kimse yok aslında, sen seni görebildiğin kadar, yaşayabildiğin kadar, anlayabildiğin kadar huzurlusun ve mutlusun; aslında sen salt kendinlesin, kendininsin.
tek kölesi olan ve efendisi kalan!
hep bir kanat altına sığınmamız özgüvensizliğimizin bir esrikliğiydi ya da bir şeylere kaçmamız şiddet meyilli hallerimizin kaçınılmaz sukuta bergüzar tadında altın varakla sunulmasıydı.
aslında kaçtıklarımız çokça kendimizdi, sığındığımız ise ne komiktir ki bir benzerimiz olmasını istediğimizdi.
bir başkası olan değil, bir ben olanıydı!
yani acıdır ki aslında önümüzde, arkamızda, sağımız ve solumuzda sobeydi!
ve yine acıdır ki, son pişmanlık fayda etmiyordu ne insan hükmünde, ne tanrı katında.
içerideki kendimizin yalnızlık sesleriydi, tutulmuş nefeslerin izbeliğiyle.
bir benim artık içerideki;
bir ben, benimle kalan sözleriyle;
kendisiyle tırmaladığı duvarın hüküm geçirmez, incinmez sertliğiyle.
yalnızız mevlana'nın şems'inden ayrılan acısıyla;
vazgeçtik fitzgerald'ın hastalıklı aşkından gidememesi cesaretinden mahrum hallerde;
mansur ile ibrahim'in yoluna girememektir sözün özünde bu!
bir benim, bir benim artık içerideki;
benden öte benden ziyade;