bim de eski sevgiliyle karşılaşmak

entry56 galeri0
    31.
  1. 30.
  2. pijama altına dandirik bir pantolon ile en şekilsiz ayakkabıyı giyip bakkala giderken yakalanmaktan onbin kat daha iyi olan bir durumdur.
    0 ...
  3. 29.
  4. sevgiliye an itibari ile bakılması gereken karşılaşmadır. kafasına bakılır, başörtü gibi birşey varsa koşarak uzaklaşılır.
    0 ...
  5. 28.
  6. en dramatik olan çocuğuna dost süt alıyor olması ve o çocuğun sizden olmaması. duygulandım yav ben bi vip kayfe içip kendime gelim.
    0 ...
  7. 27.
  8. 26.
  9. beraberken birlikte de gittiyseniz, sorun değildir.
    0 ...
  10. 25.
  11. --spoiler--
    "abi bir şey diycem. pijamanın kıçında delik var, kıçın gözüküyor, baya bir büyük"
    --spoiler--
    2 ...
  12. 24.
  13. internette umut sarıkaya ya da met üst 'ün olduğu iddia edilen süpersonik yazı...
    en sevdiğim kısmıysa;
    -spoylır-

    ...
    böyle düşündüm ama sonra hassiktir dedim. adam kapmış kızı, ben de lavuk gibi pijamayla terlikle geziyorum. kim naapsın lan beni.
    ...

    -spoylır-
    0 ...
  14. 23.
  15. eski sevgilinin evinin bim in karşısında olması halinde olabilecek muhtemel durum.......
    3 ...
  16. 22.
  17. peder zickler'in efsanevi yazısıdır. *
    deneyimlerime göre pek fazla samimi olunmayan bir kişiyle yanyana yürümek zorunda kalmaktan sonra en fazla gerginlik yaratan hadisedir. zordur bir zamanlar sevdiğiniz kişinin blume tuvalet kağıdı aldığını görmek, çok zordur onun le cola içtiğine şahıt olmak, çok zordur...

    "hayatın nereye doğru yol aldığını kestiremiyoruz. aslında insan gözü kapalı yaşıyor bence. nereye gittiğini bilmeden öylece savruluyor. bazen açıyor gözünü, bir bakıyor aşık olmuş. sonra yine kapıyor açtığında bakıyor terkedilmiş veya terketmiş. sonra yine kapıyor, açtığında görüyor ki yaşlanmış. şuursuzca geçiyor yıllar. kırışan bir yüz. ben miyim diye bakıyorsun aynaya. evet evet benim galiba".

    romanım aslında harika gidiyordu. baş karakterim filip bu düşünceleri aslında kendi kendine söylüyor gibi gözükse de topluma çok saf bir şekilde yaşıyorsunuz mesajı veriyordu. mükemmel metaforlarla okuyucuyu kendinden geçirtecektim. daha ilk günden romanı yarılamıştım, hızlı yazıyordum. aslında bu gazla bitirirdim akşam ezanına kadar ama bir de baktım ki bana güç veren iki dostum da bitmiş. patito ve le porta.

    patito yerken kendimi muazzam bir hayal havuzunda buluyorum nedense. bana güç veriyor ve kuruyan bogazımı nemlendirmek için içtiğim le porta sayesinde de daha bir coşuyorum. ama işte filipin de dediği gibi hayat hiç de istediğimiz gibi gitmiyor.

    son patitoyu da attım ağzıma ve bim'e doğru yola çıktım. zaten iki adım ötesi bim. annemin terliklerini giyip çıkayım lan dedim, kim iki saat şimdi bağcık bağlayacak. ama olgun bir erkek insanda eğreti duran şeylerin başında anne terliği geliyormuş canlar ben bunu anladım.

    bim her zamanki gibi sakindi. klima çalışıyor ama soğutmuyordu. nasıl bir klima lan bu diyerek incelemeye başladım. ama görevli beni balici sandı, çünkü ayaklarımda da acayip terlikler altımda çamaşır suyu sıçrayıp da rengi atmış bir pijamayla pek de güzel bir gaspçı havası veriyordum.

    "abi bu klima üflemiyor galiba" dedim. ama cevap vermedi, işine döndü. ben de doğruca patitoların olduğu yere gittim. aman allahım bu ne güzellik. bissürü patito yan yana. gel de alma. hemen iki paket aldım. zaten sudan ucuz. bir de le porta almak lazımdı. gittim onu da aldım.

    tam arkamı dönüp gidecekken tanıdık bir ses duydum. pek bir tanıdık. sanki bir zamanlar kulağıma "aşkım" diye yankılanan bir ses şimdi "süt de alalım. dost süt olsun" diyordu. bir zamanlar kulağıma "seni seviyorum" diye yankılanan bir ses şimdi "yok muratbey kaşar alalım o daha ucuz" diyordu. yavaşça arkamı döndüm. patitolar ve le porta elimden yere düştü. evet, eski sevgilimdi bu.

    bir zamanlar sevdiğim kadındı. bir zamanlar elele tutuşarak mal gibi gezdiğimiz kadın. şimdi nişanlısıyla bim'e gelmiş alışveriş yapıyordu. bir zamanlar aşık olduğum kadındı bu. ve alışveriş arabasında le cola, blume, dost süt, dost peynir, muratbey kaşarları gibi birsürü ürün vardı. evet bir zamanlar uğruna canımı verebileceğim kadındı bu.

    ben şaşkınlıktan elimdekileri yere düşürünce bunlar birden irkildi ve hemen arkasını döndü. ben, beni görmesinler diye hızlıca aşağıya eğildim ama lanet olası bim'de raf diye bir şey yok ki. tansaş olsa arkadaki adam seni göremez ama raf yerine kolilerde ürün sergileyen bim sayesinde saklanamadım.

    peki size sorarım. siz arkanızı döndüğünüzde, devekuşu gibi saklandığını sanan ama ayağında ufak numara anne terlikleriyle sıçar gibi çömelmiş ve kıç çatalı gözüken bir adam görseniz ne yaparsanız? işte onlar da öyle yaptılar. bastılar kahkahayı. yavaş ve gurur yıkılmışça ayağa kalktım. le portam mahzunca yerden bana bakıyordu. ben gibi yıkılmış, öylece yatıyordu.

    gözlerine baktım. le portanın değil lan, eski sevgilimin. bana baktı, mahzun bir bakış görmek isterdim ama alay ediyordu resmen. ayaklarıma bakıyordu. anne terliği giymiş, parmakları ucundan çıkmış bir ayak. buydum işte. sen bu adamla bir zamanlar çıkmıştın. şimdiki sevgilin çok iyi giyinmiş ama bir bak bakayım ona. bim'de bu şıklık? sence de biraz samimiyetsiz değil mi? ben en azından yakışıyorum buraya. içimden geldiği gibiyim.

    böyle düşündüm ama sonra hassiktir dedim. adam kapmış kızı, ben de lavuk gibi pijamayla terlikle geziyorum. kim naapsın lan beni. "nasılsın görüşmeyeli?" dedim. "iyiyim" dedi. "ne güzel" dedim. "hıhı" dedi. gittikçe gerginleşiyordu ortam. yeni sevgilisi kıllandı mı acaba diye baktım ama "nasıl olsa bu lavuktan bir zarar gelmez" düşüncesi hasıl olduğundan zerre sikinde değildim herifin. adam en ucuz kangal sucuğu seçmekle meşguldu.

    "niye böyle olduk biz?" der gibi baktım. "ne diyorsun?" der gibi baktı bana. "niye böyle olduk diyorum?" der gibi tekrar baktım. "ne diyorsun anlamıyorum" der gibi tekrar baktı bana. "neyse siktir et" der gibi baktım. siktir etti alışverişe devam etti. bir güle güle demeden.

    gözyaşlarımı saklayarak iki poşet patitoyu ve le portamı yerden aldım ve kasaya gittim. bir de blume peçete aldım yüzlük paket, gözyaşlarımı silmek için. kasadaki görevli yine baliciymişim gibi baktı bana, "paran var mı" der gibi baktı bana, bana bakmasın artık kimse. al lan paranı der gibi uzattım, para üstü beklemeden çıktım ama sonra hemen geri dönüp şahsiyetsizce aldım paranın üstünü. tam çıkacakken fiş almayı unuttuğum aklıma geldi. dönüp onu da aldım. mina koyim, bir romantizm de yaşayamadık be.

    eve giderken serkan geldi yavaşça yanıma. tek dostum, yoldaşım, üzgün olduğumu anlayabilen tek insan.

    "abi bir şey diycem. pijamanın kıçında delik var, kıçın gözüküyor, baya bir büyük"

    o günden beri evdeyim. bim'e de kapıcıyı yolluyorum.
    13 ...
  18. 21.
  19. kasada karşılaşılmışsa eğer hemen kasanın yanında bulunan reyondan eski sevgiliyle kullanmış olduğunuz ve onun en sevdiği prezervatiften bir kutu alıp, hızlı(aceleniz varmış gibi) bir şekilde ortamdan ayrılmak size fena karizma yaptırır.
    0 ...
  20. 20.
  21. forward mail olarak ta okuduğum muhteşem bir peder zickler entry si.
    0 ...
  22. 19.
  23. 18.
  24. karşılaşıldığında muhtemelen selamun aleyküm diye başlayıp aleyküm selam denilip biten konuşmadır.
    1 ...
  25. 17.
  26. bu bim dayatma bir sistemle işler hiçbir zaman tam olarak alışveriş yaptıgınız hissine kapılmazsınız .hep bişeyler eksikmiş gibi gelir. hal itibariyle yeterince vasat olan bu ortama bide vasat kişilik yerleştirmenin bir manası yoktur .gitmeyelim görmeyelim mümkünse .
    bkz: okudugunuz entryde sanal reklam uygulaması vardır .
    1 ...
  27. 16.
  28. 5 liraya 4lü pizza alınır. Sonra le cola 1.5 litre 99ytr.
    2 ...
  29. 15.
  30. bu durumda sevgili görülmek istenmıyorsa saklanılması zor olacaktır. çünkü bim de arada raf yok sadece duvar kenarında var. hızla kaçılmasza karşılaşmak kaçınılmazdır.
    0 ...
  31. 14.
  32. 13.
  33. sensun gazozun içine karıştırıcak votka ararsın, bulamassın... sonra lan zaten sonumuz yoktu ki diyip bir paket simbat çekirdeği çıtlayarak eve koyulursun.
    3 ...
  34. 12.
  35. garip bir durum

    şöyle ki:
    *: ulan ikimiz de aynı sosyal sınıfa mensubuz niye terkettin ki beni?
    *: sorun da bu zaten salak ben karfurdan alışveriş yaptıracak adam arıyorum
    *: haaaaa...
    * *
    5 ...
  36. 11.
  37. az önce okurken bana dejavu yaşatan yazı. sonra gerçeği tüm çıplaklıgıyla anladım.

    sözlükte yazar olan biri, msn de sanki kendisi yaşamış gibi anlatmıştı bu hikayeyi bana. yok bi zmanlar aşık oldugum kızla aylar sonra bim de karşılaştık da, saklanarak izledim de, yanında sevgilisi vardı da, evden aceleyle çıkmış gece gece kimse görmez nasılsa diyerek yırtık bir terlik giymişmişte, sonra kasada göz göze gelmişler de, çok canı yanmışta...

    acımış, teselli edebilmek için dakikalarca dil dökmüştüm.

    yazıklar olsun sana len. *
    7 ...
  38. 10.
  39. sözlük denen şeye hayran olmamı sağlayan tarzda bir peder zickler entrysi. kendi zihnimdeki siham i kazanın en beğendiği entryler istatistiğinde ilk sıralarda bulunur.
    0 ...
  40. 9.
  41. gözyaşlarımın klavyeyi ıslattığı tebrik edilesi peder zickler eseri. babam ve oğlum'un bi sahnesindeki hava var tam ağlarken gülümseyiveriyor insan.
    0 ...
  42. 8.
  43. umut sarıkayanın oldugunu sandıgım linke girince sasırdığım mükemmel hikaye.
    edit: abi gram anlıyorsam edebiyattan, tarzdan, mükemmeliyetten bu umut sarıkayadır.
    0 ...
  44. 7.
  45. peder zickler imzalı ekşi sözlük efsanesi. hoş daha sonra söz konusu hikayenin aslında umut sarıkayaya ait oldugu yönünde söylentiler çıktı ama peder zickler bunu yalanlayan bir yazı da yazdı ekşide. neyse canım kiminse kimin deyip yumuşak bir geçişle asıl söyleyeceklerimi deyivereyim. defalarca okumuş olmama rağmen gece yarısı yine beni benden almış her daim okunabilecek hayatın içinden sımsıcak bi şey. bir insan başından geçen trajediyi ancak böyle güzel anlatabilirdi.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük