bir aşkın enkazını kaldırmak

entry55 galeri0
    1.
  1. öyle vinçlerle ve büyük büyük kamyonlarla değil. hatta, onlarca işçi kiralayıp da paldır küldür taşımalarını izleyip onlara emretmekle de değil. "Aman arkadaşım, o biblolar ilk yılımızın anısına alınmıştı. dikkat et kırılmasınlar. aman hocam lütfen biraz daha yumuşak davranın o çerçeve ve içindeki fotoğraf ilk randevumuzun tek somut kanıtı" diyememenin acısıdır.

    tek kişilik bir savaştır bu. düşmanın da kendinsindir, dostun da. ve, en kötü tarafı, savaş alanı yüreğindir. kanlardan bakılmaz olunur bazen. bazense ıssızlığın orta yeridir. sessizlik kulak zarlarını zorlar. uğuldar her şey. bir melodi çok tanıdık gelir, karanlık sokaklarda tek başına yürünülürken. ilk dans edilen şarkıdır bu. beyoğlu'nun arka sokaklarındaki bir bardan gelir. içeriden küfürler de gelir. konsmatrislerin pezevenklere ettiği küfürler. sen ise sadece o şarkıyı duyarsın. o muhteşem gece, dans ederken o'nunla, ayaklarına basmamak için dikkat ettiğin o gece hayatınızın fon müziği olan şarkıdır bu.

    koşar adımlarla uzaklaşırsın o ara sokaktan. ne ağır bir yüktür bu. ve, ne büyük bir yıkım. en aşağılardan sesler duyarsın. yıkılan bir aşkın enkazı altında kalmış olan hayallerin sesleridir bunlar. bir bebeğin ağlamasını anımsatır. gerçekleşemeyecekleri için can veren hayallerdir bunlar. her biri acı çekerek can verirken banyoya koşulur. çırılçıplak bir şekilde eller duvara yaslanıp su açılır. tepeden aşağı inerken buz gibi su ağlanılır. gözleri kırpmadan. ve yüzün şeklini bozmadan. suya karışır gözyaşları. doyana kadar ağlanılır.

    yorgun argın bir hastane odasında açılır gözler. o kadar ağır ve yorucu bir görev üstlenilmiştir ki, o kadar yorucu ve zorlu bir eylemmiş ki bir aşkın enkazını kaldırmak, yoğun bakıma alınmıştır ruh. sol tarafta onlarca cihaz vardır. sağ tarafta ise anne!
    dudaklar açılıp bir şey söylenmek istenir anneye. belki, "seni çok seviyorum" cümlesi. belki de "özür dilerim."

    dillendirilemez hiçbir şey. insan olmanın ne kadar zor bir zanaat ve sanat olduğu kabul edilir o hastane odasında. çıkılmak istenmez dışarıya. dünyaya. hayatı yaşamaktan korkulur. onun içindir ki, "anne" denilir sessizce. o melek de size yaklaştığınızda tek bir ricada bulunulur:

    "beni rahmine geri alır mısın?"
    51 ...
  2. 2.
  3. bu işte çok usta olunmadığı sürece denenmemelidir. usta olmak için de geçmişte epey bir yıkıma uğramak gerektiği için bu ihtimal gözardı edilerek şu söylenebilir ki; enkazı kaldırırken yapılan en ufak bir hata kalıntıların üzerinize devrilip enkazdaki yerinizi sağlamlaştıracağından bırakın sizinle yaşasın enkazlarınız, yanınızda kalsın. hayatta yeni bir yere, gönlünüz aşkta yeni bir yere yerleştiğinde o enkaz artık size acı veren bir yıkıntı olmaktan çıkıp hatırladıkça tebessüm edip yanınızdakine sıkı sıkı sarılmanızı sağlayacak bir anı olarak kalacaktır.
    3 ...
  4. 3.
  5. zor olana kalkışmaktır. yürüyüp ardında bıraktığın enkaza bakakalmak varken ufak bir mutluluk bulma ümidi ile kırıntılar aramaktır.
    1 ...
  6. 4.
  7. 15000 km oteden arayip bir sesini duymak istediginizde onun telefonu erkek arkadasina vermesi ile tezahur eder.
    2 ...
  8. 5.
  9. ...her askta dönmedolaptayım ve kesiliyor elektrik ben en tepedeyken...
    5 ...
  10. 6.
  11. heR yeRi boyami$sin cok guzel ama buRda biRaz kan kalmi$. zinciR kalmi$ kiRbac kalmi$. sana dokundugum gunleRde bana sevgilim deRdin, aRtik onu unuttum diyoRmu$sun cok guzel ama buRda biRaz sonbahaR kalmi$. ihanet kalmi$ bencillik kalmi$. koRkunc yolculuklaR planlaRdik insanlaRdan uzaga. elleRimizi bıRakip yuzmuzu bıRakip, ayaklaRimizi biRakip gidecektik. cok guzel ama buRda benim biRaz çocuksu safligim kalmi$. aptalligim kalmi$ du$leRim kalmi$.
    ...
    cok guzel! ama buRda biRaz heR $eye Ragmen hala benim sana hasRetim, benim senin gogsunu yumRuklaya yumRuklaya aglayi$im, benim.. benim senin bana hediyen lök gibi yalnizligim kalmi$..
    3 ...
  12. 7.
  13. --spoiler--
    ağır bir hastalık
    gibi ilerledik masmavi kentin
    yağmalanmış, küskün âşıklarında

    ne bir söz doğrultabildi kesik başlarını
    ne de saçlarına sıcak bir dokunuş
    kurutabildi o iltihap akıtan kalp yaralarını

    uzanıp, sanki biz kapattık ölü sevgililerin gözkapaklarını
    --spoiler--
    3 ...
  14. 8.
  15. şimdi sen orada oturuyorsun ya..ve aramızda bir masa bir kaç da sandalye var ya..akşam olmak üzere ve pencerelerde aralık kalmış ya.. içimi ürperten birşeyler var ya..anlatamıyorum sanırım.. diyorum ki; tenini görebildiğim tek noktan boynun ve omuzbitimin arasındaki o kızıla yakın yer ama ben sanki uyluklarını da, kasıklarındaki kemikleri de, titreyen göğüslerini de, dizkapaklarının ardındaki gamzeleri de görebiliyorum.. ve içimi en çok birtürlü görmeyi, gözümün önüne getirmeyi beceremediğim sırtın ürpertiyor.. biliyorum uykusuzsun iki gecedir.. biliyorsun ağır bir gribi yeni atlattım ben de.. ve biliyoruz ki dokunmamalıyız tenlerimize..bu büyük bir yangının başlangıcı olabilir.. içim ürperiyor.. bahar belki şimdi başlıyor ikimiz için..cemre belki odamızın tam ortasında biryerde.. içim üşüyor.. sırtın kamaşıyor.. göremesem de titriyorum sırtının ortasındaki çukura benzer çizgiye çarpınca düşlerim..

    güneş batmak üzere sevgilim.. aramızda şimdi bir masa, birkaç da sandalye var. ve içimde büyüyen dokunma isteği giderek dayanılmaz bir hale bürünüyor. aramızdaki bütün duvarlar titriyor en az içimin titrediği kadar. ve ne yazık ki senin ölüm yıldönümün bugün.. aramızda bir mezar, bir kara tabut, binlerce selvi var..ve hiç gelmeyecek bir yaz var..üstadın dediği gibi ayrılığımızın kışı başlıyor sevgilim. sırtında gezinen solucanlar var.. göğüslerinde emzirdiğin başka ölü aşıklar var..şimdi sen orada çürürken sevgilim; içim ürperiyor.. ve seni yıllar öncekinden daha çok istiyor tenim.. ve kokun daha bir sarhoş ediyor düşüncelerimi. seni çok istiyorum sevgilim.. ve aklımdan çıkaramadığım bir şey daha var; sen de orada üşüyor musun, senin de için ürperiyor mu sevgilim...
    4 ...
  16. 9.
  17. --spoiler--
    bagislayin beni sevdalarim
    kendimi parçalara ayiramadim
    alin gidin korkularimi
    saçlarimi ellerinizle oksayin
    hiç bir ayrilik yeniden yeniden yaratmiyor artik beni
    alin gidin korkularimi
    saçlarimi ellerinizle oksayin
    ve bütün ayriliklar sabah olunca aliyor nefesimi
    ask agir yükler bindirdi
    küçülen omuzlarima
    kalplerinizden kaçtim hep
    varip gittim en karanliklara
    yagmur islak mazeretler yükledi büyüyen yanginima
    cehennemden düstüm hep
    beni hiç görmediler
    yagmur islak mazeretler yükledi büyüyen yanginima
    sevistim ve yoruldum
    varip gittim en yalnizliklara
    kanrevan içindeyim
    gönlümün derdindeyim
    yerlerin dibindeyim
    kurtar ne olur
    kanrevan içindeyim
    yarimin pesindeyim
    cennetin izindeyim
    kurtar ne olur..
    --spoiler--

    düş sokağı sakinleri
    2 ...
  18. 10.
  19. soğuk havanın en acımasız olduğu gecelerden biriydi.. battaniyeyi dizlerimize, karanlığı üstümüze örtüp birlikte ilkdefa şarkılar söylemiştik.. sobadan yansıyan ışıklar tavanda bize bişeyler anlatırken, biz birbirimzie dokunmaktan ne çok ürkmüştük.. şarkılarımız giderek sadece sese, sesimiz sadece sesin çıktığı dudaklara, dudaklarımızsa kıvranan sancılara dönüşmüştü.. titreyen kirpiklerin için bir beste yaparken aklımdan, sen denizin kumsalı yalaması gibi öpüvermiştin beni burnumun ucundan.. ve bir çığın bir köyün üstüne inişi kadar ölümcül bir iniş yapmıştı dudakların dudaklarıma.. soba, soğuk hava, battaniye, şarkılar, odanın duvarları bile olan şeyi anlamış gibi ateşböceklerine seslenip susturmuşlardı hepsini. sonradan farkettik.. bir kış gecesi ateşböceklerinin sesini duyan ilk kişilerdik.. bizim için yaz; o öpücükle başlamış, aynı öpücükle sona ermişti.. şimdi her bahar yaz gelecek diye benim ödüm kopuyor..
    6 ...
  20. 11.
  21. --spoiler--
    kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
    yazıya oturup
    sonu gelmeyen cümleler kurmak,
    camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak...
    böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır
    çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır
    içimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun
    para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar
    bir aşkı yaşatan ayrıntıları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
    çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığınız anlar,
    eşyalar gözünüzün önünde durur
    birlikte yarattığınız alışkanlıklar
    korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
    cağrışımlarla ödeşemezsiniz
    --spoiler--
    2 ...
  22. 12.
  23. --spoiler--
    yüreğim
    ıslaktır benim
    kuytularda ağlamaktan
    ve hafif uçuktur rengi
    kurusun
    diye kaç kez
    güneşe asılmaktan...
    --spoiler--
    5 ...
  24. 13.
  25. --spoiler--
    aslında çıkarmışsınızdır onu artık hayatınızdan ve aklınızdan. bilirsiniz yaşanan güzel günlerin, harika gecelerin, unutulmaz anıların çook geride kaldığını, tıpkı onun gibi. önceleri "baş tacı" olanın, artık bir yerde gördüğünüzde "nasılsın, hayat nasıl gidiyor?" olması çok da üzmez aslında sizi.

    artık o da sizi, sizin onu unuttuğunuz gibi unutmuştur. zaman ikinize de farklı hayatlar, tatlar, mekanlar, insanlar sunmuştur. arada bir aklınıza "acaba iyi mi?" diye, son derece arkadaşca takılır. "o kendine iyi bakmasını bilir" dersiniz, "iyi dilekler" sunar, devam edersiniz hayatınıza.

    ama hayattan payınıza düşen puştluğu elbet alacaksınız ya...

    gecenin 1:30' unda çalan telefondaki ses, o'nun artık olmadığını söyler. pek anlam veremzsiniz önce. "hasstır lan, sıçarım şakana gece gece" diye çıkışırsınız arkadaşınıza. ağladığını duyunca, aslında olayların ne kadar gerçek, hayatın ne kadar acımasız olduğunu anlarsınız, gencecik yaşınızda...

    tekrar aklınıza gelir o yaşanan güzel günler, harika geceler, unutulmaz anılar...
    yeni hayatınızda, eskiyi hatırlarsınız, özlersiniz onu...
    tekrar inanamazsınız, ararsınız, ulaşılamaz telefonuna...
    özlersiniz, belki de o an sevdiğiniz insandan çok o'nu...
    bilirsiniz, yok artık o...
    bilirsiniz dönmeyeceğini, n'olur gel diye yalvarırken...
    özlersiniz sadece, özlersiniz...

    dön, ne olur...

    11 saat sonra gelen gözü yaşlı edit: boşver "melek"im, burası çok çirkin, çok pis. tertemiz bulutların üzerinde koşturmalısın sen artık, buradan koparılmak; ödüldü belki de senin için...

    ama yine de dönersen...
    --spoiler--
    4 ...
  26. 14.
  27. bir enkazcının yardımı ile daha kolay halledilebilecek eylemdir. En uygun enkazcıda yakınınızda bulunan gözünüze hoş gelen ilk karşı cinstir duyrulur.
    4 ...
  28. 15.
  29. doğdugu günden beri kalbinde bir delik,
    almak için bütün sizilari içine..
    3 ...
  30. 16.
  31. altında kaldığın aşkın değil hatıraların enkazıdır aslında..

    birsürü planların vardır onunla bir geleceğe dair. hepsi yarım kalmıştır yada hiç başlanmamış.. toparlanmaya çalışırsın yeni planlar kurmaya, onsuzluğa alışmaya çalışırsın ama her kalkışta enkazdan bir parça daha düşer üzerine yeniden yaralanırsın.. küfürler savurursun yanlızlığa..

    ağır gelir hatıralar enkazı boğulursun altında..
    4 ...
  32. 17.
  33. alışkanlıktı bu aşk. ruhumun en sonsuz bağımlılığıydın sen. en çokda bu yüzden kalbimi kanatsan da ruhum ayrılmadı ve ayaklarıma hükmedip beni hep yanına götürdü , ellerime hükmedip hep sana dokundu ve dudaklarıma hükmedip hep sana aşkımı haykırdı. sen ne yaptın? beni ve emeklerimi , hatıraları , onca güzel zamanı yırtıp attın. oysa daha 5gün öncesiydi canım benim , çok güzelsin deyişin. sen bunları sık söylemezsin bilirim , yalnızca içinden gelince dökülür dudaklarından , yalnızca içinden geliyorsa o günkü gibi sarar kolların sımsıkı , yalnızca içinden gelirse gece üşütmez tenin ve her uyandığımda senin üstün açık benimki sımsıkı örtülü olur gece yarısı.
    şimdi bu evde senden kalanlara başbaşayız. aldığın kazak sımsıkı sarılmıyor,resimlerin "canım benim" demiyor, t-shirtün gece üstümü örtmüyor ve sen benden çok uzakta , kimbilir hangi gün hangi aşka adım atacaksın , kimlere söyleyeceksin bunları ve kim yatacak yanında , kalbinde.
    hiçbir enkaza benzemez bu yıkım. taşıdığınız yük bir fincan türk kahvesidir , fincana baksanız kahve dökülür , yere dökülenlere baksanız kalbiniz sökülür... iyisi mi varın gdin yeni binalar yapmaya
    ordan da bi şişe passiflora verin bana....
    3 ...
  34. 18.
  35. yerine, ancak yeni bir aşk geldiğinde gerçekleşmesi mümkün olay.
    1 ...
  36. 19.
  37. bazıları istemez bunu; hele ki sürünmeye alışmışsa kalp... enkaz da olsa orda dursun kalsın ister; belki bir gün birileri enkazın altından ses verir diye... lakin durdukça leş gibi bir koku kaplar ortalığı... hem ölüye işkence değil midir cesedini bekletmek; gömmemek... enkazı da olsa bir anı, bişey kalsın ister kalp. ama bişey göremeyeceksin durdukça çürüyen izlerden başka...
    dikkat et; en güzel parselinde bir enkaz var. bilmelisin ki kimse enkaz yığınının olduğu yere yeni bir temel atmaz. topla temizle ne varsa; git kalbinin en uç yerine göm gömeceklerini. kalbinin en güzel yerinde çürümüş cesetler kalmasın. dezenfekte et ama karantinaya alma kalbini. şans ver yeniden... belki de yeni gelen malzemeden çalmayacak; belki de uğraşmayacaksın artık enkazlarla...
    0 ...
  38. 20.
  39. akut çağırmak en mantıklısıdır. aşk enkazı kurtarma timi. adamlar profosyonel. siz bırakın, yeni aşklara yelken açın. enkazı akut toplasın.
    0 ...
  40. 21.
  41. o kadar aşk yaşamışsın unutulmayacak bir sürü anı altında biraz da kalmak lazım. enkazınıda severim aşkınıda sevdiğim gibi onun.
    1 ...
  42. 22.
  43. --spoiler--
    sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: örneğin beni dövmene müsaade edeceğim. bir gözümü de çıkartabilirsin. yalnız, kemik kırma konusunda kararsızım. kemiklerim bana lazım

    sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: örneğin evi yakabilirsin. yangın, mahalleye yayılmadan kaçmayı başarabilirsek, sana o istediğin uyduyu alacağım.

    sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: örneğin içip içip dağıtabilirsin. ama kustuğun küvette kusmuğunla yıkanmam için ısrar etmeyeceksin.

    sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: örneğin içkine buz yerine eskimo da atabilirsin.

    sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: dilediğin kadar bağırarak şarkı da söylebilirsin. bütün apartmanı silah zoruyla koroya almamak şartıyla.

    sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: canının çektiği yemeği de pişirebilirsin bana. yalvarırım, baharat olarak kepeklerini kullanma!

    sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: çılgınlar gibi sevişebiliriz de. ancak seyretmeleri için aileni çağırmaman koşuluyla. ( bilet kesmen de cabası! )

    sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: gribal enfeksiyonumuz esnasında aynı kâğıt mendili, aynı ilaçları ve aynı doktor tacizini kullanacağız.

    sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: ev sahibine kira karşılığında sümük koleksiyonunu, bakkaldaki veresiye karşılığında dolmuş elektrik süpürgesi torbalarını, telefon borcu karşılığında kafaderini, diğer faturalar karşılığında ise istikbalini elden çıkartabilirsin! benim kirli iç çamaşırı portföyüme dokunma sakın!

    sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: idrar ve kan tahlilleri için, öpüştüğümüz ağızlarımızı kullanacağız. evimize misafirliğe gelen en yakın arkadaşımı doğrayıp leğen yapmana da kızmayacağım. ama eski sevgilimi çamaşır makinesinde yıkama fikrine şiddetle karşıyım.

    sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: beni hecelerime ayıracaksın.

    sana söz veriyorum, bu gece herşey çok farklı olacak: maça iyi hazırlandım.

    sana söz veriyorum, bu gece herşey çok farklı olacak: aşırı pozitifim; bütün her yer a-rh(+), dekoratif bir renkle şenlenecek. bıçakları, makasları, törpüleri ve salata kepçelerini bileylettim.

    bugün seninle yıldönümümüz sevgilim! söktüğüm bir ayak tırnağımı armağan edeceğim sana ve senden alt dudağını kesip, bana armağan etmeni bekleyeceğim. mutlu yıllar sevgilim!. az önce kötü vurmuş olabilirim, evet!. ona kadar sayıyorum şimdi ve kalkmazsan eğer kendime yeni bir sevgili bulmak için gardiyana sesleneceğim:

    -"heey! görüşme bitti!. bir geceliğine sevgilim benim yerime delirebilir mi?!"
    --spoiler--

    küçük iskender
    1 ...
  44. 23.
  45. yeni bir aşka hazırlıktır.
    1 ...
  46. 24.
  47. ufak çapta bir kentsel dönüşümü gerektirir. acı ve zor bir süreçtir. peşinden olgunlaşmak gelir. her seferde çekilen acılar biraz daha azalır.
    0 ...
  48. 25.
  49. o aşkın enkazını kaldırmaya çalışırken bir de bakmışsınız o enkaz altından siz kaldırılmaya çalışılıyorsunuz...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük