Bir bitişin matemini yazıyor içimdeki harfler..
Kimsenin masalına benden sonra kahraman olma.
Kimse seni ben kadar saramayacak adamım...
Gecem'e uzanmasın gün ışığı.
Ölmeyi becereceğim bu sefer.
Yaşarken, kahkahalarının tam ortasından vuracağım seni.
Aydınlık gülüşüne eklenecek karanlığım. Ayazlar isteyeceksin yüreğine, sarılıp donmak için.
O kadar kor olacağım ki, ayazlar isteyeceksin bensiz gecelerinden...
Boğazımda hala düğümler.
Yutkunsam nefessiz kalıyorum, yutkunmasam ölüyorum derdim ya.
Hem nefessizim artık şehrinde hem de ölü.
Parmak aralarında, ellerimin izleri.
Dilinde harflerin faili meçhul cinayeti...
Bir sabah kalkacak, acı bir telaş, belki gördüğün kabus, uzanacaksın telefona sanki yeni doğmuş bebeği sımsıkı tutarmış gibi avuçlarında hissetsende beni, ben seni duymayacağım...
Bu masal da birinci tekil şahıs olmadı hiç..
Benle hiç karşılaşmadım paragraflarında..
Kadim bir uygarlıktım...
Sadece Tanrı'sı olan.
Dönsen dünlerine ne yazar?
işlemediğim cinayetlere çıkardığın aflarında olmasa, suçlarımın iç acılarının toplamı idam yapıyor!
Hadi durma idam et beni!
Bölmeden, çarpmadan,toplamadan, hesapsızca öldür..
Paydalarıma yeni sızılar eklemeden, göm beni siyahına!
Bir aşkın gölgelerinden kaç kez geçebilirsin?
O gölgelerde kaç kez kaybolabilirsin?
Kaç kez gözyaşlarında aynı parmak izlerine rastlayabilirsin?
Kaç kez düşebilirsin yarınsız düşlerden?
Oysa düşebilmek için önce koşmak gerek, ben emeklemeyi bile bilmiyordum, düşünden karanlığına düşerken... Yorgunum...
Düşe düşe kan revan oldu dizlerim, bebekliğimde bu kadar acımamıştır canım...
Halsizim...
Cevap ver diye yazmıyorum bunları sana, yüreğimin boşluklarında yankılanıyor çığlıklarım iç duvarlarıma.
Sesimi sadece ben duyuyorum, farkındayım...
Ne kadar harf kalabalığın vardı senin, bana kayıplık düştü, kendimi ararken cümlelerinde...
Kayıbım şimdi yüklemlerinde, öznelerinde, bana dair kurduğun ne varsa hepsinde...
Giden gider, kalandır terkeden, bu sözlerin hepsi yalan!
Biten bir şey yok.
Gittikçe sana çıktı yollarım, kaldıkça da yokluğunla vurdun beni.
Ama vardın, hep sendin, hep sendim. Masallar hep aynı bitmez, doğru. Kızçocukları da büyür bir gün..
Gökten üç elma düşmez kimi zaman.
Kaç elma bekledin sen?
Bir elmayı bile paylaşamamışken daha biz? Masal bitti, bu son başka son desemde, parantez içlerinde bitmedi diyorum.
bitme adamım...
yitme...
Dudaklarından bir mermi düştü adının hecelerine, sızı dindi.
alt tarafı iki heceydin zaten, delik deşik oldu sen'li beş harfim... Aşkım yamalı değil, delik deşik...
Bir şarkımız da yok, hani aklına gelirsem hatrına düşeceğim...
Azraile tebessüm edecek kadar özlemek ölümü, nedir bilir misin sen koca adamım?
Bir masala başlarken, bir sonu karalamak yürek haritana...
Kırdım kalemimi..
Hadi götür kendini satırlarımdan..
Hadi git...
Ben senin için yanlış masaldım, sense mızıkçı kahramanım...
içimde ki çocuk öldü...
Büyüdüm...
neden, niçin, niye? diye sorgulamalar.
anımsanılan anlarda bazen tebessüm,
kimi zamanda bi gözyaşaltısına dönüşen hüzünü, daha fazlası için acı.
bir sonrakilere karşı kazanılan, istemsizde olsa kullanılacak olan bağışıklık, öğrenilmişlik.
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere öü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç...
yitirilmeyen bir sevgi ve hala aynı sıcaklığını koruyan bir saygı olmalıdır.
kötü sözler söylenmemeye özen gösterilmeli, kırıcı olmamaya çalışılmalı, vakt-i zamanında en güzel zamanlarınızı "o"nun ile ya da onun sayesinde geçirdiğinizi unutmamak gerekir.
ihanet olabilir, hiç sevmemiş de olabilir. elbette bu sükunet'i sağlamak o an çok zordur ama sevmişizdir...
iyi ya da kötü, sevmemiş olsa bile, kendini sevdirmiştir, yüzümüzü güldürmüştür, bizi mutlu etmiştir.
aldatmış olsa da birlikte geçirdiğiniz zamanları hissetmişsinizdir, hislerinizin sizi aldatmadığını, düşündüğünüz gibi, hayal ettiğiniz gibi olduğunu hatırlarsınız.
bir aşk'tan geriye kalanlar o aşkı yaratanlar olmalıdır. elbette aynı aşk ile bir ömür geçiremezsiniz lâkin "o" kişi her kimse ona karşı saygınızı kaybetmemeye çalışmalısınız.
bunu başarabiliyorsanız o zaman sevmiş olduğunuza inanırsınız...