Kaybedecek bir şeyin kalmaması. Canının daha fazla yanamayacağını anlamak. Hayatta korkulacak, üzülünecek bir beklentinin imkansızlığı. Ölmek. Hissizleşmek artık. Bitmek. Vazgeçmek, ölümsüz olmak. Dipte durmak, daha düşmeyeceğine emin olmak. ilk defa emin olmak, bir defa da olsa. Yenilmek. Bütün dertlerin dertlikten çıkması, önemsizleşmesi. Kayıtsız olmak. Dünyayı silmek, görmemek artık. Kör olmak. Sağır olmak. Ölmek kısaca. Eriyip yok olmak. Yitip gitmek, kaldırımın giderinden akmak aşağıya. Korkusuzlaşmak. Delirmek. Öyle bir duymamak ki, sanki ruhun bedenden koparılması. Sanki koparken yırtılması, paramparça olması sanki. Ruhun ölmesi. Bırakmak artık. Silinmek.
aslında kaybettirdikleri var bunun en başında özgüven eksikliği geliyor uzun bir zaman, sonra hayatına yeni bir insan girince tekrar kendine geliyorsun.
artık sadece güzel bir kız yerine, ekstradan iyi huylu bir kız olmasına da dikkat ediyorsun. seçici oluyorsun yani. kötü yanı ise güven duygunu yitirir ve paranoyak olursun.
muhtaç olduğun kudretin, sevginin ve ilginin bir kişiye bağlı olmadığını anlamaktır. kalpler allahın elindedir. istediği zaman sizin içinizden sevgiyi alır ve sonlanır bazı şeyler. gitmez sandığın , bitmez sandığın herşeyin ve herkesin olduğunu gösterir. aşk acısı hala yumuşak bir kalbinizin olduğunu , hatta bir kalbinizin olduğunu hatırlatır. yani 'insan olma' nın özünde olduğumuzu gösterir her seferinde, olgunlaştırır da.
Eğer aşık olduğunuzu hiçbir zaman itiraf edemediyseniz kendine bile aşk acısı sizi gerçekten geri dönüşsüz bir biçimde değiştirir.Duygusuz,içi çürüyen,ruhsuz biri olmak eğer bir kazançsa aşk acısı size bunları kazandırır.
Ailenin ve arkadaslarinin kiymetini bilirsin, onsuz yasayamam dedigin insan icin terkedilince gayet de yasayabildigini gorursun, sonrasinda olan iliskilerinde de o kadar aci cekmezsin.
nereye gidersen git, ondan gidemeyeceğini öğreniyor insan.
uyumak ve düşünmemek için bir sürü şey içsen de, ayıldığın ilk an onu düşününce tüm kötü alışkanlıklarını bırakıyorsun.
önceleri başkalarının yanında ağlamaya utansa da insan, utancı kalmadan ağlamak istediği her an ağlamayı öğretiyor.
uçsuz bucaksız yerlerde yürümekten korkmuyor insan. alabildiğince, yığılıp kalana kadar yürüyor. bulduğu ilk yerde uyumayı öğreniyor.
hayatı boyunca fark etmediği küçük şeylerdeki, büyük anlamları yakalayabiliyor. dostunun yanında ağladığında, dostu da onunla birlikte ağlıyor. giden sevgilinin yanı sıra, insan gerçek dostlarını tanıyor ve kazanıyor.
sürekli ertelediği şeyleri yapma fırsatı buluyor insan.
bir daha sevmemeyi, sevse de bağlanmamayı öğretiyor. sonra karşısına çıkan ilk insan, bunu ona unutturuyor.
gülümsemenin ne kadar iyi bir şey olduğunu anlıyor insan. zorla gülmeyi, gülerken ağlamayı da öğreniyor.
gizlenmeyi, gizli kalmayı, hiçbir şey fark ettirmemeyi, normal hayatına devam etmeyi öğretiyor insana. bir günün içinde hiç kimseye fark ettirmeden acısını taşıyabiliyor.
ağlamaktan kanlanan gözlerini polislerden saklamayı öğreniyor denetimli serbestlik kanununa göre yargılanmamak için.
rakının ne kadar güzel bir şey olduğunu, maziyi sevmeyi öğretiyor insana.
her ne kadar kötülüğe maruz kalmış olsa da, yine o insandan iyi bahsettiriyor. vicdanını dinlemeyi öğretiyor.
en önemlisi de; her şarkının onu hatırlatmadığını, her şarkının onun için yazıldığını öğreniyor insan. o şarkılarda hatırlıyor onu, o şarkılarda buluyor ve o şarkılarda sarılıyor ona. kitaplarda onun hikayesini okuyor.
Egolarınızı bir kenara bırakırsınız, sıfır ego sahibi olursunuz, gülmeyi öğrenirsiniz, çünkü acılarınızı yalan gülüşlerinizle örtersiniz ve bunda usta olursunuz..