sana misafirliğe gelmesi ve daha sonra "kanka sana bi şarap getiricem birazdan"diyerekten siz mutfakta bulaşıkları yıkarken apar topar çıkıp o 1.5 litrelik şarköy şarabını uçarak getirmesi.
ee hani şerefsizlik nerde sensin lan o şerefsiz deyişini duyar gibiyim hocu.ama adam sizin cüzdanınızdan kaşla göz arasında aşırdığı parayla almıştır şarabı...bir de masayı donatışı vardı ki evlere şenlik,senin evinde sana hizmet eden biri.meğersem benim paramla bana jest yapıyormuş çükü düşesice.
orospu çocukluğu parayla değil diycem sana ama gördüğün gibi orospu çocukluğu parayla,paran olmasa ne sen,o karaktersizle arkadaş olurdun ne de onun orospu çocuğu olduğunu öğrenirdin.
çok mutluydum birileri beni yaşatmak için mücadele veriyor diye.yanılmışım.
bu akşam çok küfrettim,ağzım yamulmaz umarım.
edit:eksileyen ibne parayı sen mi çaldın yoksa?topsun olm.
yaklaşık 1 sene boyunca aynı evi paylaşırsınız , sanki evladınızmış gibi ona kol kanat gerersiniz. işsizdir, parası yoktur, ona bir kaç iş bulursunuz beğenmez hiç birini ve çalışmaz hatta araya çok sevdiğiniz birisini sokup gayet güzel bir iş için görüşme ayarlarsınız ama görüşmeye bile gitmez, sizi mahçup eder, bu sırada eve alınan tüm kumanya , malzeme , alet adevat vs. , kira, fatura sizin sırtınızdadır sesinizi çıkarmazsınız , 2-2,5 aylığına şehir dışına çıkmanız gerekir, giderken bir miktar para bırakırsınız, (fatura , kira ve o kişi sıkıntı çekmesin günlük ihtiyçlarını karşılayabilsin diye) ve ne olursa olsun en ufak sıkıntında beni ara dersiniz ama döndüğünüzde internet ve suyun borcundan dolayı kesildiğini son ay kirasının yatırılmadığını öğrenirsiniz, kız arkadaşınızla birlikte tatile gitmek için ayırdığınız paranın bir miktarını onun ihtiyacı var diyerek ona verirsiniz , tatil planları suya düşer, derken bir gün yurt dışına çıkmanız gerekir ve 5-6 ay gibi bir süre olmaycağınızı söylersiniz , giderken yine elden geldiğince bir miktar para bırakır bir sıkıntı olması durumunda sizi mutlaka aramasını söylersiniz.
Ve acı gerçek, siz yurtdışına gittikten kısa bir süre sonra haberi alırsınız. Kardeşiniz , evladınız gibi gördüğünüz arkadaşınız siz gittikten sonra evi boşaltmış (emlakçı ve ev sahibine oldukça geç haber vererek, boşuna kira işlemiştir bu süreçte), eşylarınızı satmış , sizi haybeye ödenmemiş kiralar , birikmiş ve bir kısmı hukuki sürece girmiş faturalarla baş başa bırakmıştır. Ve üstüne kendini haklı çıkarmak için sizin hakkınızda iğrenç yalanlar ve iftiralarla karalama kampanyası başlatmıştır (Gerçi sizi oldukça iyi tanıyan arkadaş çevreniz bu şahısa itibar etmez ama manevi olarak yara almışsınızdır bir kere, kendinizi kullanılmış hissedersiniz , acısı kolay kolay dinmez, çünkü bunları yapan kişi çok sevdiğiniz , değer verdiğiniz bir insandır, kendinizi aptal gibi hissedersiniz).
işte bir arkadaşın yapabileceği en büyük şerefsizlik budur.
hayatım boyunca * tanık olduğum en büyük şerefsizlik işte şu olaydır;
K: kız (oğlanın 7-8 aylık sevgilisi) (oğlanın ailesiyle tanışılmış ve ilişkinin ciddiyeti etrafa duyurulmuştur)
E: esas oğlan
A: esas oğlanın ev arkadaşı ( aynı yerde büyüyen ve sıkı dostlukları olan)
E ve K sevgilidir. ikisi vakitlerinin büyük çoğunluğunu birlikte geçirirler. okula birlikte giderler, yemeklerini birlikte yerler, birlikte uyuyup uyanırlar.
yine böyle günlerden birinde, ikisi de evdeyken E'nin dışarı çıkması gerekir. diğer 2 ev arkadaşı evde yokturlar. K evde kalır.
E işlerini halledip döndüğünde A ve K'yi birlikte yakalar * .
evet hırsızlık yapmak, iftira atmak, dolandırmak vs. bunlar arkadaş tarafından yapıldığında şerefsizliktir. ama eğer söz konusu olan eş veya sevgiliyse o zaman olay çok farklı bir boyut kazanıyo maalesef.buna şerefsizlik tanımı bile az geliyo. sanırım bunun adı namussuzluk oluyo.
kızların yanında oturuyorduk arkadaşlarla. bir şeyler konuşuyorduk ve konu hepimizin arasındaki arkadaşlığa geldi. bir kız yanımdaki arkadaşlarıma sen şöyle kötüsün, sen şöyle yapıyorsun, sen böylesin diyerek hepsini kötüledi ve sıra bana geldi. bana "benim en sevdiğim erkek avada kedavra'dır. ben hiçbir kötülüğünü görmedim onun. çok iyi birisidir." dedi ve diğer kızlar bunu onayladı. tam artislik yapacakken ve götüm tavan yapmışken bir arkadaşım çıkıp "siz onun diğer hallerini, siz yokken neler yaptıklarını, sizden nasıl bahsettiğini bilmiyorsunuz." dedi. şerefsizlik bu değil de nedir ? ben o kızlar hakkında tek kelime kötü söz bile söylememişken arkadaşımın yaptığı şerefsizliğe bak. o çocukla bir daha konuşmadım ama kızlardan biri bana "senin bizim hakkımızda kötü söz söyleyebileceğine inanmam." dedi ve aramız düzeldi.
not: yaşanmış bir olaydır.
edit: imla
sevgilinizden ayrılmış ağlıyorsunuzdur, o ise bir yandan teselli eder gibi gözükür fakat içten içe sevindiğini sezinlersiniz en büyük şerefsizlik budur, başınızı öne eğip ağlarken birden başınızı kaldırınca onun gülümsediğini görmek acıtır.
değer verirsiniz, dostum dersiniz, kimseye anlatmadıklarınızı anlatır, kimseyle paylaşmadıklarınızı paylaşırsınız. gün gelir sizi başka biri için satar nasıl olduğunuzu bile merak etmez ki arayıp sormadığı insanlar onun her derdinde yanında olmuş, her sıkıntısına çare arayan insanlar olmuştur. bunun değerini bileyip başka hayatlar seçmiştir kendine. doğru olmayan, sonu olmayan yanlış şeyler yaptığını kabul etmeyip bizi suçlamıştır. bunlara rağmen yine ona destek olmak istesek de bizi bildiğin iplememiştir. kendi haline bırakılmış artık ne halt yerse kendi bilir diyerek hem hayatınızdan hem kalbinizden çıkartmışsınızdır. çünkü o eski arkadaşınız, yeni bir karaktere bürünmüş farklı biridir.