belki de hayatta o kadar bencillik ve sevgisizlik gördüm ki,
senin bu tur aşırı bir şekilde sevdiğini söylemen inandırıcı gelmedi.(ayrıca tahmin ettiğim gibi yüzünü yıka dedim ses ergenliğinden sildin beni)
yanı her şeyi yaşattığım bir bayan bir yıl içerisinde beni sevdiğini yalnızca yatakta ilişkiden sonra kalkarken söylerdi isini gördükten sonra.
ben seni anlamak istedim senin beni anlaman zor olabilir.
lütfen kalbine zarar verme. kullan sende bendeki bu deneyimi.
sevdiğimden yazılmış son mesajdır.
ilk önce karşılık beklerim. Başka beklentim yoktur. Çünkü eğer aşık olduysam o kadın zaten mükemmeldir. Gönüller bir olunca da samanlık seyran olur derler ya o hesap işte gerisi zaten gelir.
Keşke hiç olmasa bu beklentiler diye düşündürendir. Keşke bugün hiç aramadı diye değil de, sadece başına bir şey mi geldi diye düşünebilsek, nerede napıyo diye düşünmesek keşke de güvensek şartsız koşulsuz, haber vermedi diye didinmesek, doğum günümü hatırlayacak mı düşüncesini çıkarabilsek aklımızdan. onu tapulu bir eşya, araba gibi değil de ilk günkü gibi öylece özgür yaşamı ile deneyip kabullenebilsek. Seni seviyorum mesajını özellikle kızgın anlarda illaki ondan beklemesek de biz atıversek, özledim diyebilsek her hissettiğimizde, benimle ilgilenmiyorsun triplerini bıraksak bir kenara da bizzat biz ilgilensek onla. Hiç düşündünüz mü böyle beklentiler içinde boğulmamış bir aşkın nasıl güzel olabileceğini, sahip olunacak birlikteliğin nasıl doyumsuz bir hazza dönüşebileceğini ve sevmenin, sevilmenin damaklarda bırakacağı o güzel tadı?