demokratik tepkiden tek anladığı oy vermek olanların elbette demokratik tepki kapsamında görmeyeceği güzel davranıştır.
ilerlemiş ve demokratik ülkelerde başbakanlara yumurta, boya fırlatılırken ve bu bakanlar bu davranışlardan şikayetçi olmadığı halde; akplilerin demokrasi anlayışı nasıl bir anlayıştır ki yuhlamayı ve sesi bastıracak alkış yapmayı bile demokratik tepki dışı görürler? komiksiniz.
senin verdiğin oy ne kadar demokratik bir tepki ise o çocukların yuhalamaları da o kadar demokratik bir tepkidir. o senin vicdanınsa, bu da onlarınki. sorgulayamazsın o zaman.
türkan saylan fotoğrafı göstermek ne zamandan beri terbiyesizlik oldu? bak arkadaşım, bir sağlık görevlisinin -bakan olsun, doktor olsun ya da bir başka görevli- hasta insanları iyileştirmek zaten görevidir. bu, halka sunulmuş bir lüks veya onlara yapılmış bir kıyak değil, önce bunu öğren. "bak adam iyileştiriyor, sen ne yapıyorun" gibi bir lafla gidemezsin kimseye. çünkü mecbur. bundan rahatsızlık duyacak insan, bu görevi seçmeyebilir. kendi vicdanıdır.
ayrıca o babayı orda konuşturan baba olması mıdır, bakan olması mıdır? o halde herkesin babasını konuşturun. hatta gelsin senin baban da konuşsun. yani bir babaya tepki gösterilmiyor orada, gayet de bir bakan protesto ediliyor.
unutmadan sormak isterim: bu öğrencileri tuzu kuru yapan ne? vakıf üniversitelerinde okumaları mı? ha tabii canım, senin tuzun kuru. kime tepki veriyorsun, neye tepki veriyorsun? sen kimsin ki?
tepki vermediler "apolitik zengin piçleri" dediniz. tepki verdiler "senin tuzun kuru, neye konuşuyorsun?" oldu.
çok yönlü bakılması gereken bir olay, alın size doğrudan içeriden bilgiler;
birincisi benim bildiğim kadarıyla protesto bir terbiyesizlik değildir. her ne kadar son yıllarda, siyasetçilere halife gözüyle bakılsa, isimlerinin kısaltılmasını bile hakaret kabul eden adamlar bunu değiştirmeye çalışsa da, yine genel akp seçmeninin ve geri kalan insanların bunu terbiyesizlik olarak görmediğini düşünüyorum.
ikincisi, her yerin bir usulu vardır. bu doğru veya yanlış olabilir. ama sen bir akp bakanı olarak, çok az olsa bilkent'in hükümetine karşı olan tavrını biliyorsun. amacından saptırılmadan evvel, ilk cumhuriyet mitinglerinden biri bilkentte yapılmıştır. hadi tarihi geçtim sadece sabahki törene bak, öğrenci başkanının, devrimlerin durdurulması, geriletilmesi veya tersine işletilmesine hiç bir bilkent öğrecisi müsade etmeyecektir sözü, hukuk fakültesinin atatürk şovu.
tüm bunlar var iken, daha abdullah gül krizi bu kadar taze iken (ki burada mevzu kızın türbanla diplama alması değildir, diğer türbanlılar alamazken, sadece gül'ün kızı diye tek bir kişiye müsade edilmek zorunda kalınmasıdır, yoksa biz de isteriz herkes birlikte alsa), sen bir akp bakanı olarak çıkıp konuşma yapmaya kalkmamalıydın. ben olsam aynı konumda, bilkent öğrencileri akp hükümetine karşı çok tavırlı ben en iyisi susayım oturayım derdim. ama adam gaz çıktı.
neyse protesto başladı, burada adam ya, adam gibi konuşacak, söylemek istediğini aktaracak ve inecek, ya da susup oturacaktı. ama yapamadı, tuttu çocuk gibi laf dalaşına girdi. bu noktadan sonra meselenin siyasi bir yanı kalmadı. ortada tek başına dikilmiş önündeki binlerce kişiye laf eden bir adam ve o binlerce kişinin rekabeti kaldı.
peki ne oldu sonunda, sen, hükümetine karşı olan tavrını bildiğin binlerce kişiye, sempatik gözükmek yerine, tavrınızda çok haklısınız, mesajı verdin. hani bir köprü olayım, bakın biz kötü niyetli değiliz mesajı vereyim yerine, kavga edeyim amacı güttün.
lütfen recep'e gösterilen tepkinin, bilkent üniversitesi'nde miyim, yoksa 3. dünya üniversitesinde miyim zırvasından sonraki yükleşine dikkat. azıcık kafasını çalıştırsa o tepkiyi susturabilir ama istemiyor, illa ki daha çok nefret edileyim, daha antipatik olayım diye kasıyor. napalım yani?
o değil bize yıllarca apolitik pis gençler dediler, özellikle son 4 yılda siyasi ve sosyal olaylara tepki açısından en aktif okul haline geldik. şimdi de komünist ilan edildik. tam olarak ne yapalım istiyorsunuz?
bütün bilkentlileri bağlamayan eylemdir. bir veli olarak ayıp olmuştur, evet ama bunu da bütün bilkent üniversitesi öğrencilerine mal etmek haksızlıktır. bu eylem de hiçkimseye profesto eden öğrencilere hakaret hakkını vermez. onlar sadece ıslıklamışlar ve yuhalamışlardır. tepkilerini göstermişlerdir. oradaki hiçkimse bakan akdağ'ı oğlunun velisi olduğu için profesto etmemiştir. türkiye cumhuriyeti'nin bakanı olduğu için profesto etmiştir.
ha oğlu ve ailesi için zor bir durum mudur? evet zordur. bu yüzden bakan sinirlenmiştir, bu siniri de mazur görmek gerekir. zaten dikat ederseniz cılız profesto da bakan "burası bilkent mi üçüncü dünya üniversitesi mi" dediği anda alevlenmiştir.
aman neyse canım olan olmuştur. bırakın ben size bilkent üniversitesi kütüphanesinden söz edeyim. şimdi oradaki yarım milyon kitap...