fransız yazar emile zola'nın yazmış olduğu fakat gereken değeri görmemiş romandır. bir annenin evladıyla sevdiği adam arasında kaldığı ikilem ve psikolojik durumunu çok iyi bir şekilde aktarmıştır okuyucularına emile zola.
eserde, bazı güdülerin evrensel olduğu, bilinçaltına itilemeyeceği, eninde sonunda kendini göstereceği çok net olarak görülmektedir. emile zola'nın diğer çoğu eserinde olduğu gibi bu eserde de bir yandan paris sosyetesinin dünyası, dönen oyunlar, entrikalar ve yalanlar anlatılmaktır.
kitap kısaca karmaşık bir durumu anlatıyor.
--spoiler--
Emile ZOLA - Bir Aşk Sayfası
BiR AŞK SAYFASI
Doktor Mösyö Deberle ve kiracısı Helene arasında yaşanan yasak aşkın, acı hikayesidir. Doktor, Jeanne Deberle ile evlidir; Helene ise 17sinde aileleri istemese de aşık olup evlendiği hayat arkadaşını kaybetmiş ve ondan geriye kalan Jeanne adındaki kızıyla Pariste yaşayan bir duldur. Juliettenin rahatsızlanıp, ani kasılmalarla dolu nöbetler geçirmeye başlamasıyla birlikte, doktor ve Helene arasında doğan birbirleriyle açıkça konuşulmadan sürüp giden bir aşk başlar. Helene Madam Deberle ile tanışır ve çok iyi arkadaş olurlar. Birlikte her akşam oturup sohbet eder ya da hiç konuşmadan da olsa her akşam birlikte Deberle ailesinin bahçesinde birlikte otururlar. Doktor işten gelince kalkıp evine giden Helenenin bu tavrı Juliettee kırıcı gelir ve Mösyö işten döndüğünde de birlikte oturmaları için, Helenee ısrar eder. Böylece Doktor Henri Deberle ve Helenenin çoğu kez göz göze gelip kalplerinde yaşadıkları gizli duygular beslenip büyümeye devam eder.
Doktor ve Helenenin karşılaştıkları bir nokta daha ortaya çıkar; Fetu Ana. Yaşlı,yatalak ve çoğu zaman yeni ağrıları çıkan, dilenci huylu Fetu Ana, hem Henrinin hem de Helenenin tanıdığı ve uğradığı bir kapıdır. Helene ona eşya, yemek,yardım götürür belli zamanlarda. Henri de gidip muayenesini yapıp, ilaçlar verir. Fetu Anaya ziyaretlerde sık sık karşılaşan birlikte bir ekip gibi onu iyileştirmeye çalışan doktor ve kiracısı, birbirlerine gittikçe yaklaşırlar. Akşamları Deberle evine giden Helene otururken, kızı Jeanne de bahçede Henrinin oğluyla oyunlara dalar. Bazı akşamlar doktorun yoğun olan eşi Julietteın işleri çıkar ve Henri ile Helene yalnız kalırlar. Bu yalnızlıklar da çoğu zaman fırtına öncesi sessizliği anlatır. Sessizlik çok tatlıdır, ikisi öylece yan yanayken mutludur; ama bu sessizlik uzun sürmez. Juliettein düzenlediği balodayken doktor aşkını Helenee ilan eder. Hem de defalarca Bu balo olayı Helenee o tatlı sessizliği iğrenç bir şey gibi hissettirir. Deberle ailesiyle oturmalara gitmemeye başlar. Fakat durumdan hiç haberi olmayan Juliette Deberle artık gelmediği için ona kırıldığını, yemeğe davetini geri çevirmemesi gerektiğini söyler. Tekrar görşmeler devam ederken doktor söylediklerinden dolayı Heleneden özür dileme fırsatı bulur; ama doktorun iç dünyasında Helene için büyük arzular dolup taşmaya devam etmektedir.
Doktor Henri, bir gece ansızın Helenenin evine gider; fakat tam da o sırada Helenenin kızı çok aşırı şiddetli nöbetler geçirmektedir. Helene kızının kurtulmasından başka bir şey istememektedir. Doktor arzularını zorlanarak da olsa kenara koyup kızı iyileştirir. Bunun üzerine Helene çok mutlu olur ve bir anda daha fazla bir tutku ortaya çıkar.Gizli görüşmeler artar ; lakin Jeanne annesine olağanüstü düşkünlüğü ile annesinin onu sık sık evde yalnız bırakıp gitmelerine dayanamaz ve çok hasta olmaya başlar.
Helen ve Henri,sessiz arzularını zapdedemeyerek, Fetu Anaya bir miktar para vererek, Fetu Ananın evinde randevulaşıp buluşurlar, ilk ve son birlikteliklerini yaşarlar. Helen bu duygu ırmağında yıkanırken kızını çoğu zaman önemseyemediğinden, ihmal ettiğinden dolayı kızının artan hastalığı hızlı bir verem olarak onu tüketmeye başlar. Bu Helen için bir tokat etkisi yaratır; kızının hastalığı, o nasıl olduğunu farketmeden geri dönülmez bir hale gelmiştir. Doktor da,o da bu durumda kendisini suçlu hisseder. Çocuğun herkesten çok farklı bir yapısı olduğunu; yalnız kalmak, annesinin sevdiği şeylerin olabileceğinden korkmak gibi şeyleri düşünüp agresifleşebildiğini bilen annesinin içinde ateşler vardır. Çocuğuna yaptıkları onun içinde karanlık bir delik gibi sonsuz eziyete dönüşür. Mösyö Deberleden ise nefret eder gibi uzaklaşır. En sonunda zavallı çocuğu ölür. Yıllar sonra Mösyö Rambaud (Helenei sürekli ziyaret eden rahibin kardeşi) la evlenen ve yeniden bir kızı doğan Helene, kızının mezarının başına her geldiğinde onu yalnız bırakarak hasta olmasına sebep olduğunu hatırlayıp hep kahrolacaktır. Kızı Jeanne artık sonsuz yalnızlıktadır.
Helene, Jeanne, Doktor ve Fetu Ana ELEŞTiRiSi
HELENE: Güzelliği ile dikkat çeken, kendini hayatın çoğu kısmından soyutlayarak, disiplinli yaşayan bir kadın olduğu için ve sabır taşı bile çatlayabildiği için özlediği duyguları bulduğu anda hayatına anlam katan kızını bırakıp ölümüne sebep olmuştur.
JEANNE: Annesine öylesine düşkün olan bu kız çocuğu sürekli yaşadığı sevgi ve şefkatten mahrum kalmaya katlanamamıştır. Aşırı seviyede kıskançlık vardır. Kendi kendini bitirebilecek kadar çok sevdiği ve karşılık beklediği yer annesidir.
MÖSYÖ DEBERLE: Tutku dolu bir insandır. Sessizce bakışmalarla yetinen Helene gibi değildir. Sevgisini saklayamayıp haykırmış ve eşinin varlığına rağmen Helene ile birlikte olmuştur. Helenenin hayatında ise karışık duyguların olduğu,unutulmayacak bir iz bırakmıştır.
FETU ANA: Hasta olsa da olmasa da insanları para için kullanan dilencinin tekidir. Zımbırtıdan laflarla, yalanlarla insanları acındırıp paralarını alır. Helene ve Henri arasındaki duyguların oluşum aşamasındaki etkenlerden biri olmuştur.
9 günlük tatilde bitirdiğim kitap. olaylar bir yasak aşk etrafında geçiyor . o dönemin parisini kitaptan öğrenebiliyorsunuz. sıkılmadan okuyabilirsiniz ama fazla da bir numarası da yok açıkçası.
307 sayfalık bir kitap ve bana göre gereksiz betimlemeleri çıkarırsanız kitap ancak 80 sayfa eder. Kitabın anlattığı tüm konuyu 3 cümleyle anlatabilirsiniz.
Bu arada 273.sayfada juliette isimindeki karakter Türkiye'yi destekliyor akılda en kalıcı şey...