"kadınım, ismininin anlamanı bildiğimden ve resmini gördüğümden beri sesini duyabilmek için bin bir uğraş verdim. teninden bir isteğim yoktu, sarılıp koklamaktan başka.
senden bir haber alamamak beni kahretmekte. ancak senin de kendine göre bir sevme, aşık olma biçimin var. şimdi günlerdir uzaktan eğitim gibi girdiğin bu hikmetli yolda ufacık talepleri dahi yerine getirmemen sebebi neydi? ya da şimdi o tuttuğun eller, kokladığın ten beni unutman, unutabilmen için yeterli gelebildi mi? zannettiğin gibi kesip bırakmak o ilişkiden kopmak, sıyrılmak değildir sevgili.
yalnızca bir mutluluk kendi kendine olduğun zamanlarda yakaladığın masum anlar değil, öğrenmek istediğine karşılıklı bir beklenti ile ulaşabilirsin benimle, seni korkutan ya ben onu hiç bırakamasam duygusu mu? onun için mi bu gereksiz kıskançlığın, sen benim, ben senin kullanılabilecek emtian olmayacağız ki hiçbir zaman, ya da olmayacaktık sen o bulduğunu zannettiğin sevgiliye ulaşana kadar. ne demek lazım sözün bittiği yer burası, siz kavuşun kuytuluklarınızda kısa ve anlamlı?!
kadınım, inanmış olduğun sevginin, aşkın ve sana anlatmaya çalıştığımız yazışmalarda unutma:tatmin oluyordun konuştuğumuz yazılardan sende. ben de tatmin oluyor ve arzuluyordum seni. ancak ne hikmetse sen kelimelerle sevişmelerimize dahi sansür getirdin, yüzün kızardı nar gibi ve bu yalnızca karşılıklı yazdığımız sevgi, aşk oyunlarınızdan aldığın zevk dokunduğun tenindeki şevkten daha mutluluk verdi dedin ve şimdi yoksun. bu aşk, sevgi sensiz yoksun, sen yoksun demiştim, ancak sen tüm haberlerden ve gelişmelerden yoksunsun. şimdi de yok, senin olmamanla yanımda bir değer kazandı ilk defa yanımda.
sevgili kadınım, seni uzaktan böyle sevmişsem böyle kısıtlı imkânlarda daha fazlasında sevgimin sıcaklığından yanacağından korktun, anlıyorum seni. şimdi bu olabilecek aşkı olmayacak bir ateşe attın. bugün değil ancak yakın bir zaman da bir gün okuyup bakarsan yol farklılaşmış olabilir, senin için erken benim için geç olabilir.
sana söylediğim bir kelimede,
aldığım bir gülümsemeye aşığım.
bir sevgilin olmuş,
ben mutlu olmuşum,
senin bunu anlayabilmen ve
"merhaba" dostum diyebilene aşığım.
bunu anlayabilene...
"bir aşk oyunudur bu" dan, "bir aşktır bu "ya giden zamanda,
yaralanmaları, küsmeleri anlayabilmektir.
olgun davranabilmektir, olgunlaşa bilmektir aşk.
aşk tek başına tekelin değildir, anlayabilmektir,
aynı zamanda hayatın boyunca bir kez olmaz,
yoksa nasıl olabilirdi benden sana bu tutkulu aşk.
yanlış anlamak ta aşktır, yanlış anlaşılmakta.
seni seviyorum demek ise aşkı özel kılacak bir cümle o kadar,
ne zaman gözler gözlerde, eller ellerde olur,
bu kalp sende kalır, aşk teninde, sevgi damarlarında sevgilim olusun.
bir özeti gibi, ön sözü gibi
"sevgiliye sevgi yazıları armağanı" yazdıklarımızın.
bir aşk doğar mı dedim, doğarmış sevdiğim, hatta nefret bile doğarmış..
her şeye rağmen önemli olan,
bir insanın bir insana, güzel bir değer kalabilmesiymiş.
bir aşk oyunudur bu, iki mızıkçı, meşgul çocuğun oynadığı bir türlü orta yolu bulamadıkları. başka oyun arkadaşları var onların, kıskanç oyun arkadaşları var, iki kavgalı mahallenin çocuğunun biraz küs çok mutlu oyunu. açık açık konuşulamayanların bozduğu bir oyun, ama mutlu bir oyun.
1*-Niye sözlükte sadece oyundur bu,
Uzaktaki sevgili adayına dersler vermek içindir.
1*- Kıskançlık:
O kadar da güzel bir duygu değildir, bunu kabul edilebilir seviyeye çekmek gerek.
2*- dünya düz değildir:
Dünya yalnızca senin etrafında dönmüyor.
Copernicus kuramı geliştirmiş, gallileo kanıtlarıyla sunmuş ve hapiste yatmıştır. Hangi yıl olduğuna senin açıp bakman lazım her şeyi ben öğretemem. ironi dir zaten bu anlayana. (dikkat)
4*- " be ona aşığım demek" ,
sözlüğün ve okuyanlarının umurunda bile olmayan şeydir.
Bu sadece " benimde sevgilim var, aşığım" ilanıdır. Ne eller tutulmuş, ne göz bebekleri görülmüş, ne mimikleri anlaşılmış, ne boy ne kilo ne dünya görüşü, ne bir arada bir dakika yaşanmışlık... Erkek mi kız mı olduğu bile belli olmayan bir insana da doğru fikirlerinden dolayı âşık olunur ancak bu kimseyi ilgilendirmez.
5*-Gizlenme noktası:,
evet hepsini seviyorum senin kadar, onlar da büyük ihtimale senden daha çok seviyorlardır beni. Beni demek bencillik biraz bazı yazdıklarımı, ancak bilmiyorum bu konuda derece nedir?
Sevmenin derecesi var mıdır? sevme sanatını okumuşlar bana yakın mıdır? Ya da fikrini söylemek bile bir sevmek midir? ben de bilmeye çalışıyorum.
Sen yıllardır bilmemiş, ben yıllardır bildiğini zannetmiş olarak yaşadım.
Ben dersimi almış ve fena olgun acıları çekmişim, şimdi ders niyetine bir kaç yazıyı takip etmekti yapacağın, bunda acılarda anlatılacak, seks te, olacak, sevişmekte olacak ve hiç bir şey olmadığı da olacak...(dikkat)
Senin daha iyi olman için senin elinde ne var? ya da vereceği ne ki farklı..(dikkat)
Bu sanal aşk oyunu başladığında kimsede ilişki yoktu, hepsi ile burada tanıştım ve başka hiç bir şeylerini bilmediğim gibi, yüzlerini bile görmedim.
Ve neredeyse 1 ay gibi bir sürede bazıları daha kısa olsa da yazmıştık mutluluklarını isim vermeden, birisi nişanda, diğeri sözde, biri onunla ilgilenene evet dedi. Yani bana hiç bir şey kalmadı. (Dikkat)
6*-aşkta seçim olmaz sevgili. Aşk o an da bir tanedir. Yoksa o aşk değil. Cinsel aşk tır.
Her sevgi, seviyorum demek değildir, istemektir, farkına varmamaktır sevginin,sevildiğinin..
Aşk daha kenarda yetişen bir bebek gibi dir daha çok.
Not:
(dikkat) yazanlar yanlış anlamaya müsait cümlelerdir. Benim bu konuya has aşağıda belirtilen yazıları okumadan bu yazıya istinaden yorum yapanlar yanılgıya düşebilir.
Farkindasin biliyorum. Sinmdi beim icinde bulundugum rahatsuizlik duygusallastirdi beni.
Kendi oyunumda gercege koydum seni , oyun ask,ask oyun oldu.
Su an fazlasini da istemiyorum ki,Kırık omuzla , Sol Elle ancak bu kadarıni yapabilirim Sevgim.
insan kavuştuğunda ayrı kaldığı günlerde nasıl acılar çektiğini, hasretle nasıl kavrulduğunu, nasıl bir yoksunluk yaşadığını daha iyi anlıyor. meğer sen yokken ne yalnızmışım, ne eksikmişim sevgili...
farklı bir şehirde çalışırken birkaç günlüğüne sevdiceğinizin yanına gittiğinizde bu kavuşmak mıdır? acılarınız dinsin diye bir ağrı kesici midir? bir rüya mıdır? bir "pit stop" mudur, eksik, hatalı, yıkılmış parçalarınızı değiştirerek hayata katlanabilmek için güç bulduğunuz?
yoksa birlikteyken kendi varlığınızın bile bir anlam kazandığını hissetmek, vakti geldiğinde yaşayacağınız ayrılık ateşine körük müdür? bir uyuşutucu mudur bu geçici kavuşmalar her defasında daha fazlası istenen? kana kana içilen ancak susuzluğu gidermeyen şerbet midir?
nihai kavuşmaya kadar dayanacak güç müdür geçici kavuşmalar? yoksa çilehane midir çile çekildikçe nihai kavuşmaya götüren?
--spoiler--
iç hesaplaşmaların yoksa eğer çok dinleme kendini, kaygılar basabilir saklandıkları yerden, bazen böyle durumlarda insan kendini hayatın bir izleyicisi gibi hissediyor çevresine bakıyor ve insana dair her türlü his kendinden çok uzakmış gibi geliyor.
sanki daha önce hiç bir çocuğun yanaklarını sevmemiş, hiç bir mağazaya aceleyle girmemiş, hiç bir başkasına sarılmamış gibi.
çevresinde gördüğü şeyler milyonlarca yıl öncesinde yaşanmış gibi flu laşıyor zihninde, yaşam dediğin nedir ki, çok düşünmeden yaşamak lazım, olabildiğine rahat.
--spoiler--