dolaptan gizlice yemek aşırmak. ben böyle adrenalin görmedim arkadaş. yakalanma korkusu, bir yandan, ayak sesi duyduğunu sanma tedirginliği bir yandan. korkudan altıma doldururdum, tadı bambaşkadır.
- misafirliği gittiği evin bilgisayarını kurcalamak.
- bahçeye kaçan topu alırken yaşanan heyecan.
- gecelere kadar arkadaşlarıyla zaman geçirmelidir.
- bisikletin tekerine plastik şişe koyup çıkan sesi dinlemelidir.
- anne terliklerinin tadına bakmalıdır.
- karşı komşunun kızına aşık olmalıdır.
- içinden geleni hiç çekinmeden söylemelidir.
duvarlarda oyuncak araba sürmek. Çamurla oynamak. Mahalledeki maçlarda kendinden büyük abilerle oynarken ezilmek. Top bahçeye kaçtığı zaman topu almaya gitmek. Falan feşmekan...
bayrama bir gün kala, yarın giyeceği bir bayramlığının olmaması ve annesi ile babasının birbirlerine çaresizce bakışları.
bir çocuk bunu görmeli, görmeli ki hayatın nasıl bir şey olduğunu bilmeli.
hayatın, sadece kendi içindeki bir mücadele olmadığını, birileri için de üzülmek gerektiğini bilmeli.
bir uçurtma gibi; hayali çatılara takılmış çocuklar vardır okul pantolonuyla bayram ziyaretine giden.
önlüksüz bir okul pantolonu, hayalsiz bir çocuk gibi belki.
çünkü o hep temizdi ya hani, pazar gecesi ütülenmişti ya hani.
işte hayatın, o okul pantolonu kadar temiz olmadığını bilmeli bir çocuk.
hayallerinin önüne bir demir kapı gibi çarpılan engeller olmalı.
o kapı şiddetlice çarpmalı ki, bilmeli düşmemesi gerektiğini.
bir gün elleri yara olduğunda şımarıkça ağlayıp annesinin yanına koşacağına,
bir gün elleri yara olduğunda usulca ellerini gizlemeli, gizlice üflemeli.
yaptığı yaramazlık sonucu mahelledeki amcalardan birinden dayak yiyip arkadaşlara acımadı ki oğlum kız gibi vuruyor demek , sonra hüngür hüngür ağlamak.