ileride yaşanacak daha büyük acılara hazırlıktır şimdiki acılar o sebepten önemlidir bu aşk acıları, ananız babanız kardeşiniz ve ileride eşiniz göçüp gidebilir, bu tür küçük acılarla başlamak sizi daha büyük acılara hazırlamak içindir, sakin olun yavas yavas geçiyor sertleşiyorsunuz zamanla.
Öyle bi guardınız olur ki bir sonrakilerde yaşayacağınız acı teğet geçer.Kimseye eskisi kadar bağlanamaz kimseye eskisi kadar güvenemezsiniz.Ama en önemlisi aşk acısı size " olmuyorsa olmuyor" sloganını kazandırır bir rahatlıktır alır başını gider.
yaşanan her güzelliğin bir sonu olduğunu hatırlatır.
hem de gayet acı bir şekilde.
sonra ölüm gelir aklına..
ve -acı çekiyor da olsan- yaşamayı ne kadar sevdiğin.
ve yine acıya rağmen tutunduğun hayata.
ve yine ölüme rağmen kopamaman yaşamaktan hayatı.
aşkı kaybedince susturamadığın keşkeler.
kendi kendilerine yorulmadan susmayan 'keşke'ler.
peki aşk bitip son gelince ikinci bir aşk bulabilecek miyiz keşkesi olmayacak..
peki aşk bitip ölüm gelince ikinci bir aşk bulabilecek miyiz keşkesi olmayacak.
sabah kalkıyor, duş alıyor, jantilerinizi giyiyor, işe gidiyor, çalışıyor, kazandığınızı sevdiklerinizle beraber harcıyor, sahilde dolaşıyor, boğazda martılara simit atıyor, vapurla karşıya geçiyor, sultanahmeti, ayasofyayı, süleymaniyeyi, muhteşemleri zevkediyor, en güzel yemekleri en iyi yerlerde yiyor,.. vs..vs.. yor yor yorsunuz.
yani aşıksınız hayata.
bağlısınız göbeğinizden.
kopamıyorsunuz.
ayrılığı hesap etmeden
'anı' yaşamaya kaptırıp kendinizi
'biteceği' güne hazırlanamıyorsunuz.
biliyorsunuz yaşayacağınız 'pişmanlıkları'.
ama gelmiyor işte elinizden.
yanmamış olsanız, girmemiş olmayı dileyeceğinizi adınız gibi biliyorsunuz ateşe.
ama 'yandığınız' için girmemiş olmayı dileyebileceğinizi bile bilmiyor, bilemiyorsunuz.
yanıyorsunuz..yanıyoruz..yanacaklar..
maşuklarınız başınızı döndürdü..döndürdü başımızı..başlarını..
kör oldunuz.. ..duk.. ..lar..
ve uyanacaksınız.. ..ız.. ..lar.. ölünce..
Not: dilerim hepimiz ölmeden önce uyanırız bu yalancı aşktan.
Nokta.
gerçi kazandırdıkları kadar kaybettirdikleride vardır. Örneğin;
kimseye inanmamaya başlarsın
en yakınlarının bile söylediklerinin altında bir bit yeniği arasın
aşktan korkarsın
bağlanmaktan korkarsın çünkü terk edildiğindeki acıyı bilirsin
kazandırdıkları;
insanları daha iyi tanırsın
kime ne kadar değer vermen gerektiğini anlarsın
adımlarını dikkatli atarsın .. vb vb
acısı olan bir şeyin, kendisinin var olmayışını öğretiyor.
aşk acısı çekiyorsunuz ama o acı size; aşka inanmıyorum dedirtiyor.
köpek gibi özlüyorsunuz ama o çaresizlik size; özlemiyorum dedirtiyor.
birisi size o'nu sorduğunda, gırtlağınızı oynatmadan boğazınızın düğümlenebileceğini öğretiyor.
gözyaşı dökmeden ağlamayı, göğüs kafesinde tuhaf bir ağrı varken istemsizce gülebilmeyi öğretiyor.
termodinamiğin 2. yasası gibi; evrende kendi haline ve doğal şartlara bırakılan tüm sistemlerin, zamanla doğru orantılı olarak düzensizliğe, dağınıklığa ve bozulmaya doğru gideceğini öğretmiyor.
ya da ne bileyim; kuraklık sonucu insanların açlık ya da susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya kalabilmesini ve bu durumda açlık ve susuzluklarını giderebilecekleri başka yerler arayıp bularak varlıklarını sürdürebilecekleri yeni yerlere göç edebileceklerini öğretmiyor.
aşk acısı size kendinizi öğretiyor. bu acıdan sonraki adımlarınız bir başka oluyor.
Egolarınızı bir kenara bırakırsınız, sıfır ego sahibi olursunuz, gülmeyi öğrenirsiniz, çünkü acılarınızı yalan gülüşlerinizle örtersiniz ve bunda usta olursunuz..
nereye gidersen git, ondan gidemeyeceğini öğreniyor insan.
uyumak ve düşünmemek için bir sürü şey içsen de, ayıldığın ilk an onu düşününce tüm kötü alışkanlıklarını bırakıyorsun.
önceleri başkalarının yanında ağlamaya utansa da insan, utancı kalmadan ağlamak istediği her an ağlamayı öğretiyor.
uçsuz bucaksız yerlerde yürümekten korkmuyor insan. alabildiğince, yığılıp kalana kadar yürüyor. bulduğu ilk yerde uyumayı öğreniyor.
hayatı boyunca fark etmediği küçük şeylerdeki, büyük anlamları yakalayabiliyor. dostunun yanında ağladığında, dostu da onunla birlikte ağlıyor. giden sevgilinin yanı sıra, insan gerçek dostlarını tanıyor ve kazanıyor.
sürekli ertelediği şeyleri yapma fırsatı buluyor insan.
bir daha sevmemeyi, sevse de bağlanmamayı öğretiyor. sonra karşısına çıkan ilk insan, bunu ona unutturuyor.
gülümsemenin ne kadar iyi bir şey olduğunu anlıyor insan. zorla gülmeyi, gülerken ağlamayı da öğreniyor.
gizlenmeyi, gizli kalmayı, hiçbir şey fark ettirmemeyi, normal hayatına devam etmeyi öğretiyor insana. bir günün içinde hiç kimseye fark ettirmeden acısını taşıyabiliyor.
ağlamaktan kanlanan gözlerini polislerden saklamayı öğreniyor denetimli serbestlik kanununa göre yargılanmamak için.
rakının ne kadar güzel bir şey olduğunu, maziyi sevmeyi öğretiyor insana.
her ne kadar kötülüğe maruz kalmış olsa da, yine o insandan iyi bahsettiriyor. vicdanını dinlemeyi öğretiyor.
en önemlisi de; her şarkının onu hatırlatmadığını, her şarkının onun için yazıldığını öğreniyor insan. o şarkılarda hatırlıyor onu, o şarkılarda buluyor ve o şarkılarda sarılıyor ona. kitaplarda onun hikayesini okuyor.
Ailenin ve arkadaslarinin kiymetini bilirsin, onsuz yasayamam dedigin insan icin terkedilince gayet de yasayabildigini gorursun, sonrasinda olan iliskilerinde de o kadar aci cekmezsin.