hala devam ettiiğine inanamadığım dizi..müzik olarak klasik gitar parçalarını biraz abuk bi şekilde kullanıyordular bi ara mesela gayet duygulu bi parça olan j.cardosonun milongasını en aksiyon sahnelerde hızlandırılmış bi şekilde duymuştum bir de tarreganın arap capriçosu vardı..
kerem'in deli deli gülüp ürperttiği dizi. onur bey, bu kez de, şehrazat'ın eski kayınbiraderinin karıştığı kavgayı ayırmıştır. onur bey'in zaten başka işi yoktur. evliyaoğlu ailesinin dertlerine koşarak, trilyonlar kazanmaktadır.
bu geceki (50. sanirim) bolumu fragmaniyla gecelerimizin mutluluğu olmuş dizi.
bennu salağı bulmuş da kıllısını istermişcesine, en ezik ses tonuyla kereme şöyle der: " hani düğünümüz düğün yapmıycaaak mıyıız???!!"
kerem bir hışımla yerinden kalkarak: "benim burda düğün düşünecek halim mi var <CAPS LOCK ac> bennu <CAPS LOCK kapa>, ben burda kim olduğumun derdine düşmüşüm!?"
klişeden klişeye koşan dizi.ileriki haftalarda ise,o şöförün sahiplendiği çocuğun iliği,şehrazat'ın yeni arkadaşının lösemi kızına uyacak.onur,o barcı çocuğun dolduruşlarına gelmeyip,hayat kısadiye yola çıkıp,o bardaki en taş hatunu kaldırcak(ulan gitti bu hafta gül gibi kız,onur oyuna gelme onur! (bkz: plan yapma plan)geçen sene 150.000 dolar zarar ettin bu karı-kız mevzularında,şimdi eski sevgilin,arkadaşların,diğer şirketlerin çalışanları peşinde,yapma eyleme (bkz: onur aksal akıllı olsun akıllı!) ),gelecek haftalar da yine bir aşk kıvılcımı görebiliriz,o küçük velet kaan,hasta falan demeyip,kıza yazıyor gözümüzden kaçmadı değil. (bkz: olucak bunlar göreceksiniz).son sözüm ise kaan'a,evladım senin yaşındakiler,biraz hareketli olur,şımarık olur,dediğim dedik olur,pek bir mülayimsin,pek bir coolsun.niye?sana korsan kıyafeti alınacak,10 gün sonra gelin deniyor,diğer çocuklar gibi ''şimdi isterim''diye tutturmuyorsun,peki diyip dükkandan çıkıyorsun,alışveriş merkezinde annen kaçırılıyor,saatlerce orda bekliyorsun,ortalık ayağa kalkıyor,bir kez bile ''annem de annem''demiyorsun,doğumgününde pikniğe gidilecek,annen gitmeyelim diyince,gene hemen itaat...bugünkü bölümde de sana şeker vermişler,dönüp annene,alabilir miyim? diye soruyorsun,hangi çocuk sorar??,hangi çocuk hemen şekerlere saldırmaz??bak! annen bile senin bu tavırlarına dayanamadı,düştü bayıldı,yapma böyle kendini topla.....
ne zaman görsem şehrazat denen kadın salya sümük ağlıyor. onur denen adam birini fırçalıyor, gani denen adam pişmanım diyor, kaan denen velet mumya görmüş gibi konuşuyor, kerem denen şahsiyet kafayı yiyip trip yapıyor. her halde ilk sezondan beri böyle.
sahneler cekiliyo ediliyo neyin, sira gelmis son sahneye iste sehrazat ablamiz uyuz mu uyuz cocugu ile pasta neyin alio ve dakikalar da ilerlemekte dizinin süresi dolmakta.. herkes heyecanla beklemekte. o sirada biri cikip bagiriyo yönetmene; "ya hocam bitio hadi bisey de". yönetmen de düsünür düsünür ve "taam buldum" der sonra bagirir: "sehrazat at kendini yere kal ööle". sonra sette alkislar kopar "yasaaa hobaaaa ne final oldu beaaaa, ohsssss"
iktidarsiz jigolo: anne bunların fiyat ne oldu?
annesi: ne fiyatı?
ij: 150.000 usd muhabbeti yahu
annesi: haa o bedava artık yok yok 1 ytl oldu.
ij: efendim?
annesi: cem uzan demişti zaten
ij: iyi akşamlar anne
suni gündem yaratmak için bin dereden su getiren dizi. şehrazat bayıldı şimdi 2 bölüm onunla uğraşılır, 5 bölümde ali kemal ancak boşanır, kayseriden gelen kızla da 2 bölümde işi ilerletir. o sırada şehrazat onur dan soğur moğur bişeyler olur. kızı lösemi olan adama aklı kayar onur çıldırır bu sefer. sonunda evlenirler de inşallah biz de rahat ederiz.
diziyi nasıl devam ettiririm düşüncesiyle, senaristler tarafından karakterlerin seceresinin iyice kabartıldığı dizi. şimdi de onur bey in gayrimeşru çocuğu...
türk dizilerindeki esas oğlanla esas kızın evliliğinden sonra dizinin devamını sağlayan tek yol gayrimeşru bir çocuğu ortaya atmaktır. bu gelenek binbir gece'yle de devam ediyor ya gözümüz aydın ola.
takip etmediğim bir dizi olmakla beraber kanallar arasında dolanırken bir anda kendimi nikahta buldugum dizi.
yalnız şöyle bir durum var; ne nedir bilmiyorum dizide, lakin sırf gerilim olsun diye önce geline "xx'i kocalıga kabul edıyor musun?" soruldu. akabinde elamana soruldu aynı soru, o da triplere girerekten "evet" dedi.
acaba hep böyle miydi bu dizi merak ediyorum, benim bildiğim; dünyanın her yerinde bu soru gelinlere en son sorulur. böyle gördük yani. ya hayır derse?
bugün gayet akademik bir ortamda hocalarımızla tartıştığımız dizi.
izlemem, etmem, bilmiyorum konusu ne? tek bildiğim erkek başrol karakteri, hanım karaktere reddedilmeyecek bir teklif sunmuştur, karı da teklif etmiştir, sonra olaylar gelişmiş aşk meşke sarmıştır dizi.
hanım karakter mimarmış, erkek karakterin inşaat şirketi varmış böyle kocaman, gökdelenli neli... bizi ilgilendiren en önemli konu bu oldu ve tartışmamız bunun üzerinden gitti...
hanım karakter ile erkek karakter sürekli abuk subuk sorunlarla uğraşıyorlarmış, sürekli ama sürekli bir aile dramı, yürek parçalayıcı olaylar, klasik ben senin anan değilim oğlum teyzenim vs. gibi olaylar dönüyormuş ki her türk filminde dizisinde var bu, hani yazlık sinemalarda teyzelerimiz dikkatle filmi izler, böyle hafiften de iğrenç bir aile şokunu görür; aaaeeeiiiiii anası değilmiiiş veya aaaaeeiiii tüüüü elinize yüzünüze dermiş, filmden etkilenirmişler ya, işte o zamanlar sanırım böyle aile şoku yöntemi ile seyirciyi etkilemeyi başarılı bir yöntem zannetmiş bizim yönetmenler hala üstüne gidiyorlar... üstelik bu kez işin içine para ve ahlaksız teklif koymuşlar... her neyse konuya dönelim, bu başroldeki hanım karakter, adı şehrazat oluyor, sürekli bir takım sorunlarla uğraşır, arkadaşlarının yardımına koşar üstelik her daim süslü püslü gezer ve aşırı sosyaldir, şöyle yemeklere davetlere falan gidiyorlarmış, ve utanmadan tüm bunların üstüne başarılı bir mimar'dır... eee oha artık diyoruz...
biz mimarlık okuyoruz, anamız ağlıyor cidden. yok benim annem ağlamaya meraklı zaten, abuk subuk esra ceyhan programlarına ağlayacağına, gelsin benim derslerim için ağlasın. her neyse, cidden anamız ağlıyor. hocalarımızın kılık kıyafeti pazar malı gibi oluyor. kaliteli giyiniyorlar ama kendilerine bakmadıkları için fıs. mimarlık ofislerine gidiyoruz, hayatlarından bezmiş insanlarla dolu... sadece mimarlığa özgü birşey değil bu, inşaat işi böyle. işini doğru yapan müteahhiti, inşaat mühendisi, mimarı, amelesi, ustası, ustabaşısı, akşam evine gittiğinde yorgunluğu tüm kas liflerinde hisseder. bu yorgunluk yüzünden vurdumduymaz olurlar. yemişim kılığını kıyafetini derler. tek düşündükleri tuğla üstüne tuğlanın nasıl geleceğidir... ve bir de geçim sıkıntısı zaten onların işlerini daha da zorlaştırır...
tamam anladık bu şehrazat hanımda geçim sıkıntısı yok, zorda kalsa bi gece verir sevgilisine, 150 bin doları alır yine ama bu insan nasıl başarılı mimar oluyor. üstelik önceki bölümlerden birinde dubaiden ödül alıyormuş sanırım. çok kanımıza dokundu. hocalarında, bizimde... yapıyorsunuz bari doğru düzgün yapın şu diziyi, mimarın mühendisin adını ağzınıza almayın. mimar-mühendis mi görmek istiyorsunuz dizide, michael scofield abimize bakın... adam plan kurdu, şehrazat kim lan? böyle gezip tozup nasıl başarılı mimar oluyor?
neyse dizi ben hiç izlemedim. izlemediğim de iyi olmuş. hocalarımızın vs. çok kanına dokunmuş bu dizi. beni yerimden oynatırdı ki anlatmaları yetti, diziyi hiç izlemedim ve bu nedenle cem uzan esprilerinden şehrazat 1 ytl olacak'a uzun süre ahahahahaa efektleri ile güldüm ama kafamda bu ne lan? niye insanlara bu kadar komik geliyor diye düşünmüş durmuştum. daha sonra çekinmeyip bir arkadaşa sordum, şehrazat ne lan diye, anlatmıştı binbir gece dizisini...
aslında çok iyi bir yerden giriş yapmışlar... benimle bir gece 150 bin dolar... vay anam vay... ahlaksız teklif filmini türkiye şartlarına uyarlamışlar. robert redford, demi moore'a 1 milyon dolar veriyordu...
hiç izlemediğim halde öyle tesadüfen denk gelmişken saçma sapan bir olayı gördüğüm dizi. şöyle ki bir sahnede ali kemal isimli karakter maç izliyor. maç bjk- gs maçı. ama hangi bjk-gs maçı:). 2 yıl önceki efes cup finali. adam öyle bir heyecanla izliyor ki maç bu hafta oynanmış falan sanırsınız. herhalde lig tv den maç istemek zor geldi arşivlerden çıkardılar öyle. ama çok saçma geldi bana. *
