bilişsel öğrenme kuramı

entry1 galeri0
    1.
  1. bilişsel öğrenme kuramı (theory of cognitive learning), Jerome Bruner (1915) tarafından geliştirilen bir kuramdır.

    bu kuram ile ilgili yaptığım bir ödev vardı. buraya koyayım da ihtiyacı olan kullansın.

    not (1): verilen bilgileri internetten ve elimdeki kaynaklardan derledim. ifadelerin bir kısmı bana bir kısmı da aldığım kaynaklara ait. akademik bir ödev değildi. kullanmak isteyen buna göre kullansın.

    not (2): "Ölmedi mi daha?" diyenleri duyar gibiyim. Evet adam hâlâ yaşıyor. :D

    Jerome Bruner, Alman asıllı ABD’li bir psikologdur. Lisans eğitimini 1937 yılında Duke Üniversitesi’nde tamamlamış, master ve doktorasını ise Harvard Üniversitesi’nde yapmıştır. II. Dünya Savaşı’nda orduda görev almıştır. Savaştan sonra Harvard’a dönmüş ve 1952 yılında profesör unvanı almıştır. 1964-1965 yıllarında Amerika Psikoloji Derneği’nin başkanlığını yapmıştır. 1972 yılında ingiltere’deki Oxford Üniversitesi’nde dersler vermiştir.

    Asıl ilgi alanı deneysel psikoloji olmuştur. Algılama ve düşünme konuları üzerinde çalışmıştır. 1961 yılında yayımlanan Eğitim Süreci (The Process of Education) ve 1966 yılında yayımlanan Bir Öğretim Kuramına Doğru (Toward a Theory of Instruction) adlı kitaplarıyla program geliştirmede disiplin yaklaşımını savunanların öncüsü olmuştur.

    Bruner, Piaget’ten sonra bilişsel gelişim kavramını evrensel bir anlayışla incelemiştir. Bruner’e göre bilişsel gelişim, yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Gelişim: eylemsel (enactive), imgesel (imaginative) ve sembolik (sembolic) olarak adlandırılan belli başlı üç gelişim aşamasından oluşur. Bruner de Piaget gibi oğrenmeyi aktif bir süreç olarak görmekte ve öğretimin, öğrencilerin aktif katılımı ile gerçekleştirilmesini önermektedir. Bruner, geleneksel programda çocukların konu alanı uzmanlarının sonuçlarına mükemmel olmayan biçimde hakim olması anlayışına karşı çıkmıştır. Bruner’e göre, asıl olan uzmanın soruşturma tarzıdır. Her hangi bir konu, her yaştaki çocuğa öğretilebilir. Ham veri üzerinde çalışan öğrenci kanıtı değerlendirir, olasılıkları ölçer, sonuçları çıkarır. Bu tarz bir öğrenmeye, “buluş yöntemi ile öğrenme” de denilmektedir.

    Bruner’in gelişim kuramına ilişkin karakteristik özellikler şunlardır:
    Bilişsel gelişim, tepkilerin uyarıcıdan bağımsız hale gelmesidir. Başlangıçta çocuklar uyarıcıların etkisi altındadır, uyarıcı tepkiyi yönlendirir. Değişik uyarıcılara belli yollarla tepkide bulunurlar. Ancak zamanla, tepkileri artan bir şekilde uyarıcıdan bağımsız hale gelir.
    Gelişim sorununun anlaşılması, bilginin çözümlenmesi, kodlanması, işlenmesi, depolanması ve değerlendirilmesi gibi helezonik bir sıra dizin içinde oluşur. Çocuk dil gibi bir sembol sistemini öğrenmeden, dünyayı anlamlandıramaz. Bilgiyi işlemek ve yeniden üretmek için, dilsel, görsel, matematiksel, mekansal vb. yetilerin eşzamanlı olarak gelişmesi gerekir. Bu süreçte belirleyici etken, bireyin bir semboller sistemi olan dili öğrenerek, başkalarıyla başarılı sosyal ilişkiler kurmasıdır.
    Bilişsel gelişim, bireyin kendisine ve başkalarına ne yaptığını ve ne yapacağını artan bir kapasiteyle açıklamasıdır. Bu kendinin farkında olmadır. Kişisel farkındalık, bireyin kendi kapasitesi hakkında nesnel bir algı ve öznel bir yorum geliştirmesinin anlatımıdır. Böylece birey, kendisiyle olumlu ve üretken bir iletişim kurar. Buna göre daha çok bireyin içsel varoluşuna ilişkin duyuşsal algılarıyla biçimlenen ve Gardner tarafından intra-personel olarak adlandırılan zeka türü gelişir. Bu anlamda bireyin kendisiyle sağladığı iç barış, sosyal ilişkilerinin sağlıklı ve başarılı olmasının da ön koşuludur.

    Bilişsel gelişimin ayırt edici önem taşıyan bir başka evresi, sosyal farkındalık, bilincinin edinilmesidir. Sosyal farkındalık, bireyin belli bir sosyo-kültürel bağlama uygun davranma yeterliğinin anlatımıdır. Kişisel ve sosyal farkındalık bilinci, alternatif davranış seçenekleri geliştirmek açısından yararlıdır. Böylece birey davranışlarını, diğer insanların tepkide bulunma biçimlerine göre şekillendirir. Ayrıca bu yolla çok boyutlu ve esnek bir referans sistemi geliştirerek, sosyal yaşama etkin ve üretken bir şekilde katılır.

    Bilişsel gelişim için sistemli bir öğretici-öğrenici etkileşimi gereklidir. Bruner’e göre baba, anne, öğretmen ve toplumun diğer üyeleri çocuğa öğretmelidir. Sadece bir kültür içine doğmak, tam bir bilişsel gelişim için yeterli değildir. Öğreticiler, kültürü yorumlayarak çocukla paylaşmalıdır. Bu nokta, Vygotsky’nin kuramında da önem taşımaktadır.

    Bilişsel gelişimde dil önemli bir anahtardır. insanlar dili kullanarak birbiriyle iletişim kurarlar. Dünyanın kavramlarını dil yoluyla öğrenir, öğretir, sorunlarını dil yoluyla tartışırlar. Dilin doğası ve işlevleri bilişsel gelişimin bir parçası olarak görülmektedir.

    Bilişsel gelişim, ayni zamanda birçok seçenekle baş etme yeteneğinde artıştır. Etkinlikleri yapma sırasında, değişik birçok duruma sırasıyla dikkat etmek gerekmektedir. Küçük bir çocuğun nesnenin çarpıcı özelliğinde odaklaşması ile ergenin olayları bilimsel bir şekilde incelemesi arasında fark vardır.

    Bruner bilişsel gelişimi Piaget’ye benzer bir şekilde incelediğini belirtmektedir. Her ikisi de dünyaya ilişkin bilginin kodlanması, işlenmesi, depolanması ve sıralanması üstünde durmuşlardır.
    Bruner’in Bilişsel Gelişim Dönemleri

    EYLEMSEL DÖNEM (ENACTIVE)
    (0-3 Yaş)

    Bilişsel gelişimde ilk aşama eylemsel dönemdir. Çocuk, bu dönemde çevreyi eylemlerle anlar; nesnelerle doğrudan ilişki kurar ve nesnelerin anlamı çocukların onlarla ne yaptığına bağlıdır, çevresindeki nesnelerle ilgili yaşantıyı onlara dokunarak, vurarak, ısırarak, hareket ettirerek kazanır. Onlar için nesneler bazı eylemler yaptıkları şeylerdir. Örneğin; kaşık, yemek yediği; bisiklet, bindiği birer nesnedir.Çocuk yaparak ve deneyerek öğrendiği için bu evreye eylemlerle temsil evresi de denilebilir. Bu dönemde bisiklete binmeyi öğretirken, ne sözel sembol, ne de imge kullanabilirsiniz. Çocuklar en kolay psikomotor eylemlerle öğrenebilirler. Çocukların yaparak öğrenmesi söz konusudur. Sözcükleri de onlara ilişkin eylemlerle öğrenirler. Yetişkinler bile bazen yeni bir şeyi öğrenirken, eylemsel döneme dönebilirler. Örneğin otomobil kullanmayı öğrenme vb. Sonuç olarak bilişsel gelişimin eylemsel döneminde olan çocuklar için, en kolay anlaşılabilir mesajlar eylemlerdir. Bilginin eylemlerle temsil edilme formuna, Gardner “Devinduyumsal zeka” adını vermektedir.

    iMGESEL DÖNEM (ICONIC)
    (3-6 Yaş)

    Bilişsel gelişimin ikinci düzeyi, imgesel dönemdir. Bu dönemde bilgi, imgelerle taşınmaktadır. Görsel bellek gelişmiştir. Ancak, çocuğun kararları dile değil, duyu organları yoluyla edindiği duyusal etkilere dayalıdır. Çocuklar, algılarının tutsağıdır. Herhangi bir nesneyi, olayı, durumu nasıl algılarlarsa zihinlerinde o şekilde canlandırırlar. Bu evrede çocuklar kendi algısal dünyalarının tutsağıdır.

    Çocuklar bu dönemde herhangi bir nesneyi, olayı görmeden de resmedebilirler. Örneğin; Çocuk, oturma odasını çizebilir; bir ev resmini görmeden de ev çizebilir. Bu dönem Piaget’nin işlem öncesi dönemine karşılık gelmektedir. Gardner, bilginin imgelerle temsil edilmesine “uzaysal zeka” adini vermektedir.

    SEMBOLiK DÖNEM (SYMBOLIC)
    (6-18 Yaş)

    Bilişsel gelişimin sonucu düzeyi sembolik dönemdir. Çocuk artık bu dönemde etkinlik ya da açıklayan sembolleri kullanır. Bu evre, Piaget’in soyut işlemler evresinin karşılığıdır ve 12 yaş civarında başlar.

    Çocuk dil, mantık, matematik, müzik, vb. alanların sembollerini kullanarak iletişim kurabilir.Buna göre bilim adamları, doktorlar ve müzisyenler yaygın biçimde sembolik sistemi kullanırlar.

    Sembolik dönem, yaşantıların formüle edilmesine olanak sağlar. Örneğin; Ex2; B=I (PXE). Ayrıca, bu dönemde kısa cümlelerle, anlamsal olarak zengin ifadeler oluşturulabilir. Örneğin; damlaya damlaya göl olur; boş teneke çok ses çıkarır, vb.

    Semboller yoluyla, az sembolle çok şey ifade edilebildiği gibi; eylemlerle ve imgelerle açıklanamayan olay nesne ve durumlar daha kolay ve etkili olarak ifade edilebilir. Bireyin sembolik döneme ulaşması, zengin yaşantılar kazanmasını sağlar.

    Bruner, çocukların eylemsel temsil döneminden imgesel ve sembolik temsil dönemlerine ilerlediğine inanmaktadır. Ancak bu durum, yetişkinlerin yaşantılarını artık eylemler ve imgelerle kodlayamayacağı anlamna gelmez. Artan yaş ve yaşantılarla, sembolik sistem daha çok kullanılır. Ancak, bazı meslek alanlarındaki kişilerde örneğin; cerrahlarda, sporcularda, piyanistlerde eylemsel kodlama sistemi daha gelişmiştir. Görsel sanatlar alanındaki kişilerde de imgesel temsil süreçleri daha baskındır.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük