dünyanın o an durduğunu hissettiğiniz durumdur efenim. minicik bir organizmanın sizin tek parmağınızı minicik eliyle kavrayıp sıkması. bir de böyle gözünüzün içine içine akar ya, offf!
bunun bir de saçınızı tutması olayı vardır. öyle bir asılırki, canınız acıdığı halde, o minicik elini incitirmiyim diye saçınızı kurtaramazsınız, taaki o bırakana kadar.
özellikle o bebek akrabanızsa kanınız daha bir kaynar; mutluluk ve huzurun tepe noktasında ulaşırsınız. "Bebek cildi" gibi derlerdi de kozmetik reklamlarında; küçükken anlamazdım... Halbuki kimyasallarla oluşturmak istedikleri o saflık, o duru yumuşaklıkmış yeni doğan bi bebeğin avcunda olan *
birkaç sene sonra arabalardan korkarken elini avucunuzun içine bırakıverecektir "beni koru" diyerek. içinizde ne kadar annelik duygusu varsa ortalığa dökülecektir, isyan çıkartacaktır sonra. karanlıktan korkarken annenizin yanına gidersiniz ya hani, hiç aklınıza gelmez o da korkar mı ki diye, işte anneniz nasıl kahramanınızsa sizin siz de onun kahramanısınıdzdır artık. büyük hissettirir kendini, güçlü hissettirir.