. Osmanlı türkçesi ile yazılmış “ beyit “ leri günümüz Türkçesini kullanmakta bile yetersiz olanlarla irdelemek tutarlı değildir bence.

    Hayat kısa , kuşlar uçuyor. Bunu ele alabiliriz.

    Kuş uçar çünkü yaratılışındaki esas budur. Biz insan olarak yaşamak yerine başka işlerle uğraşırız ve yaşamadan ölürüz. Ben bunu anladım.
    1 ...
  4. 3.
  5. Bazen alelade bir kelimeye tüm hayatın anlamsızlığı sığar:

    "Geberiyorum"
    Nazım Hikmet
    1 ...
  6. 2.
  7. Bu sözlükte edebiyat da konuşulmaz. Beyit paylaşıyoruz adam gelip altına beyti kebabı yazıyor. Konuya dair bilgisi yok gelip bari komiklik yapayım diyor. Yine de sağ olsun en azından uplamış başlığı. Ötekisi de bir kelimeye sayfalarca anlam sığdırılır yazmış. Marifet değil diye de eklemiş. Bu mala diyecek bir şey yok zaten.
    1 ...
  8. 1.
  9. Cevabı Divan şairleri için belirsiz olan sorudur. Divan edebiyatını küçümseyenler bir şerh kitabını eline alıp baksınlar ve hayranlıklarını kolaysa saklasınlar. Taşlıcalı yahya beğ'in şehzade mustafa mersiyesi'nden bir beyiti paylaşmak istiyorum, ahmet atilla şentürk'ün inceleme kitabından:

    N'olaydı görmeye idi bu mâcerâyı gözüm
    Yazuklar aña revâ görmedi bu râyı gözüm

    Keşke gözüm bu olup biteni görmeseydi.
    Yazıklar olsun! Gözüm bu hükmü, muameleyi ona lâyık görmedi.

    ilk etapta gayet basit görünen bu iki mısranın ne kadar derinlik taşıdığına bakalım.

    -bir insanın olup biten hadiseyi görmemesi için ya kör olması veya ölmüş olması gerekir. Dolayısıyla şairin ilk mısrasının arkasında bunlar hiç olmasaydı temennisinin yanı sıra keşke kör olsaydım yahut ölseydim de bütün bu olanları görmeseydim anlamı da yatmaktadır.
    -yine ilk mısradaki gözüm kelimesini gözüm kadar değerli olan şehzade mustafa'm şeklinde değerlendirirsek ne olaydı şehzadem bunları görmeseydi anlamı ortaya çıkacaktır.
    -kanuni'ye mi, rüstem paşa'ya mı yoksa şehzadeye mi yöneltildiği belli olmayan ve kasıtlı olarak bu sekilde bırakılan yazuklar yahut yazuklar aña sözü özellikle ortaya söylenmiş bir ünlem ibaresidir. Muhatabı padişah olunca ayıplanacak haller karşısında sarf edilen yuf olsun anlamında bir öfke; sehzade olduğunda ise ona yazık oldu anlamında bir teessüf ifade edecektir. Yazuk kelimesi aynı zamanda günah manasına gelmektedir ve kanuni'yi vebale girdiği konusunda iğneleyip rahatsız etmek maksadıyla önceki beyitlerde olduğu gibi yeniden vurgulanmıştır. Gelelim en ilginç en akıl almaz olan ve bana başlık açtıran asıl hususa:

    Yazıklar aña' daki aña' yı rüstem olarak yorumlayalım.
    ikinci mısrada vurgu ilk kelimeye yüklenir ve "yazuklar! Aña revâ görmedi bu râyı gözüm" cümlesi ortaya çıkar. Arapçadaki râ harfini hepiniz bilirsiniz. Şair burada Rüstem'e râ'yı revâ görmemekte, râ ona fazladır demektedir. Rüstem râ, sin, te ve mim harfleriyle yazılır. Râ çıkınca geriye zulüm anlamındaki sitem kelimesi kalır.

    Yine benzer şekilde ustaca yazdığı bir beyitinde çaktırmadan kanuni'ye felek gibi dönek, hürrem sultan'a da kahpe demektedir. Başka bir beyitinde de kanuni'nin cinayet işlediğini imâ eden taşlıcalı yahya, sorguya çekildiği takdirde sıyrılabileceği şekilde değişken olarak hazırlamıştır dizelerini. Merak edenlerle özelden paylaşabilirim onları da.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük