bizim atamız sirüs gezegeninden geldiği için söz konusu şahıs babası falan değildir. şahsın başarısızlığı üzerinden güneşimiz ayımız atamıza saldıran bedbatların kıçlarına sözcü gazetesi ile yüzbinmilyon kez vurulmalıdır.
hele ki günümüzde, emekli bir vaizin bile akıl almaz bir servete ulaştığını düşündüğümüzde, gözleri yaşartan bir hikaye.
hele ki günümüzde pek çok insanın iflas ettiğini, ticari başarısızlıkları yüzünden intihar ettiklerini düşününce göz yaşartıcı bir hikaye.
ömrü ticaretle geçtiği halde hep başarısız olmuş bir dünya insan varken, somut bir iş yapmadan servetlere ulaşan insanları hatırlayınca hepten göz yaşartıcı hikaye.
sabah kalkınca "ulan bugün atatürk'ü kötülemek için ne yapsam acaba?" diye düşünen bünyelerin dimağından çıkmış başlıktır.
mustafa kemal gibi onurlu, şerefli, dürüst, namuslu bir evlat yetiştiren bir insan "adam" ve "baba" sıfatlarında başarılı olmuştur, varsın ticarette olmasın.
bazı orospu çocuklarının asıl başarısını hazmedemeyerek iş hayatındaki başarısızlığı ile prim yapmaya çalışmasından başka birşey değildir aslında. *
(bkz: how to be a son of a bitch for dummies)
benim bildiğim bir tane başarısız Ali Rıza Efendi var. O da kapıların arkasından hugo gibi çıkıp 'leyla', 'necla', 'hayriyeee lütfen!' diye söylenip duruyo kimse de takmıo.
ali rıza efendi'nin ne kadar doğru olduğunu bilemediğim hayat hikayesinin tanımlanması sırasında kullanılan söz öbeği. he amaç ali rıza efendi'nin bilinmeyen hayat hikayesini gözler önüne sermek, insanlara faydalı olmaksa yanlış yöntem. yok sırf mustafa kemal'e bir şekilde göndermede bulunmak, provokasyon yapmaksa yöntem doğrudur.
lakin, koyu kemalist olmak gözümde ne derece yanlışsa, koyu anti kemalist olmak da o derece yanlıştır. işin artık cılkı çıktı çünkü. şimdi bu yazılanlardan bizim marjinal fayda sağlamamız için olayın hangi yönünden bakmamız gerekiyor ben çözemedim. provokasyondan faydayı sağlayacak olanlar belli, eee bunlar öyle elzem bilgiler de değil hani. buradan da fayda yok. yalnızca boş konuşmak denir böylesine.
hani tamam, atatürk'ü putlaştırmaya karşısınız, anlıyorum bunu. ama bu sizin yaptığınızın o çok sevdiğiniz vecize olan "atatürk olmasaydı baban kimdi bilemezdin şerefsiz"'den zerre farkı yoktur. madem buna karşı yazıyorsunuz düşüncelerinizi daha yaratıcı, daha ayakları yere basan, daha mantıklı şeyler yazabilseydiniz keşke.
mısır ticareti yapamadığından olan olaydır. akp iktidar değildi o zamanlar, yoksa allah "yürü ya kulum" der, villaları, gemicikleri olurdu. bazıları dürüst işte naparsın.
(bkz: yobazın başlık sıçması)
e babası bu kadar başarısızken bir ülke kurmayı başarabilmesi bile bir büyüklük göstergesidir. kimisi de ailesinin onca emeğine rağmen böyle gereksiz başlıklara açabiliyor. kişilik nfarkı denilen bir olay sanırım.
evladım açıkça kus içindeki kini anayı babayı karıştırma. kimbilir seninkiler ne halt yemiştir.
ayrıca babası gemicik alsaydı ne güzel olurmuştu yahu. şimdi gerizekalıların diline dolanırdı bu gemicik!
başarısızlık suç veya yeteneksizlik değildir. bazen şartlar insanı başarısızlığa iter. en büyük başarı dürüstlüktür en azından yememiştir, çalmamıştır, çırpmamıştır ki mustafa kemal gibi bir kahraman olmak ancak helal lokma ve o zorlukların bilincinde olmayla mümkün olur.
karşı çıkanların mantığını anlamadığım bir başlıktır.
ben de atatürkçüyüm ama atatürk saylon değil arkadaşlar, başına kötü şeylerin gelmesi, ailesinin çok sağlıklı bir ortam olmaması mümkün olabilir şeyler, bunları kabullenmeliyiz.
atatürk imkansızları başarsa da gerçekleri inkar edemeyiz, bu hem kendimize, hem de tarihimize hakarettir.
evet başarısız bir adamın hikayesidir; hem de tüm dünyayı sarsacak, koskoca bir enkazdan yeni bir vatan yaratacak derecede başarılı bir evlat dünyaya getirebilecek kadar başarısızdır. bu hikayenin ana teması budur, asıl vurgulanmaya çalışılanın aksine...
öyle başarısızdır ki, evladı onun veya bir başkasının gölgesinde hiçbir şey yapmadan oturmamış; kuş gibi ağzını açıp babasının aşırdıklarından kalanları yememiştir.
öyle başarısızdır ki, evladı susturulmaya çalışılanları konuşturmuş, konuşturduklarını da arkasından konuşturmuştur... *
aziz milletim başarı hikayelerine doyduğu için az geldi tabi onlara, küçümsediler. zira, bir rte kolay yetişmiyor, her babanın harcı değil oğluna gemi almak. kolay değil kayıp trilyondan yargılanırken cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmak, bir de üstüne 16 yaşındaki oğlunu ticaretten köşe yapmak. kolay değil........, yüzlerce "kolay değil" ile başlayan cümle çıkıyor insanın ağzından bu devirde. tabi ki küçümseyecekler ali rıza efendiyi.
mustafa kemalin eleştirilecek bir sürü yanı/hatası varken; babasının bir/bir kaç kere iflas etmiş olmasından yola çıkarak laf sokmaya çalışmak, açıkça konuşamayıp bel altı vurayım anasına/bacısına/babasına laf atayım demek, islamcı kahpeliğinden, islamcı ikiyüzlülüğünden, islamcı korkaklığından, islamcı takiyyesinden başka birşey değildir. bildiğin zaman gastesi orospuluğudur.
o tarihlerde amerikan emperyalizmi var olmadığından, hatta emperyalizm tam bugünlerdeki gibi oluşmuş olmadığında; ali rıza efendi; köpeklik edecek kendini besleyip büyütecek bir sahip bulamamış olmalı ki, şimdinin gözü yaşlı bayır gülleri gibi serpilip büyüyememiş, çoluğunu çocuğunu en büyük şeytanın * topraklarında okutamamış, geri dönünce gemicik alamamış. vergi indirimi yapacağı sektörlere indirimden önce oğluna şirket açtıramamış; 3-5 lirası ile hakkı ile ticaret yapmış, batmış.
ali rız efendinin ticari yaşamında ki başarısızlığı'nı anlatan bu başlık mustafa kemal atatürk'ün başarılarını bir kez daha pekiştirdiğinin göstergesi. atatürk karşıtları olanlar şunu çok iyi bilmeliler ki, ali rıza efendinin tek başarısı mustafa kemal atatürktür. onu da türk miletine armağan etmiştir.
nankörlükte zirve yapmaya çalışan yobazın çamur atma çabasıdır. onun için başarı öyküsü şöyledir ancak :
--spoiler--
24 Temmuz 1974'te iETT'de geçici olarak işe alınan 16 kişiden biriydi. Altıntepe binasının temizlik ve aksayan hizmetlerini yürüteceklerdi. 15 Ekim 1975'te dokuz kadro için açılan ve Türkiye'nin komşuları, yönler, aritmetikten oluşan üç soruluk imtihanı kazanarak daimi işçi oldu. 1 Ekim 1976 tarihinde ise Altıntepe Daire Müdürlüğü'ndeki görevinden Spor ve Tesisler Müdürlüğü'ne nakledildi. Artık hem çalışıyor hem de top koşturuyordu. Ayrıca iETT Şişli Garajı'nda kantinin sorumluluğunu yürütüyordu. Erdoğan'ın kaptanı olduğu iETT futbol takımı 1978'de istanbul 1. Amatör Ligi Şampiyonu oldu. iETT'de yedi yıl futbol oynayan Erdoğan 18 Haziran 1981 yılında istifa etti. Gerekçesi 'özel sektörden almış olduğu uygun iş'ti.
--spoiler--