daha yeni okuma fırsatı bulduğum tatlı marlo morgan romanı.
"Su ol. su ol. sen su olabilirsen suyu bulabilirsin.
Soğuktum, maviydim, duruydum, çamurluydum, durgundum, çırpıntılıydım, buzdum, eriyordum, buharlaşıyordum, yağmur oluyordum, kar oluyordum, ıslaktım, canlandırıcıydım, sıçrıyordum, yayılıyordum, sınırsızdım. Aklıma gelen her türlü formuyla suydum artık."
Okumayı bitiremediğim kitap. Lisedeyken arkadaşımdan ödünç alıp okumaya başlamıştm. Çok hoşuma gitmişti çok da güzeldi. Bir gün okulda okuduktan sonra sıranın altına koyup orda unutmamla Kitap yoklara karıştı. Kitabı ödünç aldığım arkadaşla aram açıldı bu mevzu yüzünden kitap da öyle yarım okunmuş halde kaldı benim için.
içerisinde alternatif tıbbın varlığına inanmak ve guvenmek için bir çok örnek bulunabilecek olan, gerçek olduğu hesap edilince akılları zorlayan bilgiler yuvası kitap. Kitapta geçenleri birebir yaşadığımız empatisini kurarsak en azından imkansız olmaktan çıkabilir.
En etkileyici kısmı ise doğaya ait yaşayan bu insanların kendileri "gerçek insanlar" demeleri. Kenttekilere göre cahil, eğitimi kabullenmeyen, kıt zeka sahibi insanların aslında; doğa da elde ettikleriyle, çağdaş kültür içerisinde bulunan hiç birşeyden geri kalmamamış olmaları ve bunu seçmiş olmaları ön yargının yanılgısının kanıtı.
Hafızası kayıt gücünde olan insan bu kitaptan sayısız bilgi alabilir. Gerek toplumsal gerek kültürel. Kaçırılmamalı.
Okurken insanın kendisine bi dur dedirten müthiş bir kitap. Övgüyü fazlasıyla haketmiştir.
'Kan ve kemik bütün insanlarda bulunur farklı olan yürek ve niyettir.'
bir kadının aborjinlerle geçirdiği günleri anlatan kitap. gerçek mi yoksa kurgu belli olmasa da anlatmak istediği net:
modern insan mutlu mu?
morgan, ilkel bir hayat süren aborjinlerle günümüz modern insanını karşılaştırıyor. hangisi daha mutlu pek karar verememiş.
hikayeyi ele alış şekli kişisel gelişim tarzında olduğu için hiç sevmedim. böyle bir malzeme daha iyi değerlendirilebilirdi.
kitaptan aklımda kalmaya değer tek şey ingilizlerin aborjinlere yaptığı zulme karşı onların kendilerini hadım ederek tepki göstermeleri. ingilizler onların soyunu kurutmaya, asimile etmeye çalışırken böyle yapmaları dünyanın en büyük ironisi.
"Aborjinler çölde giderlerken aniden dururlar. Morgan'da onlara "mola zamanı değil, neden durduk?" diye sorar. Yerli reis der ki; ''Çok hızlı ilerledik, Ruhlarımız geride kaldı. Ruhlarımızı bekliyoruz."
arkadaşlarıma bize özgü yarışlardan birini tanımlayabilmek için bir sıraya dizilip hızla koşmaya başlamalarını önerdim. en hızlı koşanın kazanmış olacağını söyledim. kabile halkı güzel, kara gözlerini kocaman açarak baktılar bana ve biri şöyle dedi:
- iyi ama bir kişi kazanırsa bütün ötekiler kaybetmiş olur. bunun nesi eğlenceli ki? oyunlar eğlenmek içindir. neden insanları böyle bir deneyime tabi tutup, sonra da tek bir kişiyi gerçekten kazananın o olduğuna inandırmaya çalışıyorsunuz? bunu anlamak bizler için çok zor. sizin insanlarınız bunu kabullenebiliyor mu?
gerçek mi kurgu mu olduğu farketmiyor, hayatta kalma, yaşama gücü veriyor insana. ayrıca belki de yazar, üstüne çok gelindiği için çıkıp "kurgu" demek zorunda kaldı... onu da bilemeyiz.
tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etme gücü, değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti ve bu ikisi arasında ki farkı anlayabilme sağduyusu ver.
hayatınızı değiştirme yolunda inanılmaz gaz veren kitaptır. her okuyuşunuzda yüreğinizi sımsıcak kılar.
hele ilk okuduğumda 13 yaşında falandım, kızılderili sanmıştım kendimi.
tabii benim kadar üşengeçseniz, bu değiştirme arzusu kısa sürede sönüp gider.
belki de gücünü "gerçek bir hikaye" üzerine kurulu olduğunun söylenmesinden alan, yazarının hikayenin kurgu olduğunu itiraf etmesiyle bir parça hayal kırıklığına uğrattığı etkileyici bir kitap.
--konusu--
Bir Çift Yürek, Amerikalı bir kadının Avustralya'da yaşadğı ruhsal yolculuğun öyküsüdür. Göçebe kültürden Aborijinler eşliğinde, kabilenin kendilerini adlandırdıkları şekliyle, "Gerçek insanlar"la birlikte dört ay boyunca, çölün çorak coğrafyasındaki bitkiler ve hayvanlarla uyum içinde yaşamayı öğrenir. Olağandışı insanlardan oluşan bu toplulukla birlikte yaptığı yolculukta Morgan, bu insanların 50.000 yıllık kültürlerinin felsefesi ve bilgeliğiyle tanışır.
Macerasının ilk gününden itibaren bu çetin yolculuğun zorluklarıyla mücadele etmek zorunda kalır. Dayanıklılığının hergün sınandığı bu zorlu yolculukta, karşılaştığı her zorlukta birlikte ruhu da değişime uğrar. Aborijinler onu, büyük bir alçakgönüllülükle kendilerinden biri olarak kabul eder ve onun şefkat dolu öğretmenleri olurlar.
--konusu--