bir bakıştır aslında . o kadar büyük bse değil sadece küçük bi bakışma.
ama insanın nefesini keser. elleriniz titrer,içinzdeki alevdn nefes alamaz yasamazsnz, büyük bi büyü kaplar tüm vücudunuzu hareket edemezsnz, yürüyemezsnz, konuşamazsnz ya da konuşup saçmalarsınız sonradan;
ulan ne dedim ben dersnz kendi kendinize.
ama hatırlamanz nefes almanız imkansızdır. çnkü sarhossnzdur.ask sarhoşu bir bakısta hemde! baskaları için 1 saniyedir. öylesne karsılasmıssnzdır sadece. ama sizin için bir ömürdür ömür.. ve işte garip olanı bu bunların hepsi sadece 1 saniyede olur. işte ask budur.!(y)
--spoiler--
17 temmuz 1793'te, paris'te, simdi adi concorde meydani olan devrim meydani'na giden yollarda büyük bir kalabalik kaynasiyordu ve o kalabaligin arasinda hangi kadere dogru yürüdügünü bilmeyen isviçreli genç bir adam vardi. o gün o saatte orada bulunmasi tamamen bir tesadüftü. adi adam de luks'tü ve eger o gün orada olmasaydi ne böyle bir aci çekecek ne de biz onun adini bilecektik.
kalabalik dalgalandi bir an. uzaktan bir kagni gözüktü. arabanin içinde, kirmizilar giymis, parlak kestane rengi saçlari ensesinden kesilmis, biraz uzunca yüzünün solgunluguyla tam bir tezat teskil eden iri magrur gözleri inancinin ihtirasiyla parlayan genç bir kadin, elleri arkasindan bagli olarak ayakta duruyordu. iki gün önce, fransiz devrimi'nin yakalandigi bir cilt hastaligi nedeniyle hayatinin büyük bir kismini su dolu bir küvetin içinde geçiren ünlü liderlerinden marat'yla muhaliflerini ihbar edecegini söyleyerek bulusmus ve konusurlarken koynundan çikardigi biçakla bu hastalikli devrimciyi küvetinde kalbinden vurup öldürmüstü. yirmi dört yasindaydi. o sicak temmuz günü giyotine götürülüyordu. biraz sonra gümüsi biçak inecek ve basini kesecekti. isviçreli genç adam corday'in yüzünü gördü. daha önce onu hiç görmemisti, tanimiyordu, sesini bir kere bile duymamisti. kalabaliklar biraz sonra öldürülecek olan charlotte corday'a baktiklarinda devrimin liderlerinden birini öldürmüs bir kadini görüyorlardi. genç adam digerlerinin görmedigi bir sey gördü. onun ne gördügünü hiç kimse bilmiyordu. arabanin yaninda yürümeye basladi. corday'in gözlerinin baglanmasini, diz üstü çöktürülüp basinin giyotinin yuvasina yerlestirilmesini ve biçagin inisini seyretti. o kisacik sürede sesini bile duymadigi bir kadina asik olmus ve o kadini sonsuza dek kaybetmisti. aniden asik oldugu o kadina kavusmasi mümkün degildi ama belki daha da acitici olani o kadinla ilgili hayal kurmasina da imkân bulunmamasiydi. genç isviçreli, idami seyrettikten sonra gidip muhafizlara kendisinin devrime karsi oldugunu ve devrimden intikam alacagini söyledi. önce tam olarak ne yapmak istedigini kestiremediler ama o kadar çok bagirip çagirdi ki tutuklamak zorunda kaldilar. mahkemeye çikardilar. mahkemede de devrime olan düsmanligini dile getirip giyotinle idam edilmek istedigini söyledi, sevdigi kadin gibi ölmek istiyordu, sanki bir an görüp kaybettigi kadina, eger o kadinla ayni sekilde ölürse kavusacagina inaniyordu. sonunda, biraz istemeye istemeye de olsa onu idama mahkum ettiler.
bir sabah, gömleginin yakasini ve ensesindeki saçlarini kesip bir kagniya koydular. onun arabaya binisine taniklik etmis bir tarihçinin yazdigina göre, ölüm arabasina "sevgilisiyle ilk bulusmasina giden bir delikanli gibi" sevinçle ve arzuyla binmisti. giyotine gülümseyerek çikti. biçak indi. o genç adam, bir yaz sabahi bir yüze rastlamisti, o yüz bir sey söylemisti ona, bu her neyse, bir daha onu duymayacagini düsünmeye bile tahammül edemediginden basini istekle giyotine koymustu. o yüz onun kaderini degistirdi. hiç yasanmamis bir ask, yeryüzünün en büyük ve en unutulmaz asklarindan biri olarak yazildi insanlarin o karmasik tarihine. bir insanin bir baska insani kendi hayatindan bile çok sevmesini saglayan ve gücüyle herkesi hem ürpertip hem de kendine çeken o tuhaf kudret, varligini kanitlayacak bir hikâyeyi daha ekledi dagarcigina. kaderimiz bazen bir baska yüzün ardinda saklidir. belki de daha önce hiç görmedigimiz bir yüzün ardinda. hepimiz, farkinda olmasak da, o yüzü arariz. kaderimizi degistirecek, ölümü bile bize sevinçli bir bulusma gibi gösterebilecek o yüzü. öyle bir yüz olmadigini düsünürüz, kaderimizin bir yüzle degisecegine de inanmayiz. ana yine de bakariz bütün yüzlere. geçmis yanginlarin alevi aydinlatir her yüzü. aralarindan biri bizim aradigimizdir. hayati ve ölümü bize baska bir isigin altinda gösterecek olandir. bazilari rastlar o yüze. kaderleri degisir..."
--spoiler-- yüzler ve kaderimiz-ahmet altan
bakışlar birer şifredir. bazen söylemek isteyipte söyleyemediğimiz birçok şeyi söyler. üztelik gözler yalan söylemez. gizlediğimiz herşeyi de gözlerden yaalamk kolaydır. sevgilinizle tartışırsınız ama o size o kadar güzel bakarki bir anda tüm kalkanlarınız yere düşer, kızgınken bile onun bir tek bakışıyla erir gidersiniz.