Karşındakini anlamak isteyip de bir türlü mantık çerçevesinde anlayamadığın, ya da anlamak bile istemediğin durumlar karşısında, çok sade ve basit görünen, aslında içinde bir çok anlam içeren küçük bir kelime gibi görünse de sölendiğinde bir çok şeyi ifade etmektedir.Genelde çok kulandığımız bir sözcüktür; bilmiyorum deyip, o konu hakkında yorum yapmamak, belki de kapatmak,ya da bir kaçış yolu bulmaktır; bilmiyorum demek.
karşınızdaki insanın karmaşık konuşmalarından ve davranışlarından dolayı, kendinize onunla ilgili sorduğunuz her sorunun cevabıdır. insanı çaresiz bırakır. işin en kötü yanıda karşınızdaki insan aksini istemedikçe bu soruların cevabı hep aynı kalacaktır.
" ah şu genç kızların bu "bilmiyorum"ları... öyle severim ki. en kesin biilgilerini "bilmiyorum"larının altına gizlediklerini sandıkları zaman alımları nasıl bir kat artar!"
bilmiyorumun tam manası budur işte. kendisine verilecek bir sorumluluğu hisseden birey, sorulan sorulara "bilmiyorum" der kolayca.
öğrenebilmek de insana özgüdür. onu da bilmezler.
Gittiğin yerlerden zehirli masallar getirdi rüzgar bana. Dudakların benim dudaklarıma değdiği an güzeldi, yalan dolan tenlerde kirlendi. Kirlendik.
Öyle aşklar yaşadımki hepsi senden bir parça. Zamana yalvardı acılar, ben hep sakıncalıyı seçtim. Susarak, yıpratarak, acıtarak, çıldırarak büyüttüm umarsız gözlerimde sevdanı. Sersem rüzgarlara aldanmama sebep sensin. Tanımadığım tenle terlememe sebep sen!
Saf alkol içeriyor ruhum, hiç olmazsa bugün ölmüyorum senin için... gül desenli gecelerimize açılan müzik kutuları uzaklarda çalıyor, duymuyoruz sesini... elimdeki son mürekkebi içiyor kağıtlar... saçlarımda yağmur, avuçlarımda gece... hiç yaşlanmasak, hiç ölmesek derdik... öldürdük bizi bizde, köşebaşında tanıdığım adam gençleşti benle... ben hep sakıncalıyı seçtim, hep yanlışı... fazla mesaiye kalmış olmalı yüreğimin doğrulukları...
Nereye gider, nerde susup beklerim bilmiyorum... yıllardır aradığım neydi, fazla mı durağandı hayat ya da durağan mıydım ben hayata bilmiyorum... Kabullenemedim paslanmış yağ tenekeleri sıradanlığında bir aşkı ve ben üç yanlışın götürdüğü tek bir doğru olmayı seçtim...
Gittiğin yerlerden zehirli masallar getirdi rüzgar bana... ellerin benimken güzeldi... benim ellerim kimde? Bilmiyorum.
Ararsan yokum... günahlar işliyorum ve sana yalanlar hazırlıyorum... gidişimi öperek uyandır koynunda... gidiyorum...
Ben bu günahları sen yoksun diye işledim, taş yapar mı allah beni bilmiyorum...
boğazımı yakan sigara mı yoksa hayatın kahpeliğinden mi
bilmiyorum
artık bu dünyadan göçüp gitmek istemek
varlığımı inkar etmek mi demek
bilmiyorum
tek bildiğim bir şey var ki
bilinmezliğin dipsiz çukurunda çürümem...