"...Bir kenti böylece bırakıp gitmek
içinde bin kaygı, binbir soruyla
Bitmemiş bir şarkı dudağında bir yarım ezgi
Sığınmak, şarkılara sığınmak bir ömür boyu..."
(zülfü livaneli/gözlerin)
bir şehri terketmek her şeyi geride bırakmaktır aslında. hayatında iz bırakmış yüzleri, evleri, sokakları, yaşanmışlıkları, yaşayamadıklarını, içinde kalanları, her şeyi...
hep içinde kalacagını bile bile bırakırsın arkanda. yarım kalan aşklar, yarım kalan arkadaşlıklar... damakta buruk bi tat... her zaman akılda kalır. acaba yaşansa?... dersin sonunu getiremediğin sorular sorarsın kendine. boşuna! bitmiştir! artık her şey geridedir.
dudakta yarım bi ezgiyle yıllarca sana o şehri hatırlatan şarkıya sığınırsın. sığınmaya da devam edeceksindir!..
"...SevenLerden biri ben
Arkada bıraktığım sen
Kim olduğunu biLiyorsan
SöyLesen
Ah yağmur dönerken kara
ŞarkıLar var faLımda
Hepsi sana bu gece Ankara!.."
(vega/ankara)
ergenlik gibi hassas bir dönemde başa gelirse, bir fidanın memleket toprağına salınmış tazecik köklerinden koparılması kadar can yakıcı olabilmektedir.
oturduğunuz evinize daha farklı açılardan yüzlerce kez baktıran eylemdir. eşyalar toplanmış, kamyona yüklenmiş iken evinize bakarsınız. eskisinden daha güzel gözükür gözünüze. oturduğunuz muhit gözünüze daha bir güzel gelir. daha sonra aracınıza binersiniz ve araba çalıştıktan sonra evinize, dolaştığınız sokaklara, arkadaşlarınızın oturdukları evlere, vs. her yere son bir kez bakarsınız. işte bu kadar zordur bir şehri terketmek. yoldayken bir daha gelmeyeceğim galiba diye düşünürsünüz. yıllarca orada oturduğunuz aklınıza gelir ve bir garip olursunuz. bunun üzerine yeni gideceğiniz yer aklınıza gelir ve terkettiğiniz şehri, o size sonradan güzel gelen şehri, bırakmaya çalışırsınız bir özlem ile.
"Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim," dedin,
"bundan daha iyi başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim ülkede."
Yeni bir ülke bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda
dolaşacaksın. Aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma-
Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok.
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
...
Dedin, "Bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim.
Bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet.
Yazgıdır yakama yapışır nereye kalkışsam;
ve yüreğim gömülü bir ceset sanki.
Aklım daha nice kalacak bu çorak ülkede.
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam
hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma,
yıllarıma kıydığım, boşa harcadığım."
Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler bulamayacaksın.
Bu kent peşini bırakmayacak. Aynı sokaklarda dolaşacaksın.
Aynı mahallede yaşlanacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Bu kenttir gidip gideceğin yer. Bir başkasını umma-
Bir gemi yok, bir yol yok sana
Değil mi ki, hayatına kıydın burada
bu küçücük köşede, ona kıydın demektir bütün dünyada.
alıp başını gitmek, başka diyarlara. herşeyi geride bırakmak. tüm hüzünleri, dertleri, kederleri bırakıp, ayrılmak geçmişinden. ve yeni bir hayata başlamak, tüm gücünle sarılmak yaşama, herşeyi yeniden sevmek ve nihayetinde ortak bir maziyi yaşamak yeni şehrinde, yeni şehrinle...