bioshock 1 i çok beğendim , bioshock 2 yi orjinal aldım onuda çok beğendim. rapture un o muhteşem mimarisinden tut , okyanusun altındaki yaşam mücadelesine kadar herşey mükemmeldir.
yeni bioshock oyununun rapture ile bir ilgisi olmayacak , ilk 2 oyundaki hikayenin devamı yada bağlantısı olmayacak.
gayet iyi para kazandılar rapture dan... e herhalde battı bu elde ettikleri başarı saçma sapan bişi yapmaya karar vermişler. olaya bak göyüzü şehri vah vah vah ...
lan bioshock 2 nin trailer ına baktığımda nasıl gaza geldiğimi hatırlıyorum. burda ise saçma sapan bişi olmuş en başta atmosfer bile yok.
dolayısı ile orjinal oyun kullanıcısı olan ben , bu oyuna tek lira vermem + verdirtmem!
iyi bir şey yaptınız devamını getirin , saçmalamak zorunda değilsiniz...
"aynı şeyler gökyüzünde geçsin ehi ehi" diyen üstün zekalı yapımcıya da burdan en içten bela larımı gönderiyorum. 1. oyunda onlar çalışmışsada bu sefer saçmaladıkları ortada.
ayrıca mantık bile tutmamaktadır. uçan şehirler yakıtla çalışmaktadır , terkedildiği anda yakıt koyacak birisi kalmadığı için şehirler yere çakılır. ayrıca o atmosfer seviyesinde oksijen yetersizdir.
bioshock da oksijen sağlayan kuleler mekanikti , sistem kendi kendini götürür durumdaydı.
insanlar , rapture advanture no : 3 ü beklerken sen bize teletubiess i satamazsın çok zeki yapımcı arkadaşım!
10 dakikalık oynanış vidyosu yayınlanmış olan oyun. oyun beklenin aksine rapture ciytde değil gökyüzündeki bi şehirde geçmekte aslında bioshock 2, bioshock un yanında büyük bir hayal kırıklığıydı benim içim ama yinede rapture city tamamen unutulmamalı bioshock 2 gibi zorlama ittirmeli kaktırmalı bi hikaye değil daha güzel bi hikaye ve oynanışla oyuncuların görüşleri alınarak yeni bir rapture city oyunu gelmeli. bunun dışında bioshock infinite güzel bi oyuna benziyor bakalım oyun rapture city ile nasıl bi bağlantı kuruyor çok merak ediyorum.çünkü yine plasmidler gırla gidiyor. bildiğim kadarıyla rapture cityde icat edilen bir buluş buna göre 3 oyun rapture cityden sonraki dönemde geçmeli ama oyunun duvar içi resimleri amerikan iç savaşı anlatıyor. dahada uzatmıyorum çok doluyum sözlük karakterlerinin içine edilmiş, hikayesi uydurulmuş, geç yüklenen içine edilmiş grafikleriyle bioshock 2 den dolayı. buda videonun linki:
masal gibi bir ortamın 2 dakikada rapture a döndüğü, elizabeth adlı yardımcı karakterle güçlerin birlikte kullanıldığının gözlendiği 10 dakikalık videosuyla çok etkili bir izlenim bıraktı bende. ancak bu sefer sistemler öyle kolay kolay oyunu kaldıramayacak gibi görünüyor. o asılıp diyardan diyara dolaşacağımız roller coaster sekanslarıyla çok sayıda oynayanında çok olumlu etkiler bırakacaktır ayrıca.
rapture u tercih etsemde , bioshock ismini haketmediğini düşünsemde şu videolar gerçekten oyun içiyse şayet harbiden güzel olmuş. hatunun etkileşimleri , dialogları muhteşem. ayrıca dikkatinizi çekerim mekan değiştirdikleri yerde filmin ismi "revenge of the jedi" idi. 6. film için ilk düşünülen isim yani. sonradan return of the jedi olarak değiştirildi.
15 dakikalık yeni oyun içi videosuna göre karakter belli süre damage almazsa recover oluyor. ben bunu seriye getirmelerini haklı buldum zira çatışmalar o kadar geniş alana yayılıyor, peşinize o kadar farklı düşmanlar düşüyor ki ben o karmaşada health derdine düşmek istemem, daha fazla çatışmaya odaklanıp güçlerin zevkine varabileceğim. kızın olayı da belli oldu sonunda, tarih akışını değiştirip time phase yaptığı objeleri bize cover veya saldırı aracı olarak sunuyor. tabii her kullanım arasında beklemek zorunda kalınacak gibi. ayrıca karakterin sürekli konuşması da güzel olmuş, tabii bunlar umarım script değildir.
gelmiş geçmiş en enteresan trailerlardan birine imza atmış olan oyun. sanki bir miti araştıran ekip gibi böyle gerçek bir olaymışçasına vurgulamışlar, sorular sormuşlar. bir de eskitmişler çok hoş olmuş.
büyük bir bioshock hayranı olarak son derece yetersiz buldum.
-en başta aşırı ama aşırı kolay. hiçbir yerde zorlandığımı hatırlamıyorum. bir kere elizabeth olacak kaltak tüm oyunu baltalamış. zınk silah ışınlıyor zınk mermi. sınırsız merminiz var. bir oyunda roketatarınız varsa ve sınırsız mermi kaynağınız varsa ne yaparsınız? evet tüm oyun roketatarla gezdim. en güçlü silahın cephanesi en az olmalıdır. yoksa tüm oyunun içine eder böyle.
-hikaye çok zayıf. ne imiş farklı evrenlermiş bilmemne imiş. geçiniz bunları, son derece boş ve anlamsız. bütün oyun boyunca adamakıllı bir iş yaptığımız yok.
-atmosfer bir kere bile tekinsizlik, korku, bilmemne veremiyor. son derece sıkıcı. evet ilk baş raylardan raylara atlamak keyifliydi ama sadece 5 dakka sürdü. sonrasında sıkıyor. bir kere gökyüzü atmosferi zayıf. kenarlara bulut serpiştirmekle gökyüzü şehri olmuyor. bir kere bile düşme riski tadamadım. tek hissettiğim yer elizabethi kurtarmaya gittiğimiz melek heykelinin orasıydı. geri kalanı ıssız, boş, anlamsız...
-düşmanlar çok tırt. öyle böyle değil. handyman şeker gibi bişi olmuş. bir big dady tekinsizliği yok. zaten 3 kere bile ancak çıkıyor karşınıza, o mekanik kuş zaten komple tırt. bioshock 1-2 de karşımıza bizim gibi elemental rakipler çıkabilirken burada sadece firemen var ki o da zaten elemental değil sadece alev makinesi taşıyan birisi.
-elizabeth komple fiyasko. içi boş, anlamsız en kötüsü de sanki yok gibi. zira hiçbir şekilde yapay zeka elizabethin yüzüne bile bakmıyor. evet bildiğiniz yok sayılıyor. enerjisi yok. ölme riski yok, dönüp arkanıza bakmıyorsunuz bile var mı yok mu diye. önceden gösterilen videolarda elizabethi korumaya falan çalışıyorduk... yalan olmuş o. yok öyle bişi. zira enerjisi yok. güyya prophetin adamları kızı geri almaya çalışıyor ama lafta. bu kısım big daddy little sister olayı gibi olmalıydı. little sisterı nasıl boş bırakınca çöküyorlardı kıza bundada öyle olmalıydı.
özetlemek gerekirse boş oyun. dergilerin sitelerin puanlama sistemine tüküreyim. önlerine gelen her oyuna 90 küsür puan vermeye alışmışlar. bir düşünün , bu oyuna 200 milyon dolar harcamışlar, sitelere , dergilere de koklatmışlardır elbette. yoksa bu puanı haketmiyor kesinlikle. bioshock 1-2 nire bu boş oyun nire.
oyunun sonu ise komple balon. bildiğin lost tarzı iğrenç bişi olmuş.
zeka yaşı 14 olanlara göre olmayan oyun. beyni balon olanlar anca mario oynasın birader.
oyuna gelecek olursam;
oyun değil 2013 veya son yılların, oyun dışı bile olarak son yılların en iyi yapımlardan biri demek hata olmaz.
zira bu oyunda öyle bir senaryo ve kurgu var ki sanırsam çoğu film ve dizide bile böyle muazzam bir kurgu ve senaryok yoktur.
oyun bittiğinde o final ile şok olmanız bir yana, muazzam olay örgüsü ve senaryonun damakta bıraktığı tat bir yana, ilk defa bir oyunda sonra netteki yazıları okumak, teori ve komplo üretmek bir yana.
evet bioshock infinite böyle bir oyun.
fazlasıyla ingilizce istemesi, fazlasıyla beyin istemesi nedeni ile zekası mario civarında olanlara hitap etmeyen oyun.
kesin oynayın.
not: dikkat ederseniz oyunun grafikleri vs.'sine yazmadım bir şey. zira onlarda güzel. ama bu oyunu insanı mest edercesine tat bırakan asıl etmen senaryosu ve kurgusu.
hiç ölmeden bitirdiğim oyun. eğer bir oyunu hiç ölmeden bitirmişsem anlayın ki çok kolaydır. tamam kolayda oynuyorum ama diğer oyunlarda niye ölüyorum peki? çünkü bu oyunun düşmanlarını çok kolay bir şekilde alt edebiliyorsunuz. senaryosuna, anlatımına diyecek yok fakat biraz daha zorlaştırsalarmış, elizabeth bize zırt bırt yardım etmeseymiş güzel olurmuş.
abartı bir yorum almış oyundur. "daha yılın oyunu demek için erken ama..." diyeceklerin sözünü burada kesmek istiyorum. çünkü erken. eğer yıl sonunda da yılın oyunu derseniz demek ki bu sene oyun çıkmamıştır.
kötü demiyorum, güzel oyun ama çok kolay, basit bir ilerleyişe sahip.
yıl sonu editi: özür dilerim sözlük. gerçekten yılın oyunuymuş.
oyunun zorluk seviyeleri arasındaki "zorluk seviyesi" çok fazla. hard modda her çatışmada 4-5 kere ölürken, medium seviyede 1-2 bazen 0'a kadar düştü. kolayda oynamadım.
basit bir ilerleyişe sahip demek saçmalık olur. "bitirmedin mi kardeşim sen?" diye sorulur. olm oyunu bitirince seri "mind-fuck"lar yaşadım lan. beynim amcıklandı.
oynadığım en iyi senaryolardan birine sahipti. vay efendim bunun içi boş, bu oyun balon demek...ne demek lan?! Ayıp yemin ediyorum. Bir kere ilk oyunla bağlantı kurabilmesi bile ayakta alkışlanır.
Düşmanlar boş falan değil, handyman ile ilk karşılaşmamda 10 kere falan öldüm. hard modda bir de. 10'dan fazla da ölmüş olabilirim.
Karakteri ve silahları geliştirdikçe "ehehe hemen ölüyorlar lan xd" halleri geliyor tabii. Aldırmayın. Zaten aldıracak gibi olursanız, hikayeyi kaçırmışsınız demektir. Baştan başlayın.
Oyun "First Person Shooter" olarak geçebilir, ama shooter'dan öte bir şey zaten. Tamam çatışmalarda çok güzel şeyler hissettiriyor ama oyunu sırf çatışmaları ve düşmanları için almak aptallık olur. Ya gelişkin ingilizceniz olsun, ya da türkçe yamayı bekleyin. Yoksa sıkıntıdan ölürsünüz.
"Tabii sizin gibi mallardan bunları anlamasını beklemeyiz ğahğahğağha"
Neyse, Elizabeth...Aşık oldum lan buna. Geçen yine motorized patriot sikertiyorum, "Bucker!?" diye bağırdı arkadan, böyle bir sağlık olsun, tuz olsun, cephane olsun, fırlatışı var tam sevmelik...
"Ayh ya çok mal olmuş bu, baksana düşmanlar bile siklemiyor ouf çok gereksiz ıhıhıhı olmamış .sx.s." dersen...dersen...diyemezsin. hakkın yok.
ne demek lan? anlamadın mı kuzum sen hikayeyi? ne diye bunca zahmete giriyoruz lan madem ilk görülen yerde vurulacak kadar değersiz bir kişilik bu? yapma kanki.
vigorlar, yani ilk bioshock'taki plasmidler, işleyiş bakımından ilk oyundakilerle aynı denilebilir. ama ne var mesela, arı yok da karga var. karga atıyorsun adama. evet.
çoğunu kullanmıyorsun ama "ben çok yaratıcıyımdır, kulaklarımdan hayal gücü fışkırır" dersen, adamları havaya kaldırıp, sonra şok verip, sonra yanına çektinten sonra boynuzu bir çakarsın...zevkten dört köşe oh.
kullanıyorsun yani. ama ne bileyim demin dediğim karga olayını çok az kullandım mesela. yaratıcılığınıza kalmış.
elizabeth her daim size destek sağlamıyor. yani medal of honor'daki gibi "ecebe kurşun var mıdır abe?" diye sorunca çıkartıp vermiyor sana. etrafta arıyor falan. düşmanlar umursamıyor zaten kızı. ki bence artı bir yön. düşünsene iki saniyede bir "elizabeth öldü..." dediğini. bırak zorluğunu kalp dayanmaz lan. elizabethler ölmesin...
karakterimizin kıyafetleri oluyor böyle, çok büyük artı sağladığını söyleyemeyiz ama etrafta bunları arayıp çok yararlı olanları bulmak şart gibi. çoğu işe yaramaz zaten dediğim gibi. ha "ben stratejik oynarım" dersen, alanına göre istediğini giyip çıkartabiliyorsun. mesela sky-line var bol bol. sana sky-line'da üstünlük sağlayacak olanı giyersin o an için, işin bitince önceki giydiğini geçirirsin üzerine. kalın giyin de üşüme. e mi?
başkadabaşkadabaşkabaşkaaa
Elizabeth'e ne kadar aşık olduğumu söylemiş miydim?
Evet.
Oyunu bitirdikten sonra ingilizce seviyenize rağmen bir şey anlamadıysanız youtube'a başvurun. orda yarım saatlik, 15'er, 20'şer dakikalık videolar var açıklıyor böyle. Şimdiden bol bol komplo teorisi üretilmiş durumda.
Bir de mozart çalıyor lan. Lacrimosa ve Requiem.
Son olarak oyunda yaptığınız seçimler sonu etkilemiyor. altarnatif yok yani. ama ne oluyor mesela, bir sahnede eliniz bıçaklanıyor seçiminize bağlı olarak, oyun boyunca bandajla dolaşıyorsunuz. bıçaklatın derim.
Bucker, are you afraid of god?
- Allah'a şirk koşmuş...
ilk oyunlarını oynamış olanların aynı atmosferi bulabileceği bir oyun. senaryo olarak atlantis yerine kolombiya seçilmiş olsa bile aksiyon ve oynanış hâlâ aynı yerde. ilk oyunlarında en ilgimi çeken little sister ve big daddy olayına bu oyunda yer verilmemiş. öldürmesi zor olan bazı düşmanlarımız olsa da korudukları bir little sister yok, bu sebeple biraz hayal kırıklığı yaşadığımı söyleyebilirim.
dewitt adında bir adam dünyanın alt katlarından bu uçan şehre gelir. gelmesi tesadüf değil kaderdir, bazı olaylardan önceden haberi olsada kaçınamaz. kolombiyada elizabeth adında bir kızı bulacak ve bu kızı new yorka götürecek, karşılığında borcunu ödemiş olacaktır. elizabeth, küçük yaşlarda bir kuleye hapsedilmiş ve bu kuleden dışarı hiç çıkmamıştır*. kızı koruması için büyük bir robot kuş yapılmıştır, eğer elizabeth bu kuleden dışarı çıkarsa bu kuş onu geri getirecektir. aynı zamanda eliza belli yaşa gelene kadar dışarıdan malzeme getirmiştir bu kuş.
dewitt, kızı kuleden kurtarır ve eliza artık özgür olduğunu düşünerek parise gitmek istediğini söyler. dewitt, ilk elizayı elinden kaçırmamak için parise gideceklerini söyler ancak zepline bindiklerinde new yorka doğru yol alırlar. eliza durumu anlar ve dewitt den uzaklaşır. dewitt elizayla konuşarak parise gideceklerini söyler ve tekrar ikna eder. ancak elizanın kolombiyadan çıkması bir yana, kulede olmaması bile kolombiya için büyük tehlikedir.
elizanın bazı özel güçleri vardır. geçmişe ait anıları günümüze getirebilir veya günümüzden geçmiş bir zamana gidebilir. ancak geçmişte yaşananlardan hiçbir şekilde haberi olmadığı için geçmiş her zaman istediği gibi olmayabilir. bu özel güçleri yüzünden kolombiyanın kurucusu elizayı bir kuleye hapsetmiştir. elizanın yapacakları kolombiyayı tehlikeye sokabilir.
eliza ve dewitt kaçma girişiminde bulunurken sürekli engellenir. en sonunda elizayı kaçırırlar ve güçlerini almak için bir makinaya bağlarlar. dewitt elizayı buradan kurtarır ve tüm bunların sorumlusunu bulmaya giderler. bulduklarında dewitt adamı* öldürür. elizada bunu istesede cevabını istediği bazı sorular vardır ve bu cevapları öğrenemeden öldürdüğü için dewitt e kızar ancak bunun geleceği değiştirmeyeceğini düşündüğü için kaçma çabalarına devam ederler.
elizanın koruyucusu olan robot kuş, elizanın son isteğini yerine getirir. eliza ve dewitt i kolombiyadan kaçıracak olan zepline her taraftan saldırı gelir ve bu saldırıları engellemek için bu robot kuş yardımcı olur.
olağanüstü bir oyundur. matrix,inception izleyip sonunda ne hissettiysek bunun sonunda da aynı şeyi hissettik. ben daha önce hiç bu kadar etkilenmemiştim bir oyundan. hikayesini anlatmama gerek yok gerek ekşi de gerek burda birçok kişi anlatmış.
afedersin bok,gibi oyun. hikaye ne kadar kotu bir ilerleyişi var anlatmak bile istemiyorum , her sey sondaki suprize bağlanıyor ne kadar ucuz bir hikayedir bu. oynanış da bir o kadar düz . sonuç: bioshock adını haketmiyor bu.
en önemli artısı vuruş hissi olan oyun. silahı ateşlediğinizde düşmandaki buluşmasını çok iyi hissediyorsun. tasarım olarak güzel olsada grafikleri battlefield 4 gibi bu yılın sonunda çıkacak oyunlarla kıyaslandığında 7/10 puanı zor alır. oynayanların dikkatini çekmiş midir bilmiyorum ama oyunda dinamik değil statik ışıklandırma var.
haterların hakkında yardırmaya başladığı oyun. neyse ben şöyle uzunca bi şeyler yazayım bakalım. ilk bioshocklar'la ilgili spoilerlar vereceğim baştan söyleyeyim. görmek istemeyen okumasın arkadaşlar.
bioshock'la 2007 yılında tanıştık. oyun bütün gamerlar arasında çok büyük olay oldu, hem dünyada hem türkiye'de. çok sevdik bioshock'ı. oynanış mükemmeldi. senaryo mükemmeldi. grafikler yine zamanına göre çok iyi değildi ama, sonuçta bir oyunun iyiliğini grafikleri belirlemez. zaten bu bütün bioshock oyunlarını ve dishonored'ı yapan irrational games'in tarzıdır. oynayanlar bilirler, bu stüdyo yaptığı oyunlarda yüzde doksan çizgi film gibi bir modelleme kullanmakta. grafik motorları güçsüz olduğundan değil. babalar gibi unreal engine kullanıyorlar, tamamen seçim meselesi yani. bu oyunların grafiklerinin battlefield 3 gibi ya da crysis gibi olduğunu düşünemiyorum da zaten. patlamalar, mermi efektleri, aksiyon... bioshock'ın en temel öğesi olan olağanüstü atmosfere odaklanamayız bence o şekilde. yani demem o ki, bioshock oynayanlar bu oyundan bir crysis görüntüsü beklememeliler.
neyse ilk oyun diyodum. ilk oyunun senaryosu kesinlikle mükemmeldi. taa ki andrew ryan'ı öldürdükten sonrasına kadar. yanlış anlaşılmasın ordan sonrası da güzeldi; ama işte tam şey... neyse dur. estetik cerrah bölümündeki vahşet, sanatçı bölümündeki donmuş heykeller... sonra andrew ryan'ın yanına geldiğimizde; o andaki o tufa. özgür irade illüzyonu kesinlikle daha güzel anlatılamazdı. zaten bu plot twist bütün oyun otoritelerince ve yaşı kemale ermiş bütün oyuncularca, oyun tarihinin en şaşırtıcı anlarından birisi sayılır. oyunun bu bölümünden sonrası ise daha çok oyunu orda bitirmeyelim, senaryoyu toparlayalım denerek yapılmıştı biraz. ama olsun. sonra 2010'da galiba bioshock 2 geldi. bioshock'ı seven birinin ikincisini sevmeme olasılığı yoktu. aynı oyundan biraz daha işte. hem bu sefer senaryo insanı daha bir içine çekiyordu. ilk oyundaki kadar fransız değildik mevzuya. bir kızımız vardı, ve onu elimizden almaya çalışan bir kadın... başka bir diktatör... o kızın bizim kızımız olmadığını, onun üzerinde hiçbir hakkımız olmadığını söylüyordu. ana senaryo bir yana little sisterlarla etkileşimimiz de daha yakın, daha kişiseldi. başıma bir iş gelmeyecekse ben ikinci oyunu daha çok sevdim.
kısa not: burdan gerisi son oyun hakkında da azcık spoiler içermektedir:
--spoiler--
bioshock infinite'in trailerını ilk gördüğümde çok heyecanlandım, ama oyuna şüpheyle yaklaşmaktan kendimi alamadım. rapture'da geçmeyen bir bioshock fikri biraz garipti. ama uçan bir şehir de bir o kadar ilgi çekiciydi. velhasıl oyunu edindim, oynadım. oyun columbia isimli, gök yüzündeki bir şehirde geçmekte. tamamen bir hayalet şehir olan darmadağın, mahvolmuş rapture'ın aksine; columbia canlı hayat dolu bir şehirdi. iyi insanların iyi hayatlar sürdüğü, refah içinde, zengin bir şehirdi columbia. ancak dış görünüş aldatıcıdır. daha sonra gördük ki, şehrin bu güzel yüzünün arkasında korkuyla yönetilen; ırkçılığın, bağnazlığın ve vahşi kapitalizmin ve tabi ki sefaletin hüküm sürdüğü; vahşetin arkasının kesilmediği bir distopya var. biz bioshock atmosferinin, etkisini karanlıktan, bitaplıktan, kafayı yemiş binlerce insandan aldığını zannediyoduk; ama çok yanılmışız. cennet gibi bir şehirde bile aynı atmosfer yakalanabiliyormuş. ha zaten vox populi sağolsun şehri yakıp yıkınca, rapture'ın aynısı oluyor. oynanış da birkaç ufak nüans dışında eskisiyle aynı olunca, bioshock infinite bioshock'ın büyüyüp serpilmiş, portakal portakal memeleri çıkmış hali gibi.
--spoiler--
senaryo hakkında daha fazla konuşmak istememem bir yana, hakikaten diyecek bir söz de bulamıyorum. son iki saat hop oturup hop kalktık. iyileşti iyileşti iyileşti iyileşti; tam daha da iyileşmez diyoduk ki, yine iyileşti. senin benim gibi bir insanın böyle bir şey yazmasına, böyle bir sanat eseri yaratmasına imkan yok. ben çok rahatlıkla söylebilirim ki, hiçbir oyunun ardından böyle yarrak gibi kalmamıştım. oyun bitti ve 10 dakika boyunca ağzım açık şekilde creditsi izledim.
sonuç olarak demem o ki, bioshock infinite her oyuncunun, ve arada sırada da olsa oyun oynamaktan zevk alan herkesin kesinlikle tatması gereken bir zevktir. grafiği kötüymüş, ışığı zayıfmış bunlara inanılmamalı, kesinlike oynanmalıdır.
ps: zaten içinde şöyle bir sahne olan bir oyun nasıl kötü olabilir allah aşkına: *
senaryo muhteşem, oyun da iyi. zaten tactical fps falan değil en nihayetinde. bol mermi de olayı bildiğin shoot em up gibin yapmış. e böyle olunca çoğu oyunun düştüğü düşmanlar çabuk ölüyor mermi de bol takır takır geçtim hatası yerine bakılacak edilecek sürüyle şey koymuşlar.
assassin creed 2 böyleydi herkes kolay ölürdü ama bakılacak çok şey vardı.
ya kolay modda oynayan ya da ingilizcesi -are you cola? kadar olanların beğenmediği oyun. Ulan tamam herkes paralel evren fikrini anlayacak kadar zeki değil ama videolarını falan izleseydiniz bari ana avrat küfretmeden evvel.
hafiften germiş oyun. ilk defa oynuyorum sayılır bu tarz bir oyun. dishonored'ı pek sevmemiştim ve oynamayı bıraktım. bu daha ilginç başladı, ve inanılmaz fantastik bir dünyayla karşılaşıyorsunuz. ama bi sürü garip garip robot/yaratık bozması şeyler geriyor beni açıkçası. sanırım bu oyunu oynamam için kendimi epey zorlamam gerekecek, zira dishonored'ın aksine bunun devamında nolacak merak etmekteyim bayaa...
gereğinden fazla abartılan oyun. rezil mekanikler, klişe hikayeler, abartılı puanlar. neymiş efendim, hikayesi çok güzelmiş, grafikleri ve mekanikleri iyi olmasa da hikaye çok güzelmiş, ama hikaye güzel, yav çok güzel hikaye. ya bsg arkadaşım. biz ne paralel evrenler, inceptionlar, matrixler, laplace şeytanları gördük; benim gibi derinlik manyağına bile vasat geldi bu oyun. sırf hikaye güzel diye oynayacaksan oyun oynama, git kitap oku. özetle yapılmış en overrated oyun.
konusuyla ve hikayesiyle insanın beynini zorlayan oyun. oyunu iki yönden incelemek gerekir aslında. bir hikaye iki tasarım. iki açıdan da muhteşem bir oyun. önce tasarımdan başlarsak oyundaki grafikler gerçeğe o kadar yaklaşmış ki bazen oyunda olduğunuzu unutabilirsiniz. ikinci olarak hikayeyi ele almak gerekir. video oyunları tarihinde az rastlanacak bir hikaye kurgusu var. kuantum fizikleri paralel evrenler döktürülüyor oyunda. oyundaki ince detaylar o kadar önemli ki her oynayışta yeni şeyler keşfetmek mümkün. ilk iki oyununu da çok sevmiştim (özellikle 2) ama infinite çok farklı önceki oyunlardan. seri halinde oynanmasını tavsiye ederim.