anne kediyle ilgili her şeyin kendi başına kalacağını bildiğinden kabul etmek istemez. iki gün yem verirsin, üçüncü gün arkadaşlarla, dördüncü gün sinemaya sonra beşinci gün ''anne şunu bi yıkasana yaa, kokmuş hayvancağız.'', altıncı gün ''üff ev ne biçim kokmuş, kakasını toplasaydın ya anne''... bunun bi de kılı, tüyü sonra tırmık izleri, koparılmış çiçekler, ölümüne tırnaklanmış koltuklar, mart ayında bütün gece camlardan serenat yapmalar... kadın biliyor böyle olacağını ne diye kabul etsin? kedi şirindir tatlıdır filan da pek ev hayvanı değil azizim. başta hayvana yazık yani...
zor bi durumdur. zira geçmişte beslediğiniz kediden evin annesi çok çekmiştir. evin ergenleri okulda, işte gün boyu kedinin nazını çeken anne bununlada yetinmez pisliğini, sidiğini temizler. bu durum anneyi canından bezdirmiştir.
anneden anneye değişen ama hiç bir zaman kolay olmayan durum.
anne: - o kedi bu evden gidecek!
ben: -o kedi giderse ben de giderim! *
anne: -kedini de al s..git o zaman! *
sonuç; aksam yediye kadar kucağımda kediyle kapının önünde babamın gelmesini bekledim... *
çok zordur. öncelikle temizlik ve kediyi anneye sevdirme noktasında askeri stratejilere yakın bir stratejik yaklaşım sergilenmeli. hatta bu bile şüphelidir.