"-Seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin besyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
.........
kadin sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düstü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR..."
sevgiyi ve ayrılığı ne kadar güzel ne kadar doğal anlatır üstad.
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin besyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkege dedi ki:
-Baktım
dudagımla, yüregimle, kafamla;
severek, korkarak, egilerek,
dudagına, yüregine, kafana.
Simdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen ögrettin bana...
Ve artık
biliyorum:
Topragın
Yüzü günesli bir ana gibi
En son, en güzel çocugunu emzirdigini...
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmıs
ölmekte olanın parmaklarına
basımı kurtarmam kâbil
degil!
Sen
yürümelisin,
yeni dogan çocugun
gözlerine bakarak...