bir adamin geometrisi

entry1 galeri0
    ?.
  1. Laf ebesi bir kilidin çıkardığı sesin ardından evindeydi adam.... onu duvara bağdaş kurmuş yaşlı bir müzisyenin düşlerinin sesi karşılıyor, çiçeklerini yiyip kurutan yeşil böcek yatağının üzerinde unuttuğu armonikayı çalıyor.... d minör adagio presto.... irkilip kendine geliyor.... çoğu geceler uyuyakaldığı, sert zemininin yüzünde iz bıraktığı masasına geçiyor...

    su dolu kabin içerisinde sabit duran muma dokunuyor parmağının ucuyla, dalgalanıyor su.... cebinden ateşini çıkarıp yakıyor mumu,, yalnızca mum ışığı aydınlatıyor rutubetli odasını...

    Neler saklı su yirmi beş metrekarelik odanın her kösesinde.... kalkıyor oturduğu sandalyesinden... duvarlarda resimler... dokunuyor, hiç birisi nefes almıyor resimlerin... ve odada kilitli bir adam... adamın ismi, bir sırdan ödünç alınmış..
    dış kabuğu içinin gardiyanı seklinde devam ediyor takılmaya...
    (bir)az su...

    Kanıtlarının kesinlik ve apaçıklığı dolayısıyla matematikten zevk alırdı en çok... biliyordu, 1 (bir) etkisiz eleman olduğu kadar tekliktir, birliktir, yalnızlıktır... yalnızlık; başkalarının hayatlarının etkisiz elemanı olmaktır...
    uzun zaman olmuştu evet... sanki her şey unutulmuş bir rüya içinden sesleniyordu adama... hani olur ya, rüyanın içinde o rüyayı daha önce gördüğünü anımsarsın, ama uyanınca hiçbir şey hatırlamazsın... ah, düş tortuları...
    "yalnızlık boşlukla çevrelenmek ve boşlukla dolmaktır..." diyor adam soranlara. "evrende sığınacak tek bir kuytu bulamamaktır, boşluk sarhoşluğudur..."

    Ne zaman dört başı mamur bir işe kalkışsa (aska düşmek gibi) kuyruğunu kıstırıp sürünerek kaçıyor kendi içine... özlemeyi deniyor, unutuyor... çok unutkan, hatta yanılgılarından ders almayı bile unutmuş...
    Düşleriyle hipnotize olmuş bir adam duruyor pencerenin önünde simdi... yağmur yağıyor... damlalar öylesine kocaman ve sık düşüyor ki, yemyeşil göl kaynayan bir su adeta...
    içini çekiyor adam aniden, üşüdü besbelli... her iki koluyla sarıp sarmalıyor kendisini, gözlerini kısarak; "iyi ki geldin... zaten ne zaman bir boşlukta salınıyor olsam yüzünde bir mona lisa reprodüksiyonu ile ortaya çıkarsın. tesadüf olmalı, ya da dalga geçiyorsun benimle…"
    Bir gök gürültüsüyle sarsılıyor aniden...
    Etrafına bakıyor ifadesiz...
    Oda nemli,
    Oda soğuk,
    Oda sessiz,
    Adam yine yalnız...
    ve,
    Uçtuğu bütün düşler yapma birer çiçek(miş)

    " ifade edebiliyor olma"nın

    kumbarasıdır

    suskunluk
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük