ebedi bir hastalığa yakalanan insanlar topluluğudur.
neyin ne olduğunu bilmeden konuşurlar. şimdi burda şöyle bi sorun var ki, konuşmakla kalmazlar.
iddia ederler. iddia etmekle kalmazlar senin külliyen yanlış şeyleri savunduğunu söylerler. neye dayanarak biliyor musunuz...cehalet ya da hiçbir şeye...
işte öyle, oğlum senin dediğin gibi değil, herkes öyle söylüyor, her yerde bu böyle tarzı belirsiz ve belgisiz cümleler ile üste çıkmaya çalışırlar tüm bilgisizlikleriyle. keşke sadece konuşsalar ama ne mümkün...
işin bir de bilmeden kısmı var ki bu kısım tam anlamı ile kronik-patolojik. bir insan bilmeden nasıl ama nasıl fikir beyan eder. bir akımdan bahsetmesini mi dersiniz, hiç görmediği bir sokağı tarif etmesini mi dersiniz...ne derseniz deyiniz...
bilmiyorum diyebilmenin dayanılmaz hafifliği yok çoğu insanın geninde. ayıp ya da yanlış olan mıdır ki, bilmiyorum demek ve susmak. sanmam.
ayıp ve yanlış olan bilmeden konuşmaktır.
Aslında baya keyifli bir şey sanki ya. Arada böyle kıraathaneye girip, taksiye binip veya erkek berberine girip yaşanan olaylar, gündem hakkında sanki bir yerlerden gizli bilgi almışım da eşe dosta yayıyormuş gibi üfürmek geliyor içimden.