sevgili günlük;
bu amına kodumun dünyasında pazar gecesi ve pazartesi gecesi dizilerini bekler oldum. kendimden sıkıldım lan. kursa gidip geri kalan kısımda ders çalışırmış gibi yapıp evde takılıyorum, saatlerce uludağ sözlüğü açıp mal mal öyle bakıyorum. ben böyle biri değildim noldu bana böyle anlamadım. geçen l&m'de benjamin şirine tv'dr konuşuyordu ya onun yanlızlığı ile alakalı bildiğin üzerime alındım sözlük. dışarı çağıran arkadaşlarımla görüşmüyorum ama telde aradıklarında da bildiğin kapatmıyorum. nedir benim bu ruh halim düzelebilecek miyim?
nasıl başlamak gerektiğini bilmediğin her yazıya kendini dolu dolu başlamış hissine kapılı buluyorsun. insanlar güzel, insanlar komik, insanlar konuşuyor, insanlar dertleşiyor ama boş gibi. sanki onların ağzından çıkan hiçbir harf kulağıma değmiyor hissiyatına kapılıyorum, kendi kendime konuşmak (hayır, deli değilim) yazışmak ve isimsiz cümlelerde, kitap aralarında kaybolmak ruhumu tahrik ediyor.
her seferinde bunun kendi tercihim olduğunu düşünsem de bir ortamda konuşmaya başladığımda "ne demek istediğini anlamadım" uyarılarına maruz kalmak hoşuma gitmiyor, kendi dilimi makasla kesmek, ya da ötekileştirmek derdine düşüyorum. ortak bir dil varmış da, sadece ben anlamıyormuşum hissi beni kendime, beni içime kapatıyor.
ama sıkılmadım, ama tüm "nasılsın"lara "iyiyim".
biliyorum, bir gün iç cıvıltısı, harfleri ve konuşurken kurduğu cümleleri bana kendimi anlaşılıyor hissine kapılacak kadar tanıdık gelecek biriyle, deli gibi sosyalleşeceğiz.
hergün aynı şeyler yazılan günlüktür.
örneğin; sabah kalktım kahvaltımı yaptım,televizyon izledim, gece yatana kadar bilgisayarda oyun oynadım. yattım birazdan uyuyacağım.
çocukken okuduğum bir romanda çocuğun biri günlüğüne isim vermişti. ben de sana isim vermek isterdim ama o çocuk mahallede en sevdiği arkadaşının ismini bırakmıştı günlüğüne. benimse mahallede hiç en iyi arkadaşım olmadı mahalle maçlarına bile kimse bulunazmazsa kaleci olarak çağrılırdım. ya da bir oyuna başlanırken ilk ben ebe olurdum ve ben ebelikten çıkınca oyun biterdi. sana verecek bir isim bulamadım işte. neyse.
bugün çok farklıydı benim için. manava gitmek zorunda kaldım. annem manavla iletişim kuramayacağımı bildiği için elime bir kağıt tutuşturdu. kağıtta bir kilo patates yazıyordu. manava gittim kağıdı gösterdim. önce manav biraz baktı bana. o sırada tedirgin oldum acaba kaçsam mı diye düşündüm ama yine de bişey söyleyemedim. sonra manav elime bir poşet tutuşturdu ben de elimdeki beş lirayı tezgaha bırakıp hızlıca çıktım manavdan. garip bir deneyimdi benim için. bildiğin patates satın aldım sözlük. şimdi annen o kağıdı yazıp da vermese bok alırdın deme. gün gelecek kağıt olmadan da patates satın alabileceğim. belki de soğan bile alırım. ama kim bilir işte zaman gösterecek.
isten eve evden işe yaşıyorum sözlük. içine edeyim burnumun dibine inşaat dikiyorlar uyutmuyorlar haftasonu. Gündüz üçte dörtte uyanmayı özledim.hadi rocka spora başla bu haftasonu diyorum sonra amaan boşver ferihanın tekrarı var şimdi diyorum. Sana ne acaba silik kapıcı kızından değil mi? Yok başkalarının derdiyle dertlen kendi acınası halini unut. Tek yaptığım bu. A hiç dışarı cıkmıyor musun filan diyorlar yok diyorum. Yadırganıyorum. Cıksam ne olacak ki sanki arkadaşım mı var? Sevgilim bile altiyuz kilometre uzakta. Mesajla götürüyoruz işi. Yaşamak bu mudur sözlük? Ölü gibiyim remen.
sevgili günlük bu gün yine aynı tıpkı düne benziyor, yine bu gün facebook'tan diğer insanların yaşantılarına onların arkadaşları ile gezdikleri yerlerin fotoğraflarına baktım bu bana acı veriyor ama artık anladım ben böyle kendimi cezalandırıyorum yine bu gün aynı şarkıları dinledim onların içinde yaşıyorum çünki, ne yapayım günlük? Insanlara kendimi sevdirmek için herşeyi yaptım ama olmadı hatırlıyorum lisedeyken arkadaşım "sen gelme bizim karizmamızı bozuyorsun" demişti benzerleride oldu ama bu kadar neti hiç olmamıştı peki demiştim o zaman şimdi annem bana somurtmamamı insanlarla konuşmamı söylüyor, nasıl yapayım günlük? Ben elimi eteğimi çektim bir makalede okumuştum aldırılmak istenen çocuklar bu duyguya düşüyormuş tam beni söylemiş neden annem aldırmak istemiş beni... Neyse günlük yarın devam ederim sende bende burada olacağız ve ben yine aynı kelimeleri kullanacağım merak etme.
sevgili günlük,
tek dostum da kıçıma tekmeyi bastığından beri artık dışarıda takılacak insanım da kalmadı. ne arayanım var ne soranım amk!!! çok asosyalim çok!
genelde sınav zamanlarında doldurulan günlüktür. öyleki bir ay boyunca çalışmadan itina ile biriktirilmiş dersler iki haftalık bir süre zarfında çalışılmaya bırakılır ki bu haftalar geldiği vakit kurbanımızın-pardon asosyal adayı arkadaşımızın-çileli günleri de başlamış olur. bu zavallının odasından çıktığı pek nadir görülür.bitkisel hayat modlarında sadece nefes alarak ve ders çalışarak yaşar.*.*
sevgili günlük,
bugün, dünden farklı olarak para çekmek için ebesinin nikahındaki bankaya gittim. kira günü olmasa ya da sigaram bitmemiş olsa yine çıkmazdım ama işte, arada böyle değişik şeyler de yapasım geliyor, çok eğleniyorum. eve dönerken hafiften yağmur atıştırmaya başlayınca "yaşasın" dedim içimden, "yaşasın, sırılsıklam olacağım". sonra kesildi tabi yağmur. "neyse" dedim, "olur öyle".
evimdeyim şimdi, her zamanki koltuğumda. özlemişim onu da, bu kadar ayrı kalmak canımı sıkıyor bazen ama olsun. şu an keyfim yerinde çok şükür. yemek saatine de var daha. ders çalışmam gerekiyor aslında, onu da yarın çalışıveririm. yumurta kapıya dayanmalı ki bir anlamı olsun. dur bir sigara yakayım.
ne diyordum. hea, dizi falan mı izlesem diyorum yoksa film mi? hep arada kalıyorum biliyor musun günlük? hiç sevmiyorum bunu. sonunda sevdiğim koltuğuma yayılıp televizyon izlerken buluyorum kendimi. yine de televizyon izlerken çekirdek çitlemek keyif veriyor insana, tavsiye ederim.
neyse, mutfağa gitmeliyim şimdi. buzdolabının kapağını açıp öylece bakmam lazım. sonra uğrarım yine ben sana cicim. hadi öptüm.
sabah kalkmadım. yatakta debelendim durdum. uyumuş kalmışım öğleye doğru. namazı da kaçırdım. sonra ikindi üstü acıktım. kalktım kahvaltılık bişeyler yedim. ikindiyi kılmak istemedi canım. televizyonu açtım. sihirli annemin tekrarını izledim. akşam yemeği yemek istedi canım. yedim. akşam namazını kıldım. gece oldu. televizyonda bişey bulamadım. nette takıldım. eliminen gonuştum. sonra az daha oturdum. yatağa geçtim. bu saatte kim namaz kılacak dedim. tavanı izlerken uyumuşum. saat 12 de telefonum çaldı. liseden arkadaşım arıyormuş. açmadım. canım istemedi. msj attı o da. yok neymiş 20 tane kız 2 de erkek bara gidiyorlarmış. ben de gidersem 3 olacakmış. gel. yahu ne gelicem dedim uyudum. saat 4te uyandım. aklım başıma geldi. arkadaşımı aradım. nerdesiniz dedim. amsterdama uçmuşlar ilk uçakla. hay kafama sıçayım. yatıyorum ben geri.
öğlen uyandığımda ne yapacağımı bilemedim. çıktım, cafeye gittim. 2 kişilik bir masaya oturdum bekledim. akşam üstü olmuştu, bekledim. iskelede herkes evine koşuşturmaya başlıyordu ben yine bekledim. biz hep burada o saatte buluşurduk. ben yine bekledim. baktım epey vakit olmuş, gece vakti dışarı çıkmasın diye eve döndüm, uyudum.
28-05-2010
akşam çok sıcaktı pencere açık uyumuşum. sabah oradan sızan mayhoş rüzgar ile uyandım. kahvaltı yapmamıştım. cuma günüydü, kahvaltı günümüz. koştura koştura gitmiştim pastane tarzı kafeteryaya. açık büfe kahvaltıyı çok severdik. ben tabağımı hazırladım onun gelmesini bekliyordum. bir saat bekledim, trafik var sandım. gelmedi. neyse dedim içimden, belki modaya geçmiştir diye düşündüm. gittim oraya. herkes sevgilisi ile geziyordu, üzülüyordum. nerede kaldı diye de meraklanıyordum. bir çay içtim, kayalıkların oraya indim. dalgalar pek hırçın değildi. ilkbahar dalgalarını bana benzetirdi, uysal olduğumdan. bende ona sonbahar dalgası derdim, hırçın ve asi olduğundan. oraya da gelmedi. eve döndüm, uyudum.
29-05-2010
uyandığımda saat 9 bile olmamıştı. bu gün bana gelecekti, film günümüzdü. belki yine sevişecektik filmin sonunda, belki de dudağımdan öpüp iyi ki varsın meleğim diyecekti. saçını okşayacaktım. elimde dağılacaktı. bunları düşündüm sabah sabah. aşkı yine hissettim, güne güzel başladım. kendimi şımarttım sabah sabah kahvaltıyı hazırladım, duşa girdim. çıktıktan sonra hazır bir kahvaltıya oturmak hoşuma gitti. güzel güzel yedim. kendimi iyi beslemiştim. film seçmeye gittim seyhan müziğe. bir kaç olası film aldım. döndüm. filmleri bildiğimi düşünsün diye onun geleceği saate kadar izledim. saat 7 olmuştu. gelmek üzeredir diye mısır patlattım. çok severdi tuzlu olursa. saat 7 buçuk olmuştu merak etmişti. kapı çaldı koştura koştura açtım kapıyı. kapıcı imiş. verdim çöpü. oturdum. mısırdan atıştırdım, biraz daha, biraz daha. bitmiş.
30-05-2010
uyuyup kalmışım gece. umarım uyumuşken gelmemiştir çok üzülürdüm. bu gün herkes kendi arkadaşları ile zaman geçirecekti. en yakın arkadaşım ile öğlen buluşacaktık. hazırlandım. her zaman ki gibi kilisenin önünde buluşup oradan boğaya gidecektik, oradan da burger king'e. kilisenin orada çok bekledim, insanlar bana baktı ekildi mi bu çocuk diye. gittim boğaya belki buraya gelirdi. insanların fotoğraflarına konu mankeni oldum. baktım bu çocuktan iş yok yemeğimi yedim eve döndüm. çamaşırlarımı yıkadım, astım, kuruttum, dolaba yerleştirdim. yine uyudum.
.
.
.
14-07-2010
epey zaman geçti yazamadım sana. kendimi bile kaybetmişim artık. onu aradım. açmadı. pazar dostu dediğim arkadaşımı aradım. açmadı. ben yine her gün yapacaklarımdan eksik kalmadım. her günümü ritüele bağladım. her gün onu bekledim. temmuzun bilmem kaçıncı çarşambası işte. uyandım, sakalım uzamış, kestim. saçımı 3e vurdum makine ile. büfeye gittim. bira aldım 9-10 tane. içerim dedim. nasılsa tatile gitmiştir gelmez. akşam oldu babadan kalma eski püskü plaklardan birini açtım dinledim. harekete bak yahu! eski şarkılarda bira içiyorum!? ama rakı sevmezdim ne yapayım yani. içtim, içtim, içtim. kustum sonra. fazlası zararmış anladım.
.
.
.
24-10-2010
uyandım mesaj sesine. 3 mesaj gelmiş. "doğum günün kutlu olsun canım" ve benzerleri. oda yazmış mesaj. doğum günün kutlu olsun meleğim diye. geri dönüş yaptım ama bir daha atmadı cevap. güzel bir sürpriz yapar akşama herkesi toplar diye düşündüm iki tane 70lik kavunlu votka aldım. akşam oldu. kapı çal artık. çalmıyordu. geceye doğru adım atarken bir votkayı içtim tek başıma. sonrasında yine uyudum.
.
.
.
25-11-2010
gece uyuyamadım. sabaha karşı uyuyakalmışım. uyandım, saat öğlene doğru işliyordu saniyelerini. hiç kullanmadığım telefonuma bir mesaj gelmiş. hayret! o yazmıştı mesajı. açamadım. çünkü bugün 1. yılımız dolmuş olacaktı. gittim atmden para çektim. bugün güzel bir gündü. ona güzel bir an yaşatacaktım. güzel bir çiçek buketi yaptırdım. evine gönderdim. adres teslimatı yapılmamış. taşınmışlar. bana söylemeden hemde. meleğim gitmiş bir yerlere. bilemedim ne yapacağımı. mesajı okudum. "kimse sen değil"... sabah ola hayrola dedim. uyudum. *
hayat çok boktan.
sanki aniden bir mikrofon uzatılacak, kendimi derin bir röportajın içinde bulacakmışım gibi galiba biraz öyle hissettim şimdi ve anlattım sonra, lirik bir şarkı eşliğinde anlattım.
sigaram bitmese dışarıya çıkacağım yok. malum mevsim paltolu, kazaklı, çamurlu çok soğuk. ben de buzdan adam olunca adımlarım kapının eşiğinden çıkmaz oldu. hem çıksam bile ellerimi cebime soktuğumda yere düşen gölgemi pek beğenmiyorum, uçurtma gibi oluyorum! kanatlarım varmış gibi... hiç çıkasım gelmiyor. iki lafın belini kırmaya kalksan o da çok suni geliyor şimdilerde, oturuyorum odamda; kırık kornişte idam edilmişçesine sallanan perde, ben ve yeşil elma. iyi anlaşıyoruz aslında. ve bundandır belki, kötürüm muamelesi yapıp içeriye tıkılmam kendimi. bütün bunlar maskelerden oldu maskelerden. ah bir düşse şu yüzlerdeki boyalı cepheler. veya bir uçurtma uçursam her şey değişecek...
sevgili günlük,
paramın yatmasına az bi zaman kaldığı için dolaylı olarak aysonundayım. parasızlıktan asosyal olmaya mecbur bırakıldım. ayrıca finallerin de bi etkisi olabilir.
-7 ocak 2012 .
yine bir final haftası sürecindeyim günlük. bütün dönem yalnızlığımı asosyalliğimi unutmaya çalışıp kendimi derslere vermeye çalıştım ,uyuşturmaya çalıştım kendimi .ama galiba şimdi de biriktim lan. bütün dönem üniversitede hiç çalışmadığım kadar çalıştım 'arada yanımıza gel cnm yalnız oturma' deyip imalarda bulunan gerizekalıları fazla kafama takmadım ama hepsi boşaymış galiba..kendimi kandırmışım hep yine aynı ben finaller de kötü geçiyor sevmiyorum ben böyle son şansları falan. hiçbir şey değişmeyecek galiba belki mezun olacağım 5 6 senede asgari ücrete dersanede öğretmenlik falan yaparım ben .hayal gerçekten istediğim herşey. çünkü ben buyum ,değişemedim ki hala. bugün tv'de saçma sapan dandik bir dizide arkadaşına çay alıp ona iyi hissettirmeye çalışan arkadaşını gördüm .buna bile bi saat ağladım lan .hani derler ya şöyle bi sevgilim olsun beni çok sevsin falan filan .yok lan benim bi tane gerçek dostum olsun diğer arkadaşlıklarımdan farklı olarak bu sefer ben de anlatayım birşeyler. beraber aynı müzikleri dinleyelim aynı duyguları hissedelim ,beraber film izleyelim değerlendirelim yorumlar yapalım, aynı şeylerle ilgilenelim ,felsefe yapalım. küçük detaylardan komik şeyler bulalım gülelim hep. saat kaç oldu hala aramadı napıyo bu çocuk yaa'yla başlayan muhabbetler etmeyelim hep .çok güzel olurdu hiçbirşey bana dokunamazdı herhalde..neyse günlük tekrar gelirim sağlıcakla kal.
sabah kalktım. kalvaltımı hazırladım, ördeklerimi besledim. evi topladım, ders çalıştım. deneme sınavı çözdüm. şuan da manchester derbisini izliyor ve united'i destekliyorum. yalnızlığımın tadını çıkartıyor ve oflamıyorum.