Tekvir suresinin 28. Ayetinde geçiyor, akıllarını kullanmadıklarından. Detaya inelim belki akıllarını 1 kişi de olsa kullanır.
Şimdi hesap çok açık, ben kendimi yaratmadım annem babam beni yaratmadı çünkü yaratmak olsa sipariş üzerine kimi hep erkek ister kimi de kız. Kısırlık var ve öylesi de varki hiçbir tedavi cevap vermiyor. Rabbimiz dilediğimi kısır yaparım, dilediğime hep erkek, dilediğime hep kız evlat veririm diyor. Bunların hepsini kuran da belirtiyor. Şimdi kurandaki ayetleri incelediğin zaman gökleri ben yönetiyorum diyor Allah. Hadi bakalım göklerde şirketiniz mi var, hisseleriniz mi var diye meydan okuyor Allah. Bir güç var demekki. Bunun karşısına kimse karşı çıkamıyor. Amerikalı adam Aya çıktı mı çıkmadı mı diye aradan 40 yıl sonra bile Rusya Amerikayı yalancılıkla suçluyor falan. imamı azamı öldürmeye geliyor inanmayanlar,imamı azam diyor ki o zamandaki günümüz ateist topluluğuna "diclenin ortasında tahtalar gördüm, işte o tahtalar kendi kendine eklendiler sonra sal oldular bende ona bindim gittim" türü anlatıyor o zamanki ateistlere. Tabi ateistler "yahu biz bunu öldürmeye de değmez, ortadan kaldırmaya geldik saçmalıyor felan." sonra mevzuyu nereye getiriyor imamı azam diyor ki " hazır tahtalar orada dururken eklenmesini kabul edemiyorsunuz da bu kadar güneş, ay, gezegenler nasıl kendi kendine yönetilebilir." zaten kuran burada çok açık önümüzde duruyor. Vakıa suresinde meniyi döküyorsunuz diyor Allah, onu siz mi adam yerine sokuyorsunuz yoksa biz mi, sonra Allah oradan başka bir yere geçiyor o meniden yaratıldığına inanıyor musun o zaman ölüme de inanacaksın. Değerli bir hocam anlatıyor sen bu şartları hayatın ağır koşullarını bilseydin dünyaya gelir miydin gelmezdim diyor, hatta efendimiz (sas) bile diyor keşke Muhammedin rabbi beni de yaratmasıydı neden efendimiz dahi böyle diyor çünkü bu kadar yükün altına girip insanlara ve o zamanki toprağa diri diri kızlarını gömenlere dini anlatıp yeri geldikçe horlanıp istememiştir dünyaya gelmeyi. Ya da Hz alinin sözü var diyor ki ot olsaydım diye. Yani dicem istememişler dünyaya gelmeyi. Nereye bağlıcam biz dünyaya gönderilirken bize sorulmadı. E şimdi aynı sevki ilahi ile ölüyoruz ve öleceğiz burada bir duraklama yok. Ve bir güçde bunu sahipleniyor bunu ben yapıyorum diyor ve kitabında diyor ki yasaklarıma uyarsanız dünyada da rahat edersin diyor Allah. Zaten kimi yasaklar dünya kanunlarında bile suç örnegin hırsızlık kumar gibi mesela. Ve Allah diyor ki ölümü de ben yarattım, siz beni geçemezsiniz, aciz bırakamazsınız diye Allah kuranda meydan okuyor. Bunların hepsi gözümüzün önünde, böyle bir kudret sahibi var. O zaman biz buna itaat etmek zorundayız.
inkarcı olduğundan. allah dilememişse sen hidayet'e erecek değilsin ki. (bkz: hidayet)
nasıl inkar edersen et. ölümlüsün işte. ha bak durdurabilirsen ölüm'ü * bir düşünürüm mevzuyu. o değil de neden ölüyorsun? *
bilim ile din sanki farklı bir şeymiş gibi sunum yokmu beni çok güldürüyor. keşke kur'an'ı önce bir okusaydın be evladım. kur'an der ki; islam ancak aklı olanlar içindir. kur'an da en çok ilim kelimesi geçer. akıl önce erecek, delillere ikna olacak sonra devreye allah dilemişse hidayet girecek.
bu hidayet öyle bir şeydir ki. ta avusturalya da ki ateisti bile imana getirebilir;
Bence ailesi bir etken olabilir. Sonra da yetiştiği çevre, ortam olabilir. Müslüman bir ülkede yaşıyor olması aklındaki soruları tatmin etmeye yetmez çünkü günümüzde hakiki müslümanlar pek fazla değil artık.(Objektif yaklaşmam gerekirse kendimi de bu gruba dahil edebilirim.) Yanlış bilgilendirilmiş olabilir çevre tarafından. Bu yüzden dinlerden soğumuştur. Nasıl ki amerikada vs ateist fazla var arabistanda da çok ateist vardır aslında. Bunun nedeni dini amacı dışında kullanmak, dinde olmayan şeyleri olmak zorundaymış gibi kalıplaştırmaktır. Bir diğer neden ise her insanın farklı olmasıdır. Kimisi çok sorgulayıcıdır ve aklındaki sorulara cevap bulamazsa kabul etmeyi düşündüğü şeyi tam anlamıyla kabul etmez. Kimi insan sorgulamaz ve hayatına kendine ne gösterildiyse öyle yaşamaya devam eder. Bence ikisinin de fazlası insana faydadan çok zarar sağlar. Evet sorgulamak iyi bir şeydir, bu sizin akıllı bir varlık olduğunuzun göstergesidir ancak sorgulamanın sınırı olmadığında bir hastalığa dönüşür. Her şeyde bir neden olmak zorunda değil. Neden ailemizi severiz örneğin? Milyonlarca insan arasından nasıl birine aşık olur, hayatımıza sonradan giren birini nasıl canımızdan çok sevip benimseyebiliriz? Sorgulamamak da Allah'ın tasvip etmediği bir davranıştır. Her şeye körü körüne bağlanmak saçmalık ve acizliktir. Benim şahsi fikrim şudur. Bir yaratıcının olup olmadığını mantık kullanmadan hissedebiliriz aslında. Sadece sessiz sakin bir yere oturun ve düşünün. Kendinizi, yaşadığınız bu gezegeni, diğer gezegenleri ve bilinmeyen diğer şeyleri. Biz aslında koskaca dünyada herhangi bir evin küçücük bahçesinde dolaşmakta olan karıncalar gibiyiz. Ve yaşadığımız yerin bir bahçenin çok daha ötesinde olduğunu fark edebilecek düzeyde değiliz. Sadece varsayımlarda bulunabiliriz. Biz bizi ve bizim bilmediklerimizi var eden şeye ilah diyoruz. Siz ise atomlara bağlıyorsunuzdur bu işi belki de. Ama ben tüm kalbimle inanıyorum ki bu evren bir yığın atom parçasıyla bu denli muntazam bir şekilde oluşamaz. Akılsız bir varlıktan akıllı bir varlık meydana gelemez. Sizin inanacağınız şey size kalmış irade sizin, düşünce şekli sizin.
tanrının varlığının kanıtlanamayacak olması, tanrı tarafından gönderildiği iddia edilen edilen kitaplarda bir çok çelişki olması ve bilime ters düşmesidir.
iyi şeyler yapınca ödüllendirilip, kötü şeyler yapınca cezalandırılacağının, ve en önemlisi bütün bunların, öldükten sonra, kimsenin sana 1. elden kanıt sunamayacağı bir olguda olacağının, kulağa aynen çocukları konrtol altında tutmak için söylenen yalanlar gibi gelmesi. ''iyi bir çocuk olursanız şirinleri görebilirsiniz'' der gibi ''iyi bir insan olursanız cenneti görebilirsiniz'' denmesi.
din denilen olgu, milyonlarca insanı tarikatvari bir biçimde kendine bağlayabilen bir olgudur. insanların ölümden korkusunu kullanarak kendi felsefesine bağlayabilmek, hele 2000 yıl öncesi düşünüldüğünde, kolaylıkla yapılabilecek bir şeydir. insanın doğasında korku, ölüm korkusu ve zor durumlarda yardımsız kalma korkusu vardır. bu yüzden tanrı olgusu vardır. hiç kimse, tamamen çaresiz kalma düşüncesinden, ya da tamamen yok olma düşüncesinden hoşlanmaz. bir ateist bile, nihayetinde insandır ve onda da kendinden daha kudretli bir şeye inanma ihityacı vardır. bu yüzden zor durumda kalındığında, (uçak düşmesi, bir deprem yaşamak vb) bir ateist bile içgüdüsel olarak çaresizce tanrıya yalvarabilir. bu gayet doğaldır. bir ateist bile, öldükten sonra tamamen yok olma düşüncesinden hoşlanmaz. ama bir ateist, teist birine kıyasla, kendini avutmayıp katı gerçeği kabul eder.
inanmama nedenine gelince, eski yunan medeniyetlerini düşünün. olyimpos'u, poseidon'u. ya da iskandinav medeniyetlerini düşünün. odin'i, hlödin'i, thor'u, loki'yi, fenrir'i jormingandr'ı düşünün. herhangi birine sorsanız, thor gerçek mi diye, alacağınız cevap bellidir. hepimiz thor'un ya da odin'in gerçek olamayacağını biliriz. ama iskandinavlar için, odin ve thor, senin tanrı'n, allah'ın, yehova'n kadar gerçekti. olympos ve poseidon'da bir o kadar gerçekti yunanlar için. peki seninkini bu kadar gerçek kılan ne? nasıl bu kadar emin olabiliyorsun senin dininin gerçek olduğundan? benim savunduğum şeyler, elle tutulur şeyler. mantık çerçevesinde açıklanabilir şeyler. ama seninkini eleştirmiyorum, bu bi inanç meselesi, kanıt olmaksızın inanç, mantık değil. ama ben o kanıtsızca inanma arzusunu kendimde bulmuyorum. kabul etmiyorum mantık olmaksızın hayatımı idare etmeyi. ne mutlu sana ki sen bunu başarabiliyorsun, ve bu dünyadaki haksızlığın cezasız kalmayacağına inanıyorsun. imreniyorum sana dindar kardeşim. lakin şunu bil ki, dinler tarihi boyunca bilinen yaklaşık 3000 tanrı var. ben bu tanrıların hiçbirine inanmıyorum. sen ise 2999 tanesine inanmıyorsun. bana göre sen, en az ben kadar ateistsin.