cannibal holucaust filmini izlemeseniz de en azından duymuşsunuzdur. ben sizin john ford , akira kurosawa'dan başkasının yaptığı filmleri izlemediğinizi biliyorum ama belki rastgelmişsinizdir diye söylüyorum. şimdi bu film tam bir başyapıttır. bunun sebeplerini sokaktaki adamın anlayacağı bir biçimde izah edeceğim .
öncelikle film istismar sinemasının temel örneklerinden biridir. cinsellikten ve vahşetten beslenirken bolca kan kullanır. yalnız filmdeki doz türünün diğer örnekleri ile kıyas bile kabul edilemeyecek kadar yüksektir. bunun sebebi filmin atmosferi ve de konusudur.
yamyamları çekmeye giden şehir insanının kendini bulduğu vahşi doğanın gereğidir bu şiddet. hiçbir sınır yoktur. pornografik unsurlar had safhadadır. oyuncular gerçekten sevişmiştir.
yamyamların medenilere tecavüzü, medenilerin onlara tecavüzü... yamyamların kadınları kazığa oturtma ritueli; medenilerin onları yakma, kafadan vurma, hayvan öldürme sahneleri...sonuna kadar yönetmenin yarattığı doğaçlamaya prim veren ortam, psikolojik yapı filmi bu denli gerçekçi kılıyor. insanların içindeki hayvani duyguları dışarı çıkartıyor. hem filmi çekerken oyunculara her şeyi sahneden hemen önce söyleyip çok akıllıca davranıyor yönetmen. settekilerin psikolojilerinin bozulması pahasına amazon ormanlarında en vahşi, en ilkel yüzlerini gösteriyor insanların. coppola saykosu da şu vietnam konulu filminde aynı psikolojik ortamı yaratıp filmi gerçekle iç içe geçirmemiş miydi?
sonuç olarak, mesajı olan ve bu mesajı verirken kimsenin zorlayamayacağı sınırları zorlayan cannibal holcaust türünde zirvedir, yetkin bir yapıttır. kısacası tam bir başyapıttır.
buna başyapıt diyenin acilen beynini aldırması gerekir. film hiçbir kategoriye girmemektedir. çünkü filmde yapılanlar değil, böyle anlamsız bir filmi çeken yönetmen, yapımcı vs'nin yaptığı başlı başına o. çocukluğudur.