fakat sadece hocalarıyla değerli bir üniversitedir, geri kalanı yani aşçısından öğrencisine, ulaşımcısından güvenliğine, yurt sorumlusuna tamamen bir zengin avlama tezgahı haline dönmüştür ve maalesef her ne kadar dereceli öğrenciler durumu kurtarmaya çalışsalar da parasıyla girebilen öğrenci uyuşturucusuyla, görgüsüzlüğüyle, müsrifliğiyle, seks skandallarıyla üniversitenin adını lekeler. 2 yıl hazırlık okudum cope denen sınavlarını en son hakkımda geçtim fakat artık psikolojim orada 4 sene daha kalmaya müsait olmadığından gazi'ye geçtim. buradan tek kazancım ingilizcem. şimdi üst seviye bir ingilizce ile gazi'dekilere fark atabiliyorsam yine bilkent'in sayesindedir. ayrıca orası bana büyük deneyim kazandırdı, hayatı öğretti de diyebilirim.
Yaz okulu başlayıncaya kadar açtığı konferans serileriyle bir haftalik periyotta türkiye verim rekorunu kirmaya aday üniversite. Serileri boğaziçi başlamadan bitirmeleri de ayrı başarı.
Konferans serileri bu bahar Aziz Sancar ile başlıyor ki bu da ayrı bir vizyon başarısı.
Yemekler dahil herşeyin ücretsiz olmasıysa şapka çikarmalik.
Sanat galerisinde eskiden çok iyi keman çalan iki hatunla bir herif gelirdi. Konserler de bedava olurdu haftada bir. Artık o kadar sık uğramıyor o a'lık sanatçılar, mezun mu oldular liseden nedir? Konser veren piyanistlerle kemancıların yaşları düşmeye başladı. Bir tane çello çalan kız vardı bir de. O da fazla uğramıyor artık, parası neyse verelim de kaliteyi yükseltsinler üniversitesi.
Geçen haftaki resim sergisi birinci sınıftı. Heykel sergisini bekliyoruz.
Hiçbir yök başkanın üniversitesi yokken efendim bu doğramacı ailesinin vardır.bir zamanlar tüm meb sınavları doğramacılara ait meteksan'da basılırdı hâlâ öyle mi bilmiyorum?
otoparkın girişinde kuşlar giremez yazdığı rivayet edilen özel üniversite.
şahin, kartal, serçe
kampüslerinde ferrarileri, bugattileri felan bulunur, zengin tayfası boldur.
zengin öğrenciler ve fakir öğrenciler arasındaki uçurum fakir öğrencilerin isyan etmesine sebep olmuştur. bu yüzden çok puan aldım vs. diye burayı tercih ederken dikkat edin. bana kalırsa odtü'deki akademik ortam ve arkadaş ortamı hiçbir yerde yok.
#4981:
Bölümümün en başarılı öğrencilerinden biriyim ve sürekli oldukça parlak bir geleceğe sahip olacağım gibi söylemleri bölüm insanlarından, hocalarımdan, Bilkent'teki arkadaşlarımdan ve ailemden duyuyorum. insanlar sürekli bunu yüzüme vuruyor. Mesela bir sınavdan beklenenin biraz altında bir not aldığımda insanlar beni örnekleyip birbirlerine sınavın ne kadar zor olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar. Benden beklenti o kadar yüksek ki bu durum beni artık ciddi anlamda yıpratmaya başladı. Bir zamanlar zengin, şimdi ise orta halli ve maddi sıkıntıları olan bir aileden geliyorum. Küçüklük yıllarımda maddi anlamda gayet rahat ve kaliteli bir yaşam sürdüm ancak liseye başladığım yıllarda her şey dibe vurmaya başladı. Babam giriştiği her atılımı eline yüzüne bulaştırdı. Gittikçe battı ve yıllarca biriktirdiği tüm sermayesini neredeyse kaybetti, uçan kuşa borcu olması da cabası. Meslek hayatıma Bilkent'teki birçok kişinin aksine elimde üç kuruş, çevremde torpil olmadan başlayacağım ve çok parlak bir geleceğin olacak gibi peri masallarına inanmıyorum. Ben sabah akşam ders çalışırken,süper lüks arabasıyla daldan dala atlayan, her gece başka mekanlarda gününü gün eden, okulu uzata uzata, dersleri ucu ucuyla geçen babadan dededen zengin arkadaşlarım benden çok daha kaliteli bir yaşam sürdükleri halde gelip ironik bir şekilde benim başarılarıma özeniyorlar. Benimse tek gördüğüm, her geçen gün zamanımın biraz daha azaldığı ve gençliğimin boşa akıp gittiği. Ben tırnaklarımla kazıya kazıya ilerlerken bu arkadaşlarım benden 10-0 ileride başlıyor olacaklar ve kendileri için süregelmiş eğlence dolu sosyal yaşamlarını yaşamaya devam edecekler. Bense hayatımı çalışarak ve feda ederek geçirmeye devam edeceğim. Etrafımdaki insanlar en iyi mekanlarda gezip tozarken benim tek hobim boş vakitlerimde bir zavallı gibi oturup yine maddi imkansızlıklar nedeniyle açılamadığım hayallerimin kızını stalklamaktan ibaret. Bu okulda insanlar okulun ne kadar zor olduğundan ve bu yüzden başarısız olduklarından dem vuruyor ancak birkaç dakika sonra keyifli yaşamlarına dönüyorlar. Bense tüm başarılarıma rağmen belirsiz geleceğimin yükü altında mutsuzluğuma gömülmeye devam ediyorum. Benden daha kötü durumda olan insanlara bakıp halime şükretmek gibi olaylara hiç girmiyorum. Aslında şikayet etmiyorum, etsem de neye yarar sanki? Bu okulun bana öğrettiği şey: Başarılı bir insan olmanın yıpratıcı yükü ve sorumluluğu olduğu oldu. Bu yüzden "para varsa kancıkta..." diyorum. Herşey bu kadar basit ve düz belki de. O yüzden derslerle fln canınızı pek sıkmayın gençler, doyasıya yaşayın gençliğinizi, biz yaşayamadık. Bunları konuşabileceğim ve beni anlayabilecek güzel insanların olduğu tek platform burası olduğundan buraya yazma gereği hissettim, kafamı biraz boşaltmak istedim. Zamanını ayıran herkese teşekkürler. Son olarak Tyler reyizden bir alıntı yapmak isterim:
"We've all been raised on television to believe that one day we'd all be millionaires, and movie gods, and rock stars. But we won't. And we're slowly learning that fact. And we're very, very pissed off."